FİNAL 2 (Ruhlar Kasabası)

48K 2.9K 887
                                    

Arthur’a hala bağırıyordum. Ama beni bırakmıyordu. James'e bir şey olursa napacağım ben? Ona yardım bile edemiyordum. Beni bir arabaya bindirdiler. İki saatlik bir yolculuk yaptık. Bu iki saatlik yolculuk boyunca hep bağırdım. Susmadım. Ellerim ayaklarım hep bağlıydı. Beni evin içine soktular. Yukarı katta bir odaya götürdüler. Arthur ellerimi yatağın kenerında ki demire sıkıca bağladı. Kaçmamı istemiyorlardı. Beni bağlar bağlamaz ikisi de odadan çıktı. Ben hala bağırıyor, çığlık atıyor ve ağlıyordum. Ama umursamıyorlardı. Belli bir süre böyle devam ettikten sonra sakinleştim. Aklıma James geliyordu. Ona kim bilir ne olmuştur? Hepsi benim yüzümden. Sonra Luke istiyordum. Korktuğumda hep o yanımda olsun istiyordum. Ama o da yoktu. Tekrar ve tekrar ağlamaya başladım. Güçlerimi hiç mi hiç kullanamıyordum.
Sonra kafam yavaş yavaş çalışmaya başladı. Odanın iki camını fark ettim. Ellerimdeki ve ayaklarımdaki iplerden kurtulabilseydim. O camları kullanırdım. Ama çok sıkı bağlamışlardı. İki gün oda da öylece durdum. Günde iki üç sefer Arthur bana kan torbaları getiriyordu o kadar. Başka hep o oda da yalnızdım. Sonunda Lucas ili birlikte oda ya girdiler. Arthur ellerimi çözdü kaçmayayım diye ellerimi arkadan tuttu. Lucas yaklaştı. Elinde bir şırınga vardı.
"Bunu yapmam lazım. Yoksa bizi yerle bir edersin!"
Ben
"O günde gelecek." kurtulmaya çalışıyordum. Ama koluma iğneyi batırdı bile. Birden halsizleştim. Arthur beni tutmasa yere yığılabilirdim. Hep birlikte aşağı kata indik. Beni koltuğa oturttular. Sonra Lucas elinde büyük, deriden yapılmış bir çantayla geldi. Yanıma oturdu. Çantayı açtı. İçindekileri görünce korktum.
Lucas
"Bunlar ilkleri öldürmek için yeterde artar. Senide böyle öldürmek isterdim. Ama maalesef seninki daha da acı verici olacak."
Arthur
"Lucas fazla ileri gidiyorsun. Lily konusunda anlaştık. Onu bırak."
Lucas
"Benimle yarışma ben tek seni sağ bırakırım. O kadar!" çantasıyla birlikte evden çıktı.
Ben
"Nereye gidiyor o?" zorla konuşuyordum.
Arthur
"Toparlanıyor!"
Ben
"Arthur biliyor musun sen pisliğin tekisin!"
Arthur
"Bak onunla anlaşma yapmazsam beni öldürürdü ama ben seni öldürmemesi içi elimden geleni yapacağım."
"İyi olsam da sence seninle gelir miyim?"
"Başka çaren olmazsa gelirsin!"
"Hayır! Ölmeyi tercih ederim."
"Eğer zaten benimle gelmezsen. Luke'u sağ bırakmam."
"Orası belli olmaz! Seni nasıl yere devirdiğini gördüm."
Çok sinirlenmişti. Birde boğazıma çöktü. Sonra hafiften gevşetti. Ama elini çekmedi. Sonra beni öptü. O sinirle ona tokat attım. Sonrada geriye ittim. Ama elim çok acımıştı. Zaten halsizdim.
Arthur pis pis gülerek
"Cidden çok güzelsin her halinle!"
"Sende pisliğin tekisin!"
Tekrar sırıttı. Biraz bana baktı. Sonra konuştu.
"Lucas seni nasıl öldürecek biliyor musun?"
"Umurumda değil!"
"Diğerlerinin ölmesini istemiyorsun. Onlara zarar vermesinden korkuyorsun ama seni öldürmesinden zerre korkuyorsun!"
"Çünkü ben, sen değilim!"
Yine biraz sustu.
"Seni kurt zehri kullanarak zehirleyecek. O zehir vücuduna yayıldıkça derin çürüyecek."
Biraz korkmuştum. Ama yine de umurumda değildi.
Sessizce oturuyorduk. Arthur beni süzüp duruyordu. Gözlerini bir kere bile ayırmıyordu.
Arthur
"Şuan da seni tekrar öpebilirim."
"Senin kafan başka şey düşünemez mi?"
"Hayır!"
İyice sinirlenmiştim. Akşam oldu oturma odasında oturuyorduk. Zehrin etkisi geçer gibi olmuştu. Bir kaç kere kaçmayı denedim. Ama Arthur beni geri koltuğa oturttu. Akşam etraf çok sessizleşti. Elektriklerin gitmesiyle irkilmiştim.
Ben bu fırsatı değerlendirmek istedim. Ama Arthur bırakmadı. Yüzünü göstermiyordum.
Arthur
"Salaklaşma! Burada lambalar birden sönmez. Ruhlar buraya kadar gelmiş!"
"Ruhlar kasabasına yakın mıyız?"
"Evet! Evden çıkarsan seni öldürürler." e zarar verselerdi orda zarar verirlerdi. O yüzde bu fırsatı değerlendirmeliydim.
O anda elime fırsat geçti. Ruhlar evi sallıyordu. Ev ciddi anlamda sallanıyordu. Arthur dengesini kaybetti ve yere düştü. Bende kaçmaya çalışırken ataklarımdan tuttu ve yere devirdi. Kafamı masaya vurdum. Biraz sersemlemiştim. Ama ayaklarımla Arthur’a vurup kurtuldum. Sonrada hemen dış kapıya yöneldim. Kapıyı açtım milyonlarca ruh beni görünce durdu. Ama bir tanesi sanki beni öldürmek istiyordu. Üzerime doğru çığlık atarak koşuyordu. Diğer ruhlarda 'kaç' 'kaçmalısın!' 'acele et' diye bağırıyorlardı. Bende ruh üstüme gelirken içimden üçe kadar sayıp kenara atladım. Ruh şiddetle eve çarptı. Büyük bir deprem oluşturdu. 'Nasıl olurda ruh duvardan geçemezdi?' diye düşündüm. Ruh beni fark etmede kaçmalıydım. Hemen ayağa laktım. Başımdan kan akıyordu. Sendeledim. Tekrar yere düştüm. Sonra ruhun çığlıklarını duyunca tekrar ayağa kalktım koşmaya başladım. Ben koşarken birinin beni kucakladığını fark ettim. Bu Arthur'du. Ona bağırdım.
"Bırak beni!"
Arthur
"Salaklaşma! Senin peşinde bir tanesi var. Benim peşimden hepsi geliyor."
O sırada arabayı fark ettim. Lucas içindeydi. Arthur ve ben bindikten sonra hızla yola çıktık. Ben arabada çırpınıyordum. Ama Arthur beni sıkıca tutuyordu. Ayaklarımla kapıları tekmeliyordum.
Arthur
"Lily! Kes şunu görmüyor musun? Seni öldürecekti o ruh!"
"Sana ne? Bırak beni!"
Lucas birden firen yaptı.
Lucas
"Olamaz! Yolu kapatmışlar! Mecburen ruhlar kasabasından geçeceğiz!"
Arthur
"Bu delilik kendi ellerimizle oraya gidiyoruz."
"Başka geçiş yolumuz yok. Arkadalar nerdeyse yaklaştılar. Birden ruhlar kasabasına yöneldik. Çok hızlı gidiyorduk. Ama o anda dışarıda sesler duydum.
"Bunlar onlar!"
O kadar ondan sonra ses yok. Kasabadan geçiyorduk. Lucas yine birden firen yaptı. Tam karşıda biri duruyordu. Onun Sam olduğunu sonradan fark ettim. Lucas hiç durmadan üzerine sürüyordu. Ama o anda biri arabanın arkasını eğdi ve Lucas hareket edemedi. Oraya bakınca onun da Peter olduğunu gördüm. İçimde bir umut doğdu. Kurtulabilirdim. Sonra biriside Arthur’un bulunduğu kapıyı söktü. Arthur’u tuttuğu gibi fırlattı. Sonrada çıkmama yardım etti. Şiddetle yağmur yağıyordu. Bu James’ti.
Ben
"Yaşıyorsun!" dedim.  Ama sevinecek zamanı bulamadım. Arthur hiddetle James’in üstüne atıldı. Bende su birikintisinin içine düştüm. Biri beni tuttu kaldırdı. Ona bakınca cidden kalbim öyle hızlı attı ki her an durabilirdi.
Luke
"İyi misin?" baya korkmuş görünüyordu.
"İyiyim."
Bir oh çekti ve beni öptü. Bırakmasını hiç istemiyordum. Ona sımsıkı sarıldım. O sırada bağırma sesleri duydum. Lucas’tı bu. Ruhlar etrafını sarmıştı. Hepsi çok sinirliydi. Ve onu yavaş yavaş öldürüyorlardı. Sonra aralarında bir tanesi yine o beni öldürmek isteyen bana yöneldi. Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum. Luke elimi tuttu. Ona sarıldım. Kendimi baya kasmıştım. Korkudan gözlerimi kapatmıştım. Ama bir şey olmadı. Gözlerimi açtığımda öylece durmuş bana bakıyordu. Luke'a baktım. Sonra yine ruha baktım. İyice sakinleşti. Sonra birden insan gibi görünmeye başladı. Luke elimi bıraktı ve geriye çekilmeye başladı. Bende geri çekiliyordum ki bana orda durmamı işaret etti. Bende öyle yaptım. Ruh, güzel bir kıza dönüştü.
Bana
"Merhaba!" dedi.
Ben
"Me- me- merhaba!"
"Özür dilerim seni korkutmak istemezdim. Seni çok kötü gördüm. Ama o çocuk yanına gelince iyi oldun. Onun sana senin ona sevgini gördüm. Aşk güzeldir!"
Sonra kayboldu. O anda diğer ruhlarda etrafıma toplandı. O anda bir kurt üzerime atıldı. Bu Arthur’du. Bundan emindim. Ve konuşabiliyordu.
"Yaklaşmayın. Onu paramparça ederim."
Luke
"Saçmalama onu bırak."
Ruhlar Lucas'ı bırakıp Arthur’un üzerine atıldı. Onu öldürdüler. Lucas ise o sinirle kurda dönüştü ve beni ısırdı. Boynumdan. Zehir benim canımı yakıyordu. Ve derimin hızla yandığını görüyordum. Yüzümün yarısı yanmıştı. Bunu arabanın yansımasından fark ettim. Çok iğrenç görünüyordum.  Nerdeyse bilincimi kaybetmek üzereydim. O anda Luke'un sesini duydum.
"Tama sakin ol!" yanındaki başka birine bakıyordu.
O kişi
"Hadi yap şunu! Başka yolu yok."
Sonra Luke kolumdan ısırdı. Ve gerisini hatırlamıyorum.
Gözlerimi birden açtım. Sanki uzun süredir nefes almıyormuş gibi derin deri nefes aldım. Luke hemen yanıma geldi.
"Tamam sakin ol! İyisin!"
Biraz sakinleştim. Sonra ona baktım. Bu çok saçmaydı. Her kiminle savaştıysak hep ilk hedef bendim. Neden? Güçlerim bu kadar özel miydi ki? Sonra luke'a baktım.
"Ne oldu bana? Ölüyordum ben?"
"Seni tekrar vampire dönüştürdüm. Yoksa yaşayamazdın."
"Yüzümün yarısı yanık olarak kaldı değil mi?"
"Bir şey olmaz yandıysa. Sorun değil. Ben seni yine de seviyorum?"
"Hayır!" dedim. Ve oda da gördüğüm ilk aynaya koştum. Luke'a çok sinirlendim. Yüzümde hiç Bir şey yoktu.
Sinirliydim. Sinirle ona döndüm ve
"Sen-!" sözümü tamamlamama izin vermedi. Dudaklarıma yapıştı. Sinirli değildim artık. Çünkü Luke benimle barışmıştı. Sonra geriye çekilirken. Bu sefer bende ona sarıldım. Ellerimi boynuna doladım.
"Seni özledim."
"Ne zaman ayrı kalsak bu sözleri söylüyorsun!"
Ellerimi boynundan çekerek
"Ne yani sen özlemiyor musun?"
"Bende seni özledim. Sanırım biraz fazla abarttım."
"Sen haklıydın, seni dinlemeliydim. Özür dilerim."
O sırada odaya diğerleri girdi.
Gülümsüyorlardı.
Rose
"Seni ahmak! Herkes senin etrafında dönüyor. Kıskandım!"
James
"Bu kadar macerada fazla ama! Orda nerdeyse ölüyordum."
Hepsi tek tek sarıldı. Bir iki saat sonra Percy beni taburcu etti. Ve hastaneden çıktık.
Layla'yla birlikte arabaya gidiyorduk ki Luke araya girdi. Layla'ya baktı ve
"Biz birlikte gidiyoruz. Benim arabamla!" dedi ve onun arabasına bindim.
Ve diğerlerinde ayrıldık.
Ben
"Nereye gidiyoruz?"
Luke
"Sanırım benimde güven konusunda eksiklerim var. Bunu telafi etmeliyiz. Kısa bir tatile çıkıyoruz. Sadece sen ve ben!" dedi ve o tatlı gülüşlerinden birini yaptı.
İşte bir vampire aşık olmak böyle bir şey. Onu hep seveceğim. Sonsuza kadar beraberiz. Ondan asla ayrılmam. Bu arada merak edenler için söyleyeyim.
Lucas ve Arthur ruhlar tarafından öldürüldü...

~Hikaye Sonu~

Hikaye bu kadardı. Lütfen bütün okurlar yorum atsın. Hikayemi okuyanları merak ediyorum. Yorum atamayanlar mesaj atsın. Mesajlarınıza cevap veririm. Yeterki hikayeyi beğenip beğenmediğinizi belli edin. Hikayeyi nasıl buldunuz?
Veeee okuyan yorum atan herkese teşekkür ederim. Sizi seviyorum. Canlarım. Bu hikaye bitti ama yeni hikayeme başladım. Hepinizi o hikayeyi okumaya beklerim.  Beğeneceğinize eminim. :) :* :* :*

Bir VAMPIRE Aşık Olmak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin