Bölüm 10

10.1K 703 202
                                    

(olayların gidişatı tahmin ettiğimden hızlı gidiyor. Mehir şuan 22 yaşında geçmiş bölümlerde yaş değişikliğini sınavlarım bittikten sonra yapacağım.")

Neden dünyaya geldiğimiz konusu tam bir muamma. Neden doğduk, neden acı çekiyoruz nereden geldik nereye gidiyoruz? Bu soruların hiç birinin cevabı yok bizde.

Sebepsiz yaşadıklarının aslında bir sebebi olduğunu öğrenmek ama o sebebi öğrenememek. Hep bir bilinmez hep tek parçası eksik biz puzzle. Benim puzzlemın birçok parçası eksik. Benim hayatım hep eksik.

Tamamlamayı da istemedim hiç. Nasıl bir annenin yeri dolmazsa benimde tanımadığım annemin yeri dolmayacaktı. Bunu biliyordum bunu iliklerime kadar hissediyordum.

Şuan yanında oturduğum, gözlerinin içine baktığım adamın geçmişime dair bir şeyler bildiğini hissediyordum ve dahi bunu biliyordum.

Lakin dost mu düşman mı olduğunu bilmediğim bir adama "Senin baban bana neden bunu yaptı" diyemiyordum.

Ölümle oynadığım alicengiz oyunları, köşe kapmaları, o kadar sıklaşmıştı ki yarı ölüm olan uykudan bile rahatsız olur olmuştum. Hayır, hayır korktuğum şey ölüm değil. Asla da olmayacak. Benim korktuğum geçmişimi aydınlatmadan ölmek. Benim korkum annemi bulmadan ölmek.

"Ne içersiniz küçük hanım?"

Siyah saçlarına beyazın serpiştiği heybetli adamın gözlerine baktım. Güçlü duruşu hayranlık uyandırıcıydı ve gözlerindeki o boşluk baktığım zaman küçük Mehir'i kapattığım karanlık zindanlar kadar soğuk, onlar kadar sessiz ve bir o kadar kimsesizdi.

"Bir şey alamayacağım."

Böyle bir ortamda alkol almayacak kadar akıllıydım. Soluduğumuz havaya bile afrodizyak etkisi olan kokular yayılmışken kim bilir içtiğimiz içkilere neler katarlardı. Mantıklı olan bir an önce buradan çıkmaktı ama gece yeni başlamıştı.

Az önce yanından kalktığım adamlardan dazlak kafalı olan dili ile dişi arasında fısıldadı. Böyle gürültülü bir ortamda söylediğini duymam belki imkansızdı ama akademinin teknolojisi bize bu imkanı fazlasıyla sağlıyordu.

"Ağzı süt kokan bebeyi buraya göndermişler!"

Benim ağzım hiç süt kokmadı bayım siz bunu bilmiyor olsanız da size bunu açıklamayacak kadar değersiz görüyorum. Gözlerine diktiğim boş gözlerim bunu demek istese de ban sadece belimdeki silahımı çıkartıp biraz ilerimizdeki masada oturan ve alkolün dozunu kaçırarak benden küçük duran kıza hallenen adamı vurdum.

Kızdan ufak bir çığlık geldi. Müzik kesildi benim bakışlarım ise hala bomboş karşımda ki adam bakıyordu. En nihayetinde dudaklarımı aralayarak konuştum.

"Bir şey mi dediniz duymadım!"

Dazlak kafasına kadar kızaran adam dudaklarını birkaç kere açıp kapamış. Konuşamayacağını anlayınca bakışlarımı ondan çektim ve az önce çırpınan kıza baktım. Yüzüne sıçramış kan ve kocaman gözleri ile şakağından vurduğum adama bakıyordu. Titrek bakışları bana değdiğinde iki parmağımı hareket ettirerek gelmesini söyledim.

Korkudan titreyen bacakları ile attığı sarsak adımlar içimde bir yere dokundu. Şu sıralar birçok kadına psikolojik zarar vermiştim. Şimdilik beni etkilemiyordu. Ellerim titremiyor gözümü bile kırpmıyordum.

Kız sonunda titrek adımları ile yanıma gelmişti. Tüm bakışların üzerimde olduğunu biliyordum. Dönüp bakmasam da üzerimde hissettiğim en ağır göz Kartalınkilerdi. Ayağa kalkıp kısa boylu küçük kıza tepeden baktım. Yüzümde hiçbir duygu olmasa da içimde ufak bir şefkat kırıntısı bulunuyordu. Cebimden çıkardığım işlemeli mendil ile kızın yüzüne bulaşan kanı dikkatlice temizledim. Yeşilin ağır bastığı ela gözlerini gözlerime dikmiş dik dik bakıyordu kızcağız.

Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin