Sevişmek için bedene gerek yok,
Bazen gözler sevişir,
Herkes her şey susar
Yüreğin konuşur...
Öpüşmek için dudağına gerek yok,
Bazen eller birleşir,
Herkes her şey önemini yitirir
Bir tek aşk döner etrafında durur...Ertesi sabah Burcu otelinden çıkıp, Ali Efe’nin oteline doğru yol aldı. Kiraladığı araba kendi arabası gibi rahat değildi. Yüzünü buruşturdu. Radyoyu açtı ve çalan şarkı ile yine o gözlerin sahibi geldi aklına...
Gözlerim kapıda kulağım seste.
Bir gelebilsen ah bir gelebilsen...
Bu nasıl bir sevda bu nasıl bir aşk.
Bir bilebilsen ah bir bilebilsen...Hasretin bölerken uykularımı,
Çaresiz gizledim duygularımı.
Seni kaybetmenin korkularını,
Bir yenebilsem ah bir yenebilsem...Ömrümü yoluna serildiğini,
Gözümde yaş olup dizildiğini,
Çılgınlar misali sevildiğini,
Bir görebilsen ah bir görebilsen...Hasretin bölerken uykularımı,
Çaresiz gizledim duygularımı.
Seni kaybetmenin korkularını,
Bir yenebilsem ah bir yenebilsem...Onun için akan bu yaşlarda neyin nesi. Arabayı durdurdu. Direksiyona vurdu. “Lanet bu da neyin nesi? Başka adam mı yok? Olmaz! O olmaz! Adam nişanlı! Burcu kendine gel, Burcu kendine gel!” diye bağırmaya başladı. Çantasını eline aldı ve hızlıca açıp, içini kurcaladı, içinden ilacını çıkarıp, içti. “Tamam şimdi sakinleş Burcu.” Derin nefes aldı. Elini kalbine koydu, fısıltısı kulağa zor geliyordu “Lütfen kalbim, lütfen yapma!”
Şantiyeye geldiğinde Ali Efe de birilerine bir şey anlatıyordu. Burcu’yu fark ettiğinde yüzünde inanılmaz bir gülümseme oluştu. ‘Bakma kızım, bakma!’
“Burcu hanım da geldi. O daha detaylı anlatacaktır Hasan usta.“ dedi kadına gülümseyerek.Burcu geldiğinde ikisi ile el sıkıştı. “Merhaba.“ dedi tatlı sesi ile. Sonra ustayla konuşup, talepleri dinledi Burcu. Detaylar için daha sonra geleceğini bildirdi. Daha sonra Ali Efe ile oradan ayrıldı.
“Dün abimle görüştüm, bir kaç sorun olduğu için abim gelemeyecek. Ama en yakın zamanda gelmeye çalışacağını bildirdi.“ zar zor konuştu.
“Sorun yok Burcu hanım. Ben zaten yarın İstanbul’a gidiyorum. Nişanlımın doğum günü var. Abimizin yanına uğrarım.“ dedi.‘Ne diye nişanlısını gözüme sokuyor ki? Yeteri kadar çıkmazdayım.‘ diye sinirle içinden geçirse de, adama sadece gülümsedi.
“Akşam yemeğe çıkalım mı? Sizi götürmek istediğim bir yer var da.“ dedi gülümseyerek.“Şey... Ben... Rahatsızlık vermek istemem.“ -Sakın Burcu sakın gitme!
“Saat yedide alırım seni.“ deyip göz kırptı. Sonra arabasına doğru ilerledi.
“İyi halt ettin Ali Efe. Bu akşam İstanbul’da olacağına dair söz verdin Ece’ye. Hani uzak duracaktın? Yemek daveti de neyin nesiydi Allah aşkına? Kafayı mı yedin oğlum? Nişanlısın sen.” Sonra bir an onun yüzü geldi aklına ve yüzünde aptal bir tebessüm oluştu. “Yarın gidecem derken surat ifadesi değişti ama sanki. O yüzden davet ettim.” Sonra yeniden kendine geldi ve saçlarını çekiştirdi. “Değişse de değişti sanane oğlum, sanane?“ kendi kendine konuşmuyor adeta yüreği ve aklı kavga ediyordu. O sırada radyoyu açtı.“Ve sıradaki şarkımız tüm sarışınlara gelsin.“ dj’nin söylediği şeye burnunu buruşturdu. “Sarışınmış. Çok matah da sanki. Hem sen kim oluyorsun da Burcu’ya şarkı armağan ediyorsun da.“
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNAL
RomanceÜç büyük aşkın hikâyesi... Bir gidişle yaşanılan yıkımın ardından bahar yeniden gelebilir miydi? Yazı ardında bırakan bir yürek, sonbaharda çiçek açabilir miydi? Onu yangınlara atan ve her anıyla canını acıtan bir adam, ona mutluluğu verebilir miydi...