Her veda bir gözyaşı saklar yanağında,
Sen dudaklarıma yer aç orada...
Her sevda bir ayrılık barındırır ya koynunda,
Sen beni uyut oranda...Sabah kahvaltısını neşe ve bol kahkaha ile yapan Mert, Mira ve kuzenleri çok iyi anlaşmışlardı. Aralarından bir tanesi de hamileydi ve koca göbeği ile çok tatlıydı. Kocasının arada karışmasına, ağzına yemek tıkmasına sevgi dolu kahkahalarla bakıyordu herkes.
Bir ara Mira o kadar güldü ki Gülin ona ters ters baktı. “Seni de göreceğiz yakında.” Dedi. Bu söze kıpkırmızı olan Mira, Mert’in ters tepki vereceğinden sustu; ama Mert kahkaha atarak kuzenini cevapladı.
“Yok canım, bizim öyle bir sorunumuz olmayacak, çünkü benim sevgilimin iştahının maşallahı var. Her halde ben onun ağzından yemekleri çalacağım.” Deyince herkes daha fazla kahkaha atmaya başladı. Bu cevaba Mira her ne kadar sevinse de söylediği şey karşısında öfkeli bakışlarını Mert’e yollarken, Mert hiç etkilenmemiş gibi “Ne? Yalan mı söyledim? Dün maşallah bahçede mangal başında dürümleri götürüyordunuz senle Zehra. Elinizden zor aldık üçüncüyü.”
“Abartma, hepsi küçücüktü. Sen de.”
“Üç tane dürüm mü yedin? Yuh yenge. Ben bile ikincisinde tıkanıyorum.” Dedi tombul olan kuzeni. Bu da sırım gibi adamların arasında nasıl böyle çıkmış diye bakıyordu Mira ki söylediği şeyle gözleri fal taşı gibi açıldı.
“Ne üç tanesi be. İki tane.” Dedi sinirle.“Evet Caner’cim iki tane. Çünkü üçüncüyü elinden ben aldım.”
“Mert, gelecekteki planların için sus istersen! Yoksa dünkü evet’i geri almama ramak kaldı.” Diye fısıldadı kulağına.
Mert gözleri dehşetle açılmış gibi yapıp “Sustum, tıp!” dedi. Gülin lavaboya gitmek için kalktığında Mert ona takıldı.“Kuzen, banyoyu kullan. Malum benim tuvalete sığmıyorsun.” Gülin kaşlarını çattı.
“Ukala limon sıkacağı, sus sen.” Dedi ve banyoya doğru yürüdü.
Bu hoş sohbet, banyodan çığlıkları gelen Gülin’le son buldu. Hepsi birden ayaklanıp banyoya koşarken, banyo kapısında duran Gülin hala çığlık atıyordu.Gülin’in eşi hemen yanına geldi.
“Ne oldu hayatım? İyi misin? Sakin ol.”
“Ne sakin olun be, geri zekalı. Doğum başladı. Suyum geldi.”
Patavatsızlıkta zirve yapan ve panikle ne dediği bilemeyen kocası ise kadının belinden tutmuş odaya götürürken kadını sakinleştirmeye çalışıyordu.
“Hayatım belki işemişsindir. Emin misin suyunun geldiğine? Gülin daha iki hafta var diyen sen değil misin? Allah aşkına en yakın hastahaneye iki saat uzaklıktayız. Sana gelmeyelim dedim.”“Ne işemesi be... Ah! Gerizekalı mısın? Ah! Aradaki farkı biliyorum... Ah geliyoooor!”
Sonra Mert araya girdi. “Tamam sakin olun öncelikle. Aramızda Baytar var. O doğurtabilir sanırım.”Mira Mert’in ondan bahsettiğini duyunca gözlerini açıp ona baktı.
“Mert saçmalama oğlum, inek mi ki doğurtayım? Hayatta yapamam. Ambulansı aradık gelir şimdi.”
Hepsi panik olmuştu.“Kızım ha inek ha Gülin ne fark eder. Hem bu daha kolay dilinden anlarsın. Mö’lemez. ‘Ikın, bağır, it’ diyeceksin, o yapacak. O kadarcık.” Diyen Caner’e herkes ters ters baktı.
Gülin “Yeterrr!” diye bağırınca herkes ona baktı. “Sen de doğurtacaksan doğurt. Dayanamıyorum. Bebeğime bir şey olacak.” Dedi ve çığlıkları bastı.
Eli mahkum kalan Mira, “Tamam, sen Caner, arabamın bagajında çantam var onu getir.” Caner anahtarı alıp koşmaya başladı. “Sen Mert koca kapta su kaynat.” Mert de koştu. “Ve siz Erkan ve Yeşim, bana yardım edeceksiniz.”Mira gelen çantasını da alıp merdivenlere yöneldi ve arkasındakilere “Gülin’i yukarı yatak odasına taşıyacağız.” Dedi. Erkan ve kocası Buğra kadını taşıyıp çıkardılar ve yatağa kenarına yakın bir şekilde yatırdılar. O sırada çantasını açmış, malzemeleri hazırlayıp eldivenlerini takan Mira’yı izleyen Mert kıza bir kez daha aşık oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNAL
RomanceÜç büyük aşkın hikâyesi... Bir gidişle yaşanılan yıkımın ardından bahar yeniden gelebilir miydi? Yazı ardında bırakan bir yürek, sonbaharda çiçek açabilir miydi? Onu yangınlara atan ve her anıyla canını acıtan bir adam, ona mutluluğu verebilir miydi...