14. BÖLÜM - SONSUZA DEK SENİNLE...

12.3K 971 88
                                    

Aklımdayken gözlerin,
İçinde biriken yaşlar firar oluyor...
Bu nasıl sevda be sevgilim.
Yanımdayken bile özlemin dağ oluyor.

Gece yatağına huzurla uzanan Zehra, yüzünde beliren aptal bir gülümseme ile tavana bakıyordu. İçinden de sürekli “Mirza beni seviyor” cümlesini tekrar ediyordu. Birden penceresinde duyduğu tıkırtı ile o tarafa baktı. Pencerenin önündeki kişiyle yüreği hopladı. Bu ne arıyordu burada. Hemen yataktan fırladı ve cama geldi.
“Sen nerden çıktın?“

“Abin beni caydırabileceğini mi sanıyor? Bu gece yanında uyuyacağım.“ derken. Bir yandan da açılan pencereden içeri giriyordu.
“Ne delirdin mi sen? Annemler seni öldürür.“
“Yok canım o kadar da değil. Sadece nikahımız erkene alınır. Hem sabah kimse uyanmadan giderim.“ tişörtünü çıkardı. Zehra gözlerini adamın çıplak üstünden alamadı. Onu aslında havuzda çok çıplak görmüştü ama şuan ki durumları farklıydı.

“Ne nikahı? Avcunu yalarsın.“
“Ne demek avcunu yalarsın? Annemlerle konuşacağım. Bu hafta sonu seni istemeye geleceğiz, sonra da nişan ve hemen ardından nikah.“
“Pardon da bütün bunları düşünmüşsün de bir şeyi unutmadın mı?“
“Yok hayatım, neyi? “

“Benim fikrimi almayı, bana sormayı.”
“Ee hayatım yani sonuçta sende istiyorsun öyle değil mi?”
“Odunsun Mirza odun. Çık odadan çık. Neyi unuttuğunu hatırlamadan da çıkma karşıma!“
Bir yandan Mirza’yı kovarken bir yandan da söyleniyordu. Ne olduğunu anlamadan odadan kovulmuştu.
“Al bu da tişörtün!” deyip kafasına fırlattı.

Mirza “Of!” diye bağırıp, tişörtü geri giydi. Geldiği gibi balkondan indi. Ne olmuştu şimdi ya, diye söylenerek eve gitti. Mira bilirdi ne unuttuğunu. Evet o kesin bilirdi. Kızlar kendi aralarında konuşurlardı böyle şeyleri. Kapıyı açıp içeri girdi ve var gücüyle seslendi.
“Mira!“

Mira oturduğu koltukta zıpladı. “Ne bağırıyorsun be? Sağır mıyız?“
“Odama gel. Konuşmamız lazım. Çabuk!“
“Tamam. Odun ya!“
Merdivenlerden çıkarken Mirza homurdanıyordu. “Sen de mi? Bir siz biliyorsunuz her şeyi zaten. Kadın milleti. Yok yani daha ne diyecektim?“
Odaya girdiklerinde Mirza odanın içinde volta atmaya başladı.
Mira odaya girdiğinde “Abi valla bir erkek arkadaşım yok!” diye inledi.

“Olamaz zaten. Konu başka. Otur.” Sonra kıza baktı ve tekrar volta atmaya başladı. “Anlamıyorum Mira. Haftaya istemeye geleceğiz dedim, nişan, düğün ne istersen olacak dedim. Ama bir afra bir tafra, görmen lazım hanım efendiyi. Unuttuğum bir şey varmış. Ne unuttuğumu da söylemiyor. Ben bulacakmışım. Yok yani zaten bilsem unutmam değil mi?“ Mira’ya hak vermesini bekler gibi baktı.

Mira ise ona salakmış gibi hissettiren o bakışlarla bakıyordu. Bir kendimi bilmiyordu. “Sana diyorum kızım. Bi yardım et.“
“Evlenme teklifi?“
“Evlenme teklifi mi?”
“Evet, etmedim deme.“
“Yani işte bunlar ne oluyor?“

“Ah abi ah... Kızlar bekler öyle şeyleri. Tuncer amca bile hayatında romantizmin R’sinden haberi olmayan adam, Eda teyzeye zamanında evlenme teklif etmiş.“
“He, etmiş. Lahmacun yerken.”
“Sonuç önemli. Sonuçta etmiş. Hem de 14 Şubat’ta.”

Mirza saçlarını çekiştirdi “Off!“
“Hemen güzel bir organizasyon yapalım.“ dedi Mira ellerini çırparak.
“Organizasyon?“
“Evet abi organizasyon. Şimdi benim arkadaşımın mekanı var. Orada güzel bir şey hazırlayabiliriz.”
“Tamam. Ne yapacağız peki?“
“Sen bana bırak.“
“İşte bu bugün duyduğum en güzel şey.“

   ***

O günden sonra dört gün geçti ve dört gün boyunca Mirza Zehra’nın yüzünü sadece bir kere gördü. O da Zehra balkona çıkıp kitap okurken. Bildiğin tavır yapmıştı. Ama Mirza öyle bir plan yapmıştı ki, ona ‘Hayır’ deme şansı bile yoktu. Mira’nın planı ona çok klasik gelince, kendi işini kendi halletti. Öncelikle Zehra’yı kaçırması gerekiyordu. Bunun için de Mira’ya ihtiyacı vardı.

BÜYÜK AŞKIM KÜÇÜK SEVGİLİM - B.A.S. * FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin