28. BÖLÜM- AŞKA İLK ADIM

10.1K 953 38
                                    

Sen ki beni sevdin,
Sen ki ömrünü bana verdin,
Ben sana ne deyim ki adam?
Yüreğime hoşgeldin...

“Abi sakin olur musun?”
“Nasıl sakin olayım Burcu? Babama kız istemeye gidiyoruz, diyorum. ‘Sana da kız verecek adamın aklına da’ diye saydırıyor.”

“Tamam bak, teyzemler, eniştemler geliyor. Hem Allah için, sana babalık mı yaptı da şimdi ondan bunu bekliyorsun?”
Mert bir an çocuk gözleri ile baktı Burcu’ya. “Maalesef bekliyordum be prenses. Hayatımın bir gününde yanımda olmasını bekliyordum. Hayatımda bir kere ‘babam yanımda’ demek istiyordum.”

Burcu ağlayarak karşısında duran abisinin hiç büyümeyen, o masum çocuğa sarıldı.
“Ben yanındayım abi. Bugün cinsiyetime, yaşıma bakma. Neyin istersen olurum. Sen ne istersen.”
“Her şeyimsin sen zaten benim.”

Burcu aynaya bakarak, gözyaşlarını sildi.
“Al makyajım aktı abi ya.” Dedi atmosferi dağıtmak için.
Gülümsedi Mert.
“Senin uçağın ne zaman?”
“Yarın akşam. Nişan için bekledim bir hafta biliyorsun.”

Mert kardeşinin karşısında durdu ve sürekli aklında dolanan soruyu sordu.
“Ali Efe mi?” diye fısıltı şeklinde sordu.
Burcu inkar etmedi. Edemezdi. Herkes anlamıştı zaten. Zehra’nın kaçırıldığı gün, arka bahçede Ali Efe onunla konuşmak istediği an bağırıp çağırıyor, ondan kaçıyordu. Herkes de bunu görmüştü.

“Geçecek.” Dedi, zoraki bir gülümseme ile.
“Anlatmak istediğin her an buradayım bir tanem.”
“Biliyorum. Bana güven veren de bu.” Sonra masanın üstündeki çiçeklere baktı. “Zevkli bir seçim. Lilyum ve beyaz gül... Aranjman da harika bu arada.”
“Burcu çok gerginim.”

Burcu kahkaha attı. “Ay abi yemin ederim bir ay önce bana şu anı yaşayacaksın deseler, gülerdim.”
“Ben gebertirdim, benimle dalga mı geçiyorsun diyerek.”
İkisi de gülerken, kapı çaldı.
“Geldiler, hadi çıkalım.”

***

“Zehra!” diye çığlık attı.
“Ne var Mira Allah aşkına, bu sefer ne uymadı? Sutyenin mi? Bi o kaldı.”
“Benle ilgilen, abimle değil. Bana konsantre ol.”
Zehra ofladı. “Mira ya ben böyle miydim? Yok öyleysem sana plaket yaptıracağım da.”

“Beni al, 10’a katla ve 1000’le çarp. O dereceydin.”
Zehra yüzünü buruşturdu.
Kapı çalınca, Mira bağırdı.
“Açmayın!”
“Manyağa bak! Neden açmıyoruz?” diye sordu ablası.

“Çünkü ben olmadım sanki.” Dudaklarını ısırdı.
“Kızım bak zaten vermemek için yol yapıyorum, açmam, geri giderler sen de kalırsın dizimin dibinde ha!” diye çıkıştı Mirza.

Mira derin nefes aldı ve gidip kapıyı açtı. İçeri önce iki teyzesi ve enişteleri, sonra Caner ve Burcu girdi. En sona kalan Mert’e gülümseyerek baktı.
“Hoşgeldiniz.”

“Çok ama çok hoşbuldum.” Dedi gülerek. “Rüya gibi olmuşsun.”
“Sen de hayalimden bile yakışıklısın-“
“İçeri mi geçsek, orada isteyecekler seni.” Dedi Zehra uyaran sesi ile.
“Tamam.” Dedi Mira oflayarak. Hep birlikte içeri girdiler.

Tanışma faslı ve havadan sudan yapılan sohbetten sonra kahveler için, Dila, Mira ve Zehra mutfağa girdi.
“Mert’e tuzluyu vereceksin unutma!”
“Ya ne istiyorsunuz sevdiğimden ya?”

“Siz benim Mirza’mdan ne istediniz?”
“Sen içirmedin ama.”
“Aklımı kullandım.”

Mira yapmacık bir şekilde sırıttı ve içeri girdi. Kahveleri dağıtıp yerine oturduğunda, Zehra bilmiş bir şekilde Mirza’nın önündeki bardakla Mert’in önündeki bardağı değiştirdi.
“Özgün olalım Miracım. Taktik çalmayalım.”

Herkes kahvelerini yudumlarken birden Zehra öksürmeye başladı. “Bu ne be?”
Mira güldü. “İç kuzum iç, afiyet olsun.”
Zehra bardağı yerine bıraktı. “Geberteceğim seni.” Diye fısıldadı.

“Evet efendim sebebi ziyaretimiz belli. Mert benim oğlum gibidir. Burcu da kızım. Elimizde büyüdü ikisi de. Sözün kısası, bu görevi bana verdiği için, onur duydum. Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile kızınız Mira’yı oğlum Mert’e istiyoruz.”

Dursun bey öksürdü ve söze girdi. “Kızım için bu anın bu kadar çabuk geleceğini hiç düşünmemiştim. Ama o istiyorsa bize sadece yanlarında olmak düşer. Ailemize hoşgeldin oğlum. Kızımı sana emanet ediyorum.”

Eller öpüldükten sonra, Dursun beyden yüzükleri takması istenmişti.
Tepsiyi tutan Zehra hemen arkasında duran sevdiği adama baktı.
“Bizim yüzüklerimiz daha orijinaldi de mi aşkım?”
Mirza bu çocuksu haline gülümsedi ve omuzlarını tuttu.
“Evet aşkım.” Dedi. Zehra gülümseyerek önüne döndü.

Zehra Mira’nın kırmızı kurdelesinden küçük bir parça kesti ve yanında durup, gülümseyen kızım ağzına tıktı.
Burcu birden “Bu ne ya?” dedi.
“Yut onu yut. Hemen evlenirsin.” Burcu ağzından çıkarınca, alıp tekrar tıktı. “Kızım yutsana.”

“Ya Zehra ne bu ya?”
“Kurdele kız, bir şey değil. Hadi yut.”
Burcu güldü ve yuttu. Ne deli kızlardı bunlar ya.
Güzel ve sorunsuz geçen gecenin ardından herkes evlerine dağıldı.

Burcu ise, valizini hazırladı. Ağlayarak, onu düşünerek, sadece onu unutmayı dileyerek.

???

BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin