Sensizlik yaktı, yıktı
Bir şey bırakmadı geriye...
Sevgi unutulmadı,
Yaralar iyileşmedi,
Sarıldı sadece...
Mira geçen bir haftada Mert'i görmek istemediğini kendi kendine tekrarlayarak ikna etmeye çalıştı kendini. Ama faydasızdı. Çünkü özlemişti. Görmek istiyordu. Hem de ölesiye istiyordu. Ama nasıl göreceğini bilmiyordu. Alışveriş merkezinde dolaşırken aklına gelen hinlikle herkese açık durum ve yer bildirimi yapmıştı. Sonuçta Mert de fotoğraflarını herkese açık paylaşıyordu. Maşallah ortak paylaşım malı sanki. Yine o sinir bozucu duygu gelmiş, içine oturmuştu işte. KISKANÇLIK...
Mira bu duyguyla 2 yıldır mücadele ediyordu. Sevgililerini düşünüyordu, ona dokunan, onu öpen o kadınları. Neden kadınlar aşık oldukları kişileri unutamadıkları zaman, başkasına dokunamıyor, dokundurtmuyordu da erkekler tam tersini yapıyordu? Unutmak için başka kollara koşuyordu. Yüzünü buruşturdu. Özlemişti yine de...
Bir kaç kere Burcu'nun evine gitmişti ama nafile görememişti. Şimdi de alışveriş merkezinden çıkıp, iş görüşmesine gidiyordu. Yine bir hayvan barınağı buldu ve sokak hayvanlarının tedavileri yapılıyordu. Geçtiği an gördüğü yerle içi burkuldu. Ne pis bir yerdeydi burası. Burada sağlıklı hayvanı bırak insan bile barınamaz. Hemen çıktı ve sahile gitti. Derin nefesler aldı. Aslında sorun gördüğü yer değildi. Sorun artık hiç bir yerde nefes alamıyor oluşu.
Sonra yeniden yer bildirimi yapıp, altına not düştü.
"AZICIK NEFES"
***
Mert duştan çıkmış, eşofmanını giymişti. Eline bir kaç fındık alıp ağzına attı ve cep telefonu ile koltuğa attı kendini. Mira'nın sayfasına geçti. Bir kaç gündür herkese açık yer bildirimleri yapıyordu ve hep geç görüyordu. Bu sefer her dakika bakmaya başlamıştı ama ne dün ne de bugün yapmamıştı.
Sonra yeni yer bildirimi görünce gülümsedi "Vay demek sahildesin."
Hemen kalkıp termos bardaklarda iki kahve yaptı. En sevdiği çikolataları da aldı yanına. Ve arka bahçesindeki çitlerden sahile geçti. Bayağı yürüdükten sonra ileride bankta onu oturduğu bankta gördü. Adımlarını hızlandırdı.
Görüş alanına daha çok girdikçe onu deli gibi özlediğini fark etti. Denizi dalgın bir halde izliyordu. Sanki baktığı yeri değil, başka şeyi düşünüyordu. Hemen yanına oturdu.
"Selam." Dedi.
Mira duyduğu ses ile kalbi yerinden fırlayacak gibi atmaya başladı. Adama bakmadan bir an gözlerini kapadı. Sonra bakışlarını o özlediği yüze çevirdi. Mert elindeki bardağı ona uzattı.
"Davet edince geleyim dedim." Ve kıza o müthiş gülümsemesini sundu.
"Seni davet eden kim acaba?"
"Sen."
"Hah, çok komik." Dedi yapmacık bir kahkaha ile.
"Mira kaç gündür açık yer bildirimi yapıyorsun. Görmedim yada fark etmedim sanma!"
'Niye o zaman gelmedin gerizekalı?' diyesi geldi. Ama onun yerine
"Ne münasebet. Farkında değilim."
"Tabi canım tabi." Adam denize çevirdi bakışlarını ve gülümsedi.
Sinirle adama bakarken, Mert bir daha bakışlarını ona çevirdi ve dayanamayıp, gülümsedi. "Kahveni iç kahveni." Dedi alayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNAL
RomanceÜç büyük aşkın hikâyesi... Bir gidişle yaşanılan yıkımın ardından bahar yeniden gelebilir miydi? Yazı ardında bırakan bir yürek, sonbaharda çiçek açabilir miydi? Onu yangınlara atan ve her anıyla canını acıtan bir adam, ona mutluluğu verebilir miydi...