Piskopat Melez!

58.1K 3.3K 165
                                    

David, China' yı aradı. İkisi birlikte o kan örneğini incelediler. Biz bahçede çimlerin üzerinde otururken geri geldiler. Yanımıza oturdular.

Emma

"Eee! Sonuç nedir?"

David

"Tam tahmin ettiğim gibi."

Luke

"Yani o hayvana bunu yapan Lily gibi bir melez."

China

"Aynen öyle."

Layla

"Kim yapmış olabilir ki bunu?"

James

"Bu hala büyük bir gizem."

Sam

"İşimiz zor."

Ben

"Nasıl bulacağız ki biz onu?"

Peter

"Tuzak kurarak!"

David

"İyi bir fikri olan var mı?"

China

"Sanırım kimsenin fikri yok." ayağa kalktı ve "Biz gitsek iyi olur. Geç oldu."

Ben

"Tamam."

China

"Bu arada sana söylemeyi unuttuğum bir şey var. Annen öğleden sonra geldi. Cidden kafam  o kadar karışıktı ki söylemeyi unuttum."

Arabaya bindik yolda China

"O seni büyüttü eminim Bir şeyler anlar. Dikkatli olmalısın."

"Tamam." biraz sessiz kaldım ve aklıma gelen ilk soruyu sordum. "Burada ne kadar kalacak?"

"Hiçbir fikrim yok tatlım!"

"Peki mektuba zaman gelmedi mi hala?"

"Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorum."

"Yani mektuplar açılmak istediğinde parlıyor."

"İlginç." Bu arada yolu izlerken çok sisli olduğunu fark ettim. Ve ilerde bir gölge gördüm. "Dikkat et!" diye bağırdım. Ama çok geçti. Firene bastığı halde araba kaymaya devam ediyordu. bende arabanın içinde bir yerlere tutunmaya çalışırken birden gözlerimi sıktım.

Açtığımda araba durmuştu. China ya bakarak

"Ne oldu?"

"Arabayı görünmez yaptın. Onun içinden geçtik."

"Yani ona bir şey olmadı mı?"

"O insanda olabilir inip bakalım. "

Arabadan indik. O siste anca görebiliyorduk. Karanlık olduğundan yüzünü göremiyordum. Sonra China

"İyi misiniz?"

"Ah! Gayet iyiyim." ses bir kadına aitti.

"İyi! Sevindim."

"Boş ver şimdi! Beni engelleyen sizlerdiniz değil mi?"

Ben

"Anlamadım."

China birden yerde boğazını tutarak çırpınıyordu. Sanki boğuluyordu. Ona yardım etmek istiyordum. Ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Ben

"Sen mi yapıyorsun?"

Cevap yok.

"Kes şunu. Onu öldürüyorsun."

Yine cevap yok.

Ben sinirle korku karışık bir halde çığlık attım. "Bırak onu."

Ve kadın yerden havalandı sanki bir hava akımına yakalanmış gibi geri geri gidiyordu. Yere düşmeden ortadan kayboldu. Etrafa bakındım ama onu bulamadım. Sonra yerde zorla nefes alan China ya baktım. Yanına eğildim.

"İyi misin?"

Konuşamıyordu. Ama kafasını iyiyim gibisinden salladı.

Tekrar aynı kadın sesi arkamdan

"Evet. Sonunda kayda değer bir rakip buldum. Demek sende melezsin."

"Sen kimsin? Bizden ne istiyorsun?"

"Ben oyun oynamayı seven bir melezim. Ama sen oyunumu bozdun. Oyunumun bozulmasını sevmem.  Oyun sona erdi. Yeni bir oyun başlıyor. Kendime yeni oyun buldum. Oyuncuları çoktan belli. Benden korkun. Oyunda sadece biri hayatta kalır. Emin ol oyunu kuranda bozanda yenende ben olacağım. Oyun başlasın. Dikkatli ol küçük melez."

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Şimdilik baaay. Eminim kısa zamanda yine görüşeceğiz. Tetikte ol." Kahkaha attı ve kayboldu. Tam bir korku filmine dönmüştü. Ama her şey açık ortadaydı. Savaş olmasını isteyen kişinin oyun oynamayı seven bir psikopat olduğunu anlamıştım. China yı yerden kaldırdım ve onu arabaya bindirdim. Direksiyon başına geçerek hızla eve doğru arabayı sürmeye başladım. Arabayı kullanırken bir yandan da Luke’u aradım.

"Alo!"

"Efendim?"

"Luke! Çok büyük tehlikedeyiz. China çok kötü durumda onu eve götürüyorum. Layla ve David’i al getir. Melezimizi bulduk."

"Ne melezi ne diyorsun anlamıyorum."

"Sen dediklerimi yap. Gelirsen anlatacağım."

"Tamam."

