Pembe düşlerim vardı benim,
Gelişine sakladığım...
Tozpembe bir gelecek var avuçlarımda,
Seninle dolu bir hayata harcayacağım...
Sen bir tut elimi bak,
Bir daha vazgeçemezsin sıcaklığımdan...
Sen git de gör gününü,
Kurtulamazsın inan azabımdan...“Günaydın Burcu.”
“Günaydın Kerem. Nasılsın?”
“İyiyim. Ne yapıyorsun?”
“Hiç, sıkıcı bir hafta sonunu otelde geçirmektense işe geleyim dedim. Bu haftasonu İstanbul’a gitmek istemedim de.”“Hımm... Patronun gözüne gireceksin yani.” Dedi göz kırparak.
“Hiç öyle bir niyetim yok. “ sonra duraksadı. İşin tuhaf kısmı, onun gözüne girmek için değil, onun gözüne kendini sokmak için gelmişti. Ne yüzsüzdü. Adam nişanlıydı ve Burcu ne kadar inkar etse de adamı görmeye gelmişti işte. Sonra aklından geçenlere utanırken, dilinin ona ihanet edeceği tutmuştu. “Şey... Ali Efe yok mu?” lanet yanaklar pancara dönmek zorundaydı sanki.“Ece geldi dün akşam üstü. Onunlaydı. Gelir mi bugün bilmiyorum.” Dedi piç bir sırıtma ile. Daha sonra kadının surat ifadesini görünce dediğinden pişman oldu. Kadınları az çok tanırdı ve kadının gözlerindekinin kıskançlık olduğuna yemin edebilirdi. “Burcu iyi misin?”
“Ooo ‘hanım’ ‘bey’ kalkmış ortadan.” Ali Efe her ne kadar sevimli demeye çalışsa da öfkesi gözlerinden okunuyordu. Önce Burcu ‘Kerem’ diye bahsetmişti ondan, şimdi de Kerem. Bu iş zıvanadan çıkıyordu.
O sırada beline sarılan kız kıkırdadı “Hayatım, utandırma lütfen. Belli ki samimiyet ilerliyor.” Dedi.Bu söze hayretle bakan Burcu ve kıkırdayan Ece, Kerem’in “Ne saçmalıyorsun?” diye sert çıkışması ile bozuldu.
“Aaa ne dedim ben ya? Olabilir ikinizde bekarsınız sonuçta.”
Ali Efe ve Kerem aynı anda “Saçmalama” diye öfke ile kükrediler.Ece ise bozulduğunu belli etmeden elini Burcu’ya uzattı, ama bu konuyu kapatmaya niyet yoktu, çünkü bu kadın fazlasıyla güzeldi. Ayrıca o akşam Ali Efe onu ekmiş ve bu kadınla yemeğe gitmişti. Kafasındaki silerek, samimiyetten uzak bir sırıtma ile “Merhaba Burcu. Ben Ali Efe’nin nişanlısı Ece,” dedi.
Burcu ise daha fazla bu saçmalığa katlanmamak adına.
“Memnun oldum Ece hanım. İzninizle ben odamdayım. İşlerim varda,” deyip odasına gitti. Kerem başını Ece’ye onaylamaz bir şekilde sağa sola sallayıp, kızın arkasından odasına gitti.Onlar gidince ise arkalarından sinirle bakan Ali Efe, Ece’nin sözleri ile daha da öfkelendi.
“Sence de aralarında bir şey yok mu? Kerem’i ilk kez böyle görüyorum.”
“Nasıl?”
“Bir kadını önemserken.”“Onlar iyi arkadaş sadece. Aklından böyle saçmalıklar geçirme. Geçirsen de lütfen dile dökme!” sesi sertti, kabaydı. Ece kaşlarını çattı.
“Bu konuya neden bu kadar tepkilisin? Gayet de yakışıyorlar-“
“Ece! Son kez uyarıyorum.”
“Bu kadın senin için neden bu kadar önemli Ali Efe?”“Çünkü abisi bana emanet etti, anladın mı?”
Başını sağa sola salladı ve inanmadığını belirten mırıltılarla onun odasına gitti.*
Odaya geçen Burcu sinirle çantasını koltuğa atıp, alnını ovalamaya başladı.
“Ne bokuna geldin ki adamı görmeye. Adam nişanlı Burcu. Kendine gel. İlla birinin sana haddini bildirmesi mi gerekiyordu?” diye sayıklarken, duydukları ile kapıda kala kalan Kerem, yalandan öksürerek varlığını belli etti.Burcu hızla adama döndüğünde “Ne zamandır buradasın?” diye sordu telaşla. Yüzü mora çalıyordu artık. Bu kadar da rezillik olmaz.
Kerem sırıtarak “Terbiyesizleştiğin dakikadan itibaren. Ne bokuna kısmından bahsediyorum,” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNAL
RomanceÜç büyük aşkın hikâyesi... Bir gidişle yaşanılan yıkımın ardından bahar yeniden gelebilir miydi? Yazı ardında bırakan bir yürek, sonbaharda çiçek açabilir miydi? Onu yangınlara atan ve her anıyla canını acıtan bir adam, ona mutluluğu verebilir miydi...