İnsan hayatı seçimlerle dolu. Karmaşalar silsilesi, çıkmaz sokaklar, yanlış seçimler veya doğru seçimler. Atılan adımlar ve ger dönülemeyen yollar. Veya geri dönmek istemeyeceğin yollar.
Hayatımın en büyük çıkmazının üzerinden altı yıl geçti. Altı koca yıl. Kaybettiklerimi ve kazandıklarımı yan yana getirdiğim zaman öyle büyük bir uçurum varda ister istemez nefesimi kesiyor beni soluksuz bırakıyordu.
Hayır, hayır pişman değildim seçimimden.
Başımı iki yana sallayıp önümdeki dosyaya döndüm yeniden. İncelediğim sayfada ki rakamlar o kadar fazlaydı ki bazen başımı döndürüyordu.
Çalan kapıyı duyduğumda içeri girmesi için izin verdim. İçeri gelen otuz yaşın sonlarındaki kadın yüzündeki sempatik gülümseme ile bana yaklaşırken elindeki dosyayı sıkı sıkı tutuyordu.
Bazen kendimi anlamıyordum teknoloji o kadar gelişmesine rağmen neden kağıt ve dosya kullanıyorum diye ama sanırım bu tarz şeyler beni mutlu ediyordu.
"Güneş hanım istediğiniz fizibilite raporları."
"Teşekkürler Nalan Hanım çıkabilirsiniz."
Nalan hanım odadan çıktığında önümdeki dosyaya döndüm yeniden. Dosyalarla boğuşmamın üzerinden ne kadar geçti bilmesem de başıma giren hafif ağrı ile başımı arkaya attım ve gözlerimi kapatarak dinlenmeye başladım.
Gözlerimi kapatmam ile kapının savrularak açılması üzerinden en fazla birkaç dakika geçmiştir.
Gözlerimi hızla açıp ayağa kalktığımda üzerime koşarak gelen kişiyi gördüğümde kaşlarım çatıldı ve sert bir şekilde konuşacakken aklıma gelen başıma geldi ve yere dizlerinin üzerine düştü.
"Şafak ben sana koşma demiyor muyum kızım?"
"Anne yerler kaygan yoksa ben düşecek kız mıyım?"
Yanına gidip diz çöktüm ve onu yerden kaldırıp kucağıma aldım.
"Kocaman kızım artık ben almasana beni kucağına ya."
"Kocaman kızmış. Bücüre basken daha dört yaşındasınız hanımefendi."
"Neyse Güneş Hanım her geldiğimde burada düşüyorum bu işin bir hal çaresine bakarsınız artık."
Kocaman açılan gözlerim ile şaşkınca bakıyordum henüz dört yaşında olan ve bilmiş bilmiş konuşan kızıma. Duyduğum kahkaha sesi ile kapıya döndüğümde omzunu kapıya yaslamış bizi izleyen Dağhan ile göz göze geldim.
"Hep sen öğretiyorsun bu kelimeleri Dağhan."
"Hayır sadece annesine çekmiş çok bilmiş bir kızım var benim."
"Ne sandın akıllım annemin kızıyım ben."
İçimden yükselen sevgiyi daha fazla bastıramayarak boynuna öpücükler bırakmaya başladığımda Şafak'da kahkaha atarak babasından yardım dileniyordu.
Sonunda daha fazla kıyamayarak bıraktığımda koşarak babasının dizlerinin arkasına saklandı ve ciddi bir tonda konuşmaya çalıştı.
"Sen kötü bir cadısın. Koru beni bana."
"Bir daha duymayayım sakın Şafak. Anne ile öyle konuşulmaz."
"Ama sende cadı diyorsun baba."
"Ben babayım derim."
Gözlerimi kısmış ikisini dinliyordum. Elimi belime attım ve hesap sorar bir biçimde konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALET
ActionDüşe Kalka büyür insan. Kimi kanar kimi yanar. Çoğunu annesi sarar. Bazılarının ise yaradır annesi ta derinlerine. Benim annem bana el, bana yabancı. Benim annem kalbimdeki en büyük sancı. Kimsesizliği siz bana sorun. Ya da sormayın. Kelimelerle a...