Kalbimdeki yerine,
Aşığım ben inan her şeyine...
Kıyamam aksın gözünden tek bir damla yaş,
Ölümüm olur sakın gitme.
Elimdeki tenine,
Hastayım ben bir gülüşüne.
Hatırı kalır yüreğimin,
Eksilirse öpücüklerin bedenimden.Zehra aynada son kez kendine baktı.
“Mira nasıl görünüyorum. Doğruyu söyle bak. Acaba abartı mı oldu? Sarıyı mı giyseydim. Allah’ım ben kokoş bir kız değildim ama bugün özel sonuçta de mi Mira? Mira cevap versene ya?“Mira derin bir nefes aldı. Tam 4 saattir çenesini dinliyor. Bir elbise çıkarıp diğerini giymesini sabırla izliyor ve hepsine de yorum yapıyordu. Ama hala karar verememiş olmasını anlayamıyordu.
“Arada nefes alsan cevap vereceğim de bir konudan diğerine atladığın için yetişemiyorum bebeğim. Ayrıca bu çok güzel ne olur artık değiştirme. Zaten tek bir gece için neden 8 elbise aldın onu da anlamış değilim.“
Zehra öfkeyle gözlerini kıstı ve arkadaşına baktı. “Karar veremedik her halde. Gördün. Sen de maşallah çok yardımcı oldun. Telefondan gözünü alamadın. Artık kim mesaj atıyorsa bu kadar. Sahi kim atıyor?“ diye sordu merakla.Mira duraksadı. Aslında Zehra’dan pek bi şey gizlemezdi. Gizleyemezdi. Ama şimdi durum farklıydı. Ya abisine söylerse. Yaşatmazdı onu.
“Hiç canım arkadaş.“
“Arkadaş? Melahat gibi mi?“
“Yok bu Macide.““Macide?“
“Evet.“ dedi Mira, güzel bir şekilde kıvırdığı için kendini tebrik ederek.
“Neyse o Macide ile sonra ilgileneceğim. Şimdilik şu günü atlatayım. Bu elbise oldu bencede.“ önü v yaka, sıfır kol, tüm sırtı açık, mini kırmızı bir elbiseydi ve Zehra’ya çok yakışmıştı. Acaba Mirza da beğenir miydi? Beğenmezse beğenmezsin diyemezdi, deli gibi beğenmesini istiyordu çünkü. Of!***
O sırada Mirza farklı heyecan içindeydi.
“Bu çiçeği ben mi taşıyacağım gerçekten?“
Annesi bir saattir bir sürü soru soran oğluna ters ters baktı. Ona cevap vermiyordu ama en sonunda patladı.“Hayır kotla gidemezsin. O kravatı evet takmak zorundasın. Çikolata tabii ki şart ve oğlum o çiçekleri kesinlikle SEN taşıyacaksın.“
Mirza ofladı. “Bu benim çok bilmiş kız kardeşim Mira nerede acaba?” diye bağırdı. Sinirini ondan çıkaracaktı.“Zehra’da. Sabahtan çağırdı. Ona yardıma gitti.“
Mirza tek kaşını kaldırdı. “Ha bizim yardıma ihtiyacımız yok yani. Bir tek o küçük cadının yardıma ihtiyacı var. Ayrıca o erkek tarafı ve benim kardeşim. O çok bilmiş abisi Rüzgar yardım etsin ona. Zaten başıma ne geldiyse ondan geldi. Ama bende onun başını yakmasını bilirim. Bi alayım şu kızı. Saatliyi bırak dakikayla göstereceğim kız kardeşini ona. Onun bana yaptığı gibi.““Aksi misin acaba sen bugün? “
“Gerginim. Olaylardan sonra ilk kez ailesinin karşısına çıkacağım ve inanın tepkilerini hiç bilmiyorum. Rüzgar hariç.“
“Kızı vermemelerinden mi korkuyorsun?“ deyip kahkaha attı Sema hanım. Mirza ise ters ters annesine baktı.“Çok mu komik anne kızı bana vermemeleri. Kaçırırım o olur. Gider kıyarım nikahı, alır kızı giderim. Sonra sen uğraşır durursun.”
Sema hanım ise gülümseyerek başını salladı. Çok mutluydu. Sonunda oğlu istediği kızla, kendi rızası ile evleniyordu. Üstelik görünüşe göre de bayağı aşıktı.Dursun bey merdivenlerde gözükünce çıkma vaktinin geldiğini anladılar ve hemen karşılarında olan eve doğru gitmek için bahçeden çıktılar. Kapıyı çaldıklarında Zehra’nın kalbi yerinden çıkacaktı. Kendisi kapıya koşarken amcası homurdandı. “Maşallah ne de meraklıymışsın kocaya varmaya!”
“Amca!” diye inledi Zehra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNAL
RomanceÜç büyük aşkın hikâyesi... Bir gidişle yaşanılan yıkımın ardından bahar yeniden gelebilir miydi? Yazı ardında bırakan bir yürek, sonbaharda çiçek açabilir miydi? Onu yangınlara atan ve her anıyla canını acıtan bir adam, ona mutluluğu verebilir miydi...