Test yapmak için yola çıktık. Yolda kafamda herşeyi tekrarladım.
Babam bir ilk. İsmi Dean. Ben bir yarı ilkim ve çok az bir süre sonra acımasız bir ölüm makinesine dönüşeceğim. Eğer tabi ben kendimi kaybetmeden babamı bulursak o zaman kurtulma ihtimalim var. Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum ama öyle söylediler. Tabi Lexi cidden kötü biriymiş. Babamı o duruma düşüren kişi o. Ama albert aklımdan çıkmayacak isimlerden biri. Onu elime geçirirsem parçalayacakmış gibi hissediyorum.
Sam birden konuşunca dikkatim dağıldı ve düşünmeyi kestim.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Korkuyorum. Birazda nefret var!"
Arthur
"Bunlar baskınsa fazla zamanımız kalmadı demektir. Kin ve nefret artacak. Tabi korkuda. Buda kimde nefret ediyosan seni onun peşine düşürecek. Bu hızla olucak bu yüzden kendini kontrol et. Ve bizimle kal!"
Hastane gibi bir yere geldik. İçeri girdik. İçeride arthur doktor görünümlü birine baktı. Sonra kulağına fısıldadı. Etraftakiler duymasın diye. Adam bana yaklaştı.
"Küçük hanım ben Percy! Fazla oyalanmadan seni bir makinanın içine almalıyım."
Hemen koridorda ilerledik. Bir odaya girdik. Büyük ve bembeyaz bir odaydı. Biran kontrolü kaybeder gibi hissettim. Herkes içerdeyken kapıdan çıktım. Bunu bilinçli yapmıyordum. Sanki biri beni yönetiyordu. Sam arkamdan bağırınca durdum. Kendime geldim.
"Lily! Nereye gidiyorsun. Burda kalmalısın!"
"Bilmiyorum. Bunu ben yapmadım."
Arthur yanıma geldi koluma girdi ve beni tekrar odaya soktu. Beni makinanın içine yerleştirdiler. Makinanın içinde güneş işığı etkisinde bir şeyler vardı. Beni kesinlikle etkiliyordu. Vücudumun soğuduğunu hissediyordum. Kulaklarım nekadar çok ses olsada. Arthur, sam ve percy 'i duyabiliyordum.
Sam
"Böyle birşey mümkün olamaz. Gözlerinde kırmızıdan başka birşey yok. Ve-ve gözlerinin altı sim siyah.!"
Percy
"Biraz susarmısın! Seni duyabiliyor!"
O an kendimi kaybettim. Makinayı yok ettim. Ben makinanın alanından uzaklaşınca eski yerine geri geldi. Diğerlerine döndüm.
"Albertı buldum. Sakın beni takip etmeyin!"
Koca demir kapıyı kırdım ve hastaneden çıktım. Percy 'i hala duyabiliyordum.
"O kolye herneyden yapılmışsa! Onun ölümü o kolye olabilir."
Bu duyduğum son sözlerdi. Aklımda sadece Albert ı oldürmek geliyordu. Yolda ilerleyor arabaları sağa sola fırlatıyordum. İnsanlar bana canavarmışım gibi bakıyorlardı. Sanırım öyleydim. Korku filmelerinin korkunç karakteri. İnsanların bağrışma sesleri ve kan kokuları alıyordum. Ama durmadan ilerliyordum. Bunların hiçbirini isteyerek yapmıyordum. Hızımı iyice artırdım. Albertın bulunduğu yere gelmiştim. Etrafa bakındım onun ismini bağırıyordum. Diğerleride arkamdaydan geldiler. Hepsi bana sesleniyordu ama ben sadece albertı düşünüyordum. Sonra en az beş duvar arkadan onu fark ettim. Ve onu büyüyle duvarları yıkarak dışarı çıkarttım. Hızla yere çarptım. Bir metrelik derinlikte bir çukur oluştu. Alberthın gözlerinde korku görüyordum. Ve güçsüzdü. Rose ve dğerleri beni durdurmaya çalıştılar. Bu beni iyice kızdırdı. Albertın boğazını büyüyle sıkmaya başladım. Git gide çukuru derinleştirdim. Hemen hemen 10 m kadar derindi artık. Albertın boynunu son bir hamleyle kopardım. Bunların hiç birini isteyerek ama cidden isteyerek yapmadım. Bu ben değildim. Buda yetmezmiş gibi onu yaktım. Tamamen kül olmuştu. Biraz sakinlşsemde yetmedi. Birseyleri parçalamak ve yıkmak istiyordum. Kimse umrumda değildi. Sonra Luke'un sesini duydum. Bir an duraksadım.
Luke
"Yeter artık! Dur! Kendine zarar veriyosun."
Bu sözler bile ikna edemedi. Bana yaklaşmasınlar diye etrafımda bir koruma çemberi oluşturdum. Ve birde hortum. Beni fırlatacak gibi sürekli havaya çekiyordu. Kendime gelmiştim. Artık kontrol edebiliyordum. Ama iş işten geçmişti. Çember beni dışarı bırakmıyordu. Hortumsa kaldırmaya devam ediyordu. Çember git gide daralıyordu. Gerisi ile ilgili birşey hatırlamıyorum. Sadece patlama sesi. Ve her yer karanlık.
Bu sonum muydu. Bu kadarmıydı. Acısız bitti mi yani. Ya Luke o oyaşıyomudur. Belki. Belkide etrafda ki herşeyi patlattım.
Gözlerimi hızla açtım. Ve oturur pozisyona geldim. Etrafa bakındım. Bir odadaydım.
Demek hala hayattaydım. Sonra yatağımı yanına gelen annemi gördüm. Bana sıkıca sarıldı. Ve bir adam vardı. Orda oturmuş bizi izliyordu. Bu kimdi. Yoksa o mu! Tahmin ettiğim kişi mi? Annem benim adamı sezdiğimi görünce ba baktı ve
" Tatlımm. O senin baban."
Adam. Yani babam bana doğru yaklaştı. Yanıma oturdu.
"Merhaba Lily!"
"Merhaba!" baba demek bir tuhaf geliyordu. Ama kendimi zorladım. Kimsenin kalbini kırmak istemiyordum. Ve sonunda o kelimeyi söyledim. "Baba!"
Babam
"Ah! Rahat ol! Ben de senin kadar baa kız ilişkisine hazır değilim. Kendini hazır hissedene kadar ismimle seslenebilirsin!"
Bu daha iyiydi.
"Tamam. Dean!"
Sonra bana gülümsedi.
Bir süre sonra Luke girdi. İkiside odadan çıktılar. Luke yanıma oturdu. Bana sıkıca sarıldı. Tabi bende. Nedense baygınken bile onu aklımdan geçirdim. İdden onun için korkmuştum. Sonra beni öptü. Gözlerimin içine bakarak
"İyisin değil mi? Hepimizi çok korkuttun!"
"Tabi ki de iyiyim. Ben neler yaptığımı hatırlıyorumda. Sanırım sana özür borçluyum. Nede olsa o senin-!"
"Lily! Konuyu değiştir."
"Pekala! Özür dilerim. Ben bunların hepsini nasıl yaptım bilmiyorum."
"Percy birazdan gelir. O sana herşeyi anlatır."
Dediği gibide oldu. Bir süre sonra odaya Percy, Daniel, Arthur ve Rose girdi.
Percy
"Hastamız nasılmış?"
Ben
"İyi galiba!" biraz gülmek istiyordum.
Percy
"Peki iyiysen seninle birşeyler konuşmalıyım. Öncelikle sen O vampiri öldürürken biz seni kurtarmanın yollarını aradık. Babanın buna yardımcı olabileceğini düşündük. Tabi Rose'unda büyük etkisi var. Babandan sana canlı kalmış hücrelerden verdik."
Ben
"İyide bu mümkün mü? O bir vampir. Vücudunda yaşayan hiçbir canlı hücre olmamalı!"
Percy
"Unutma o bir ilk vampir! Tabi o canlı hücreler sende bir değişiklik yaptı. Canlı hücreler cansız olanları çürüttü ve onu yerine canlı hücrelerle doldurdu. Bu bilimsel açıda bizim içi büyük bir gelişme. "
"Yani ben artık bir insan mıyım?"
"Hayır! Pek öyle sayılmaz. Sen hala kan içen bir büyücüsün ve hala iyi duyabilir ve görebilirsin. Ama artık kalbin atıyor. Ve yaralanabilirsin. Hastalanabilirsin yani insani özelliklerin çoğu var sende."
"Biraz tuhaf ama güzel."
"Evet! Bir yönden daha işine yaradı. Şu kolyen Luke'a onu parçalamasımını söyledim. Senin bütü enerjini emiyordu. Luke onu kırdığında içinde bir tahta parçası varmış. Minik birşey hangi ağaca ait bilmiyorum ama sana zarar veriyordu."
"Ama annemde takmıştı onu!"
"Evet buda doğru! Ama annen ilklerden değil. Sen yarı ilksin. Sana zarar veriyor. Enerjini emiyor. Biz ilkler ona dokunamadık bile. Bu bizi ölümümüz olabilecek bir ağaç."
Luke
"Ben ilkleri yenilmez sanırdım."
Percy
" hiç birşey yenilmez değildir. O ağaç ilkleri öldürebilecek tek şey. O ağaçla ilgili bir şeyler bulmak üzereyiz. Araştırıyoruz. Bu arada Rose Lexi'nin cezalandırılmasını istedi. O yüzden teyzen onun ellerinde!"
Rose
"Evet! Onun düşünceleri okadar kötü ki. Biraz eğitilmeye ihtiyacı var!" içimden gülmek gelmişti. Sanki köpek eğitiyordu.
Rose
"Lily! Evet köpek eğitiyorum diyebilirsin!" beni duyduğunu unutmuştum.
Percy
"Evet beyler bayanlar o dinlenmeli. Arkadaşlarıda görmek istiyor. Sıra onların sanırım. Biz çıkalım."
Percy kapıdan çıkarken
"Percy! Bu kolyeyi yapan tanıdığım yaşli bir vampirdi."
" Bunu bilinçli olarak yatıysa seni cidden yok etmek isteyen biri. Bundan sonraki hayatın daha zorlu ve korkunç olabilir. Dikkatli olmalısınız."
Odadan çıktılar. Diğerleri odaya girdi. Emma, sam, peter, james, david, china, layla ve Snow. Bir dakika snow mu? O neden burda?
Hepsi teker teker bana sarıldı etrafımı doldurdular. Hepsine mahçup olmuş bir şekilde baktım ve
"Sanırım hayatınızı tamamiyle korkunç bir hale getirdim. Ben geldikten sonra bitmez tükenmez bir şekilde hayat sürdürüyorsunuz."
James
"Saçmalamayı kesermisin! Sen geldikten sonra bir sürü macera yaşadık."
Layla
"Bizi diğer insanlardan ayıran özelliklerimiz var. Ve bunları iyi şeyler için kullandık."
Peter
"Sen bizi bir araya getirdin."
Emma
"Senin sayende kocaman bir aile olduk."
Sam
"Bukadar duygusallık yeter. Bu ne ya. Bu arada Lily, beimde özgür olmamı sağladın!"
Ben
"Ben bu sonuncusundan pek birşey anlamadım. Sen ben yokken özgür değilmiydin."
"Ya sende cidden ama yaa! Yani büyü güçlerimi saklıyodum. Ama sen bunları özgürce kullanabileceğimi gösterdin."
"Haaa! Şimdi anladım. Ben bukadar yetenekli olduğumu bilmiyordum." hepimiz gülümsüyorduk. Hep böyle kalmasını diledik.~Bölüm Sonu~
Arkadaşlar bu bölüm kısalığı ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Benim elimde olan birşey değil telefondan yazıyorum. Bu yüzden bölümün uzunluğunu ölçemiyorum.
Birde bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. Haberiniz olsun diye.
Bölüm beğenisi bir ara çok artmıştı. Ama son bölümlerde beğeniler azaldı. Buda açıkcası beni hikayeden soğuttu. Bu bölümü final yapıcaktım. Ama yinede yeni konular bulunca yani yeni konular aklıma geldi. O yüzden hikayeyi belli bir süre daha devam ettiricem. Yani size verdiğim sözü tutuyorum. Hikayeyi devam ettirebildiğim yere kadar devam ettiricem. Sizde lütfen bölümleri beğenin yorum yapın. İyi değse kötü olmuş diyin. Böyle böyle yaparsan daha iyi olur diyin. Yada bu bölümda çok yazım yanlışı yapmişsın düzelt diyin. Her türlü yoruma açığım. Sadece yorum yapın yeter.
Bu arada son birşey daha her bölümü oylaya ve yorum yapan arkadaşlara çok teşekkür ederim ve hepinizi öpüyorum.
Biraz yazdıklarım YAZARIN İSYANI gibi oldu. Ama gerçekler bunlar. :) :* :* :) :) :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir VAMPIRE Aşık Olmak!
VampireHer an bir gizem. Bir insanın hayatı bukadar çabuk değişir mi? Hikayeyi okuyunca anlayacaksınız. Lily için yeni ve çok sıradışı bir hayat başlıyacak. Hergün sürükleyici maceraları olacak. Birini sevmeyi ve onu korumak için kendi canını vermeyi öğre...