Okul bahçesinden girdik. Sirk gibiydi. Çok farklıydı. Etrafta büyü yapanlarmı dersin, ellerinde kan torbalarıyla gezenlermi dersin ve bir surü farklı öğrenci vardı. Luke'a baktım ve gülümsedim. Arthur
"Gelin hadi! Size odalarınızı gösterelim. Nede olsa koca bir haftayı burada geçireceksiniz."
Rose
"Lily sen benimle gel biz binanın diğer ucundaki odalarda kalıcaz."
Diğerlerinden ayrıldık.
Rose
"Hiç deniz kızı gördün mü?"
"Hayır!" biraz düşündüm. " Yoksa-!"
"Evet! Okulumuzda deniz kızlarıda var."
"Çok hoş iyide derslare nasıl girebiliyorlar."
"Onlar sadece su deydiğinde deniz kızı olurlar. Onun dışında ayakları var. Ama yinede seni havuzlarına götüreyim."
"Olur!"
Bahçenin bir bölümü deniz kızları için ayrılmıs. Hepsi birbirinden güzeller.
Rose
"Hadi gidelim. 15 dakika sonra Bayan Melon konuşma yapacak. Yeni gelenler için."
"Tamam!"
Birlikte bize ait olan odaya çıktık. Oda da iki kız daha vardı. Odayı onlarla paylaşacaktık. Hemen yanımıza geldiler.
Kızlardan sarışın yeşil gözlü olan kız elini uzattı ve
"Merhaba! Ben tifany. Senin adını biliyorum. İr yarı ilksin. Lily!"
Diğer kız okulumuzda ilk olduğundan ismin herkez tarafından duyuldu bile."
Ben
"Ciddi olamazsın. Bu bana çok tuhaf geliyor."
"Bu arada ben de Alice! Ben bir büyücüyüm. Tifany'yse vampirdir."
"Memnun oldum!"
Rose
"Kızlar önce bir eşyalarını bıraksın. Bayan Melon şimdi çağırır bizi."
Alice
"O kadın okulun ilk günü hiç çekilmez hep konuşma yapar."
Okulun ilk günü geldiğimizden bizde dinlemek zorundaydık. Burdaki okula 3. Sınıf öğrencisi olarak kayıt yaptırdık. Oda arkadaşlarımda çok cana yakın lardı. Bende ilk gün hediyesi olarak onları kendim büyüyle aşağıya ışınladım. Artık büyümle ilgili bir sorun kalmamıştı. Kontrol edebiliyordum. Zaten edki kolyem kırıldığında bana yenisini vermişlerdi. O yüzden kokumuda saklayabiliyordum. Aşağıya indiğimizde etrafta gözlerim luke'u aradı. Onu bulamayarak. Zihin okuma yöntemini denedim. Etrafta birsürü ses duyuyordum. Çoğu brni konuşuyordu. Ama sonunda Luke'un zihnine girdim. Once neler düşünüyor dinlemek istedim. Hiç ses yoktu. Ama onda öfke sezebiliyordum. Sonra dikkatini dağıtması ve saçma birşey yapmaması için onu durdurdum.
"Luke!"
"Sen zihnimin içindene arıyorsun.! Birşeymi oldu?"
"Hayır. Seni göremedim. Merak ettim. Böyle bulmayı deneyeyim dedim."
"Biz aşağıya şimdi indik. Yanınıza geliyoruz."
"iyi sevindim. Peki bir soru daha."
O sırada bizim zihin konuşmamıza biri daha dahil oldu.
Rose
"Luke! Kız senin neden sinirli olduğunu merak ediyor!"
O sırada zihin konuşmasını ketim.
"Rose! Neden böyle yaptın. Lütfen kişisel hayatıma karışma."
Rose
"Bak seni sevmeye başlamışken nefret etmemi istiyorsan benim davranışlarıma yorum yapmaya devam et. Eğer istemiyorsan sus. Bana karışamazsım."
"Ama-"
"Bak Lily! Beni iyi dinle. Sen benden güçlü olabilirsin. Ama ben ilklerdenim. Daha tecrübeliyim. Senin gibi bir acemiye yenilmem. Ve emin ol seni mahvedebilirim. Seninle arkadaş olarak kalmak istiyorum. Bikere bu benim gücüm neden kullanmayayım ki!"
Birşey diyemedim. Cidden tehlikeli birisi. O sırada diğerleri geldi. Luke'un duruşu bile sinirliydi. Nedenini sormak için yanına yaklaştım. Sadece onun duyabileceği şekilde
"Ne oldu?" dedim.
"Yok birşey!"
"Hadi ama!"
"İyi duymak istiyormusun!"
Gözlerinin içine bakıyordum. O söylemeden önce rose duymasın diye bir koruma kalkanı oluşturdum.
"Anlat!"
"Ben arthuru sevemedim. Onda birşeyler var. Tuhaf ama itici."
"Emin misin? Sadece bize yardım etmeye çalışıyor. Bunda nasıl bir iticilik gördün ki."
"Lily! Bana güvenemezmisin. O çok yapmacık."
"Bence sen bukadar olaydan sonra kimseye güvenemez hala gelmişsin. Bize hiç bir zararı dokunmadı. Sadece yardım etmeye çalışıyor."
"Lily! Yaa dokunursa. Ona güvenmiyorum anladın mı?"
"Uzatmayalım lütfen. Kulağınq giderse ayıp olur."
"Hadi yaa!" iyice sinirlenmişti. Onunla kavga etmek istemiyordum ama haklıydım. Bize ne gibi bir zarar verebilirdiki. Hayır kedinlikle öyle birine benzemiyordu.
Luke susmayı tercih etti. O sırada Bayan Melon geldi. Herkez sustu.
Bende o sırada merak ettiğim bir soruyu rose'a sordum.
Ama zihnimi okumuştu bile
Rose
"Evet biz ilkiz. Hepsinden önce vardık. Buraya biz neden geliyoruz? Cevaplayayım mı?"
"İyi olur!"
"Ben burayı seviyorum. Hem zaten biz burda öğretmenlik yapıyoruz."
"Ama sizde diğerleriyle yaşıtsınız. Bu tuhaf geliyor bana!"
"Seni dünyanda 18 yaşında nirinin ders vermesi tuhaf olabilir ama burda herşey normal."
"Anlıyorum."
Bayan Melon konuşmaya başladı. Hende hiç susmadan ve korkunç bir şekilde bağırarak.
Konuşması itince son birşey daha ekledi.
"Yarın yeni dönem kutlamaları var. Bütün öğrenciler okulun süslenmesine yardım edecek. Anlaşıldı mı?"
Herkes birden
"Evet!" dediler.
Arthur yanıma geldi.
"Bu çok eğlencelidir. Her sene yapılır."
"merak etmeye başladım bile!"
"Neyse siz süslemelere yardım edin. Benim biraz işim var. Sonra görüşürüz."
"Tamam!"
Etrafta Luke'a bakındım ama gitmişti bile. Demek küsüyoruz ve konuşmuyoruz. Madem öyle bende bu oyunu oynayabilirim.
James, rose ve benim yanıma geldi.
James
"Rose, partiye benimle gelebilirmisin?"
Rose
"Olur!"
Hemen kabul etti. Sanki bekliyordu. Bu doğal olarak mümkün zihnini okumuştur kesin.
Rose, james'e bakarak
"Bu gün ders yok. Okul süslenecek. Gel gidip neler yapabiliyoruz bakalım."
Onlarda gitti. Tek kaldım diye bende banklardan birine oturdum. Sinirliydim. Luke'a. Neden böyle davranıyordu. Be böyle düşünürken biri yanıma oturdu. Peter
"Ne yapıyosun tek başına burda?"
"Tek başınayken ne yapılırsa onu."
"İyide bana neden kızıyosun ki şimdi. Bende tek kaldım. O yüzden yanına geldim."
"Kusura bakma sinirliyimde biraz."
"Luke'lamı kavga ettiniz?"
"Çok belli oluyor değilmi?"
"Yani biraz!"
"Off!"
"Onunla konuşmamı istermisin!"
"Ben denedim. Bana bağırdı. Sanada aynı şekilde bağırır, boşver!"
"Mesele ne?"
"Onuda boşver!"
Oflayarak etrafı izlemeye başladım. O sırada yanımıza Tifany geldi.
"Merhaba!"
"sanada!"
Ben Peter ve Tifany'nin tanışmamış olduklarını fark edip
"Aaa! Tifany bu peter. Peter bu tifany."
İkiside aynı anda
"Memnun oldum!" dediler.
İkisini yalnızmı bıraksaydım ne yapsaydım. Ben aralarında oturduğum halde ikisi konuşmaya daldı ve beni unuttular. İkikere bilerek öksürdüm. Ama yok beni duyan falan yok. Bende aralarından sessizce kalktım. Yine tak kalmıştım. Ama bir yandanda sevindim. İkisi birbirinden hoşlanıyor gibiler. Bu iyi Peter için kendimi üzgün hissediyordum.
Sessizce okulu gezerken Alice'i gördüm. Çiceklerin önünde durmuş ellerini ona uzatmış birşeyler söylüyordu. Yanına yaklaştım.
"Merhaba! Ne yapıyosun?"
"Sanada merhaba! Çiçeklerle konuşuyordum da!"
"Ne diyorlar?"
"Onlar bile senden bahsediyorlar." şaşırdım. "Ama bitanesinin kafasını hiç kadırmıyor sessizce duruyor. Solmak üzere nerdeyse!"
"E onunlada konuşmayı denesene!"
"Olmuyor. Sihrim onda işe yaramıyor."
"Hangi çiçek demişti?"
"İşte bak şurda tek başına duran!"
"Birde ben deneyebilirmiyim."
"Tabiki de buyur!"
Çiçeğe yaklaştım. Elimi uzattım. Zihnimde onun konuşmasıni istedim. Ve yavaşca çiçek sapı dikleşti. Bana döndü ve ses çıkarttı.
'Ne istiyorsun?'
Bu tuhaf gelmiyordu artık ama yinede etrafına bakındım ağzı falan yoktu.
"Şey-! Ben sadece neden böyle mutsuzsun merak etmişti."
'Sanane bundan!'
"Biraz daha kibar olabilirsin!"
'Neden sessizim biliyor musun? Çükü konuşacak kimsem yok. Ama Arkadaşım Alice seninle konuşmak istiyordu. Neden ona izin vermedin?"
'onu sevemedim. Ben sadece benim gibi yalnız olanlara cevap veririm.Sende şuan kendini yalnız hissediyorsun!'
"Evet!"
'Dertleşmek istermisin?'
"Neden olmasın?"
'Ama bir şartım var. "
"Neymiş o!"
"Ben bu toprağı sevmedim. Bana bakacaksın. Toprağımı değiştirip sulayacaksın!"
"Olur!"
Onun hemen sihirle bir saksıya koydum. Elime aldım. Alice
"Ne oldu?"
"Sen duymadın mı?"
"Hayır!"
"Bana yalnız olduğunu söyledi. Bende onu odaya götüreceğim."
"Tamam."
Onun yanından ayrıldım. Odaya çıktım. Çiçeği camın kenarına yerleştirdim.
Çiçek
'O seni koruma çabasında. Birazda kıskanç. Ama kötü niyetli değil.'
"Sen nasıl-?"
'Git onu yarın ki kutlamaya davet et!'
"Ama olmaz! O benimle konuşmuyor. Zaten kabul etmez de!"
'yinede git dene!'
"İyi, tamam!"
Çiçek sustu. Bende tekrar oda da çıktım. Luke'un nerede olduğunu bulmaya odaklandım. Onun bahçenin ormanlık kısmında kalabalık bir ortamda oturduğunu gördüm. Hemen aşağıya indim.
Onu gördüm. O da beni fark etti. Ama yüzünü başka yöne çevirdi. Bende yavaş adımlarla yanına gittim. Oturdum. Sessizce bekledim. O konuşmayınca ben konuşmaya başladım.
"Luke?"
Kaşları çatık bir şekilde
"Efendim Lily?"
"Şey- ben özür dilerim!"
"Benden özür dileme. Sende kendince haklısın. Doğru bir yanlışını görmedik. Ama ben ona güvenmiyorum." son cümlesini söylerken bağırdı. Devam etti. "Ama sende bana güvenmiyorsun. İnanmıyorsun!" ben sözünü keserek
"Bak ben sana inanmıyor değilim. Ama elinde bir kanıt olmadan böyle şeyler söylemen doğru değil."
"Lily! Ben senin sevgilinim! Ben herzaman sana inandım. Hem de herzaman. Seninde bana inanmanı bekleridim. Sen bu konuşmada sonra benim Athurla ilgili düşüncelerimi değiştirmedin. Benim sana olan güveni mi azalttın. Ben eminim. Bu konudada çok haklıyım. O tuhaf birisi. Bir gün sende anlayacaksın. Ama anladığında umarım geç olmaz."
Ayağa kalktı ve gitti.
Gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Onu incitmek istememiştim. Ama sanırım kalbini kırmıştım. Bana bağırmasıda gerekmezdi zaten. Neden böyle davranıyor ki. Bir beş dakika kadar orda oturdum. Arkamdan gelen sesle hemen gözyaşlarımı sildim. Gele Arthur'du.
"Naber?"
"iyi!"
"Yarınki partiye kimle gidiyorsun? Eğer kimseyle gitmiyorsan birlikte gidebilirmiyiz diyecektim."
"Ben partiye falan gitmiyorum. " cidden şuan parti falan düşünecek halde değildim. Hem zaten Luke'la gitmedikten sonra ne anlamı vardı ki?
"Neden?"
"İşte!" sinirliydim. Birde böyle yavşak davranması sinirimi bozmuştu. Normalde daha kibar olurdum. Daha nazik bir şekilde reddeerdim. Ama sanki bilerek bu ana denk getirmişti. O sinirle ordan ayrıldım. Odama çıktım. Erkenden yattım. Taki bir gün sonra öğlene kadar.
Rose başımda dikilmiş,
"Hadi kalk! Bizimkiler aşağıda. Hem biraz beslenmen lazım. Artık ne kadar insan olsanda kanla besleniyorsun unutma!"
"Merak etme unutmadım! Ama canım istemiyor!"
"Hadi!" beni zorla kaldırdı. Üstümü giydim. Aşağıya indik. Luke hariç diğerleri ordaydı. Peter'e sessizce sordum.
Peter
"Luke, arthur olduğu sürece gelmeyeceğini söyledi. Partiyede gelmeyecekmiş." bunu kulağıma fısıldadı. Eminim ki rose duymuştur. Ama duymamazlıktan geldi.
Bizde akşama kadar öyle hep bir aradaydık. Peter bir ara
"Lily! Sana birşey sorucam. Ama bir dakika gelebilirmisin. Yalnız konuşmak istiyorum."
Biraz korktum. Acaba benimi dansa çağıracaktı. Bunuvyapmasını istemiyordum. Onu da tersleyemezdim. Ama gitmek istemiyordum. Yinede sessizce onuctakip ettim.
"Lily! Ben senden birşey isteyecektim!" Hayır isteme ne olur! Diye geçirdim içimden.
"Tabi buyur!"
"Ben Tifany'yi partiye davet etmek istiyorum ama biraz çekindim. Sence kabul eder mi?" öyle bir rahatlamıştım ki anlatamam.
"Bilmem. Ama bence kabul eder. İstiyosan ona sorayım. Ama sen kendin sorsan daha iyi olur."
"Eminsin değil mi?"
"Evet!"
"Şuan kimseyle gitmiyor!"
"Tamam ben gidip hemen sorayım o zaman!"
Akşam olunca rose, Tifany ve alice'in zoruyla partiye gitmeye kara verdim.
Herkes çok şık ve heyecanlıydı. Bense bir elbise giymiştim. Saçlarımı serbest bırakmıştım. Gitmek istemediğimden özenmemiştim hiç. Keşke Layla urda olsaydı. O beni anlardı. Gitmek istemezsem zorlamazdı.
Partideyken aklıma takıla bir soruyu Alice'e sordum.
"Sen kiminle gidiyorsun?"
"Beni Arthur davet etti."
Tuhaf! Partiyi spor salonunda yapacaktık. Luke, james, peter ve Arthur hepsi ordaydı. Bizde onların yanına gittik. Hepsi tek tek kalkmaya başladılar. Luke ve ben oturuyorduk. İkimizde sessizce dans edenleri izliyorduk.
Ben
"Peter partiye gelmeyeceğini söylemişti."
"Gelmeyecektim. Ama Daniel beni aradı. Seni gözümün önünde ayırmamamı söyledi. Senin bana ihtiyacın olmadığını oa ilettim. Ama beni dinlemedi."
"Luke-!"
"Sus! Sakin bir gece geçirmek istiyorum."
Bende sustum. Arthur ve Alice dikkatimi çekti. Arthur dans etmek istemiyormuş gibiydi. Alis ona yaklaştıkça sanki geri çekiliyoru. Sonunda Alice'in boynundaki ellerini indirdi. Ve yanımıza geldi ve oturdu. O oturunca Luke kalktı ve gitti. Neden böyle yapıyor ki?
Arthur
"Dans etmek istermisin?"
"Hayır! Alice istiyor gibiydi. Neden onunla dans etmedin ki!"
"Bilmem o kızı pek sevmem."
"Ama onu partiyede davet ettin!"
"Evet tek gelmek istemedim. Biri tarafından reddedilince."
Bunun ben olduğumu biliyordum ama bozuntuya vermedim.
Arthur
"Kafan baya dağınık görünüyor. Eğer burdan sıkıldıysan biraz hava almak için bahçeye çıkabiliriz. Bana çok boğucu geldi burası." Ben ses vermeyince devam etti. " İyi ben gidiyorum. Gelirsen bahçedeyim." gitti. Luke başka bir yere oturmuştu. Sırtı bana dönüktü. Yanına bir kız oturdu. Biraz kıskandım. Ama bende Arthur'un arkasından dışarıya çıktım.~Bölük Sonu~
Eee! Nasıl bir bölümdü? Yorum ve oylarınızı bekliyorum.
Bu arada yeni başladığım "BÜYÜLÜ AKEDEMİ *Monswizard* hikayemi kimler okumaya başladı. Okuyanlar için duyurayım. Okuyan sayısı artarsa yeni bölüm hemen gelicek. Okumayanlarında beğeneceğine eminim. Aklımda tasarladığım kurgu hoşuma gitti. Sizde beğenirsiniz diye umuyorum. Bence göz atın. Çünkü bu hikaye biterse onu devam ettireceğim. :) :) :) :) :) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir VAMPIRE Aşık Olmak!
VampireHer an bir gizem. Bir insanın hayatı bukadar çabuk değişir mi? Hikayeyi okuyunca anlayacaksınız. Lily için yeni ve çok sıradışı bir hayat başlıyacak. Hergün sürükleyici maceraları olacak. Birini sevmeyi ve onu korumak için kendi canını vermeyi öğre...