Telefonu kapattım. O kadar hızlı kullanmıştım ki eve çok çabuk ulaştım. Arabadan indim. China 'nın kapısını açtım. O sırada eve doğru

"Baba! Baba çabuk gel."

Hemen kapı açıldı. China ‘yı gören babam

"Neler oldu?"

"içeri geçelim anlatırım."

O sırada annemi fark ettim. Ama o durumda ona mutlu bir şekilde sarılamazdım ya da numara yapamazdım. Babam China ‘yı kucakladı. Odasına götürdük.

Annem

"Neler oldu?"

Babamda soran gözlerle bana baktı. Ama yalan söylemek zorunda kaldım.

"Havadaki sisten dolayı yolu göremiyordu. Fren yaptı ama hava yastığı devreye girmedi. Boynunu direksiyona vurdu. Nefes borusu ezilmiş olmalı. Nefes almakta zorlanıyor."

Annem

"O zaman doktora götürelim."

Babam ve ben aynı anda

"Hayır, olmaz!"

"Neden? Saçmalamayın China ölecek!"

Ben

"Hayır! Biraz zaman ver. Kendi kendine iyileşebiliyor."

"Nasıl yani?"

"Off! Sana sonra açıklarım."

Bana tuhaf tuhaf baktı. Ardından kapı çaldı diğerleri gelmişti. Kapıyı açtım. Hepsi gelmişti.

Ben

"David, Layla benimle gelin."

Hemen China nın odasına geçtik. Olanları anlattım.

David

"Şimdiye kadar iyileşmiş olmalıydı."

Layla

"Evet bu doğru hücreler kendini iyileştirmeli. Neler oluyor burada Lily?"

"Bende bilmiyorum."

David

"İyi biz iyileştirelim." dedi. Elini China’nın boynuna götürdü. Bir şeyler mırıldandı. China normal bir şekilde nefes alıyordu. Ve hemen uykuya daldı. Annem odaya girdiğinde David hemen ellerini çekti.

"Lily! O nasıl?"

"Çok iyi!"

"Ama daha yeni çok kötü bir haldeydi. Bu nasıl oldu."

Ben hemen bir yalan uydurdum.

"David! David yaptı. O- o bir doktor."

Annemde David de aynı anda

"Öyle mi?" dediler.

David meseleyi çakınca

"Ah evet! Yani staj görüyorum."

"Bana pek inandırıcı gelmedi. Kimliğinizi görebilir miyim?"

Ben

"Görsen ne fark eder ki! Tanıyacak değilsin yaa."

David

"Sorun değil! İşte burada."

Annem inceledikten sonra ben aldım kimliği. Annem odadan ses çıkartmadan çıktı. Şimdi ben inceliyordum. Dikkatimi çeken bir durum oldu.

"Bir dakika! Sen China’yla yaşıt görünüyorsun. Nasıl olurda lise öğrencisi gibi olabilirsin?"

"Evet China’yla yaşıtım. Ama üniversite öğrencisi olmak istemiyordum. Çünkü kimseyi tanımıyordum. Bende biraz büyüden yararlandım."

"Bende niye şaşırıyorsam böyle durumlara alışık olmam gerekirdi. China da üniversitede konuşabileceği kimse yok diye gitmemiş."

Layla

"Neyse aşağıdakiler senin anlatmanı bekliyorlar. En iyisi inelim."

"Tamam."

Chinayı uykusuyla Baş başa bırakıp indik.

Olan biten  her şeyi anlattım.

Sam

"Demek bir melezle uğraşacağız işimiz zor."

Ben

"Emin ol çok güçlüydü. Onunla baş edebileceğimizi sanmıyorum."

James

"Ürkütücü bir gece." Ve yanında oturan Peter’e sarıldı. Peter ise eliyle ondan kurtulmaya çalışıyordu. Annem ve babam markete gittiklerinden rahat konuşabiliyorduk. Bu gece hepsinin misafirimiz olduğunu söyledik anneme.

Emma

"Evdeki vampiri unutmamak lazım. Lily onu bu gece iyileştiriyorsun."

"Tamam."

David

"Hayır! Kendini öldürebilir yine. Bunu göze alamayız."

"Üzgünüm David ama bu olmak zorunda. Başka çare yok."

Ben

"Bence de haklı. Daha fazla geciktirirsek neler olacağını bilmiyoruz."

Emma

"O zaman seninle biri gelsin. Hem orda bu gece nöbet tutarsınız. Hem de vampiri iyileştirirsiniz."

Luke benimle gelmeyi kabul etti. Ve Annemler gelmeden evden çıktık.

~Bölüm Sonu~

Arkadaşlar şahsen benim beğendiğim bir bölüm oldu. Yine de size de sorayım. Sizce nasıl?

Vote ve yorumları bekliyorum.

Bir VAMPIRE Aşık Olmak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin