Luke Nerede?

48.5K 2.6K 72
                                    

İki hafta geçmişti. Ne Luke 'tan, nede Peter'den bir haber vardı. Ayrıca Albert bizi umursamıyor gibiydi. Ama sam konusuna gelince geçen hafta onu kaçırmak üzere düzenlediği planı suya düşmüştü. Onu kaçıramayınca kesinlikle çok sinirlenmiştir. Bizde öyle düşündüğümüzden tek gezmiyorduk. Hep ikili geziyorduk. James ve anneme ne olduysa bazen bayılıyorlar bazen de kendi kendilerine evden çıkıp kimseye bir şey söylemeden gidiyorlar. Ben James’le geziyorum sürekli. Hem birbirimizi korumak hem de benim onu gözlemem için. David ve China birlikte geziyorlar. Onlarda bu iki hafta içinde daha da yakınlaştılar. Emma ve annem birlikte geziyorlar. Emma annemin kendini kaybettiği anlarda ona yardım edeceğini söyledi. Ve son olarak Sam ve Layla birlikte geziyorlar. İkisinin arası bu aralar bozuk. Sam kendine dikkat etmiyor. Çok tehlikeli şeyler yapıyor. Layla'da  onun böyle tehlikeli şeyler yapmasını istemiyor.  İşte iki haftadır böyle ikili ikili geziyoruz.

Bu gün ise  okula gitmek için erkenden kalktım. Beni büyüten ailemin üzerine eve pek gelmek istemiyordum. Ama sonunda annem China ve ben eve döndük. Bu sabahta zilin çalmasıyla hızla hazırlandım. Aşağıya indim. David ve James gelmişti. Suratımı geri astım. Nedense her kapı çalışında Luke’u bekliyordum. Gelmeyeceğini biliyordum. Ama onu istiyordum.

James

" Ne o? Yine mi Luke'u bekliyordun?"

Suratımı astım. David'de tebessüm ederek

"Umudunu kaybetme! Geri gelecektir. Her zaman beklemelisin!"

James

"Hadi hazırsan gidelim Lily! Ders başlamasına iki dakika var."

Ben

"İyide bu bizim için sorun değil ki! Otuz saniyede orda oluruz."

David, China'nın yanına yürüdü.

"Senin bu gün işin var mı?"

China

"Hayır yok!"

"İyi! Seninle bir şey konuşmam gerek." ilk başta ona açılmak istediğini düşündüm. Ama sonra ciddi duruşlarından farklı bir mesele olduğunu anladım.

James ve ben evden çıktık. Okula doğru giderken James yine birden yere yığıldı. Karnını tutarak yerde kıvranıyordu. Bense korkmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra birden ayağa kalktı. Gözleri kıpkırmızıydı.

Ben

"James! İyi misin? Beni korkutuyorsun!" beni duymamış gibi hızla koşmaya başladı. Yolda o önde ben arkada koşuyorduk. Ona bağırıyordum. Ama beni hiç duymuyordu.

Karşıdan bir araç geliyordu. Ama o durmadan aynen arabanın üstüne yürüyordu. Sonra arabayla çarpıştı. İki genç, biri kız biri erkek. Arabadan indiler. Önce tuhaf tuhaf baktılar. Ben onlara

"Kaçın gidin hemen! Çabuk olun!"

dedim. Ama James kaçmalarına fırsat vermek istemiyordu. Arkalarından koşarken onu bir görünmez çember büyüsü yaparak durdurmaya çalıştım ama olmadı. Çemberi yumruğuyla kırdı ve hızla üstlerine gitti. Çok güçlüydü. Yine peşinden gittim. Onu durdurmaya çalışıyordum. Onu bu sefer elimle itip yerdeki insandan ayırmaya çalıştım. Ama beni itti. İkisinin de son damlasına kadar kanını içti. Şimdi benim üzerime yürüyordu. Neden olduğunu başta anlamasam da sonradan fark ettim ki kolyem yerde. Boynumda değil. Demek ki kokumu almıştı. O anda kolyemin kırmızı olduğunu gördüm. Hızla üzerime atladı. Ellerimle boynumu ısırmasını engellemeye çalışıyordum. Ama durmuyordu. Sonra birden üstümde bir hafifleme hissettim. James artık üstümde değildi. Yerde baygın yatıyordu. Onu bayıltan kişiye baktım. Bu oydu. İnanılmaz bir durumdu. Peter gelmişti. Gözüm etrafta Luke'u aradı. Onu göremeyince içimde bir acı hissettim. Ama Peter’i görmenin heyecanıyla boynuna sarıldım.

Peter

"Eğer bana biraz daha sarılmaya devam edersen ben bu sefer seni bırakmam" dedi. Bende geri çekilmeye başladım. Benim öyle bir niyetim yoktu. Onu da seviyordum. Ama Luke'u sevdiğim şekilde değil. Bir arkadaş veya bir kardeş olarak. Ona ilk olarak

"Luke nerde?"

"O artık gelebileceğini sanmıyorum."

"Neden?"

"Artık bizim gibi değil. Geri dönüşü olmayan bir yolda."

"Ne demek oluyor bu?"

"Luke seni korumak için ona sürekli boyun eğdi."

"Seni neden bıraktı?"

"Aslında Luke'un planıydı. Benim oradan kurtulmama yardımcı oldu. Seni korumamı istedi. Ve kendisini hiç bir zaman aramamasını ve unutmanı istedi. Bazen Luke'un salak olduğundan emin oluyorum. Aşktan vazgeçmek o kadar kolay mı ki senden vazgeçmeni istiyor. Neyse James’i eve götürelim."

"Bana hala nasıl kurtulduğunu anlatmadın!"
"Beni istemedi. Nedenini bende bilmiyorum. Bana hiç bir işe yaramazsın dedi. Gitmezsen senin boynunu burada koparır sonrada yakarım dedi. Ve sonrada seninle işim bitti, dedi."  Yerdeki kolyemi aldı boynuma taktı. Sonrada James’i omzuna çuval gibi attı ve eve hızla geri döndük. Herkesi topladık. Hepsi Peter’i gördüğüne sevindi.
Peter bize olanları anlatmaya başladı.
"Siz kaçtınız diye çıldırdı. Ama Luke parlak zekasıyla onu ikna etti. Sizden vaz geçti tek istediği Sam'di. Onun kanının gerektiğini söyledi. Ama nedenini söylemedi. Luke size zarar vermesin diye her dediğini sessizce yaptı. Bana ise sen hiç bir zaman bir işe yaramazsın dedi. Beni dövdürdü ve gönderdi." bu laflar zoruna gitmiş gibiydi. Herkes sessizleşti.
Ben
"Ama şimdi neredeler?"
"Sürekli yer değiştiriyorlar. O yüzden şuan nerde olduklarını bilemiyorum. "
"Ben Luke’u görmek istiyorum. O... Onu görmek istiyorum. İyi mi, kötü mü bilmek istiyorum!"
"Lily! Artık yanına yaklaşabileceğin bir değil. James gibi oldu. Ama daha beteri. Kana susamış bir vampir oldu. Aslında herkesten dayanıklıdır ama onu çok zor bir zamanda geçirdi. Kan alabilmek için artık Albert’in kölesi gibi davranıyor. Beni bile tanımıyor. Sadece kan için insan öldürüyor."
"Bu doğru değil! Onu kurtarmanın yolu vardır."
Emma
"Lily! Yeter artık. Yapma bunu! Kendine zarar veriyorsun. Eğer bir şansı varsa bunu kesinlikle değerlendireceğim. Emin olabilirsin!" Bana sarıldı. Bende ağladım. Luke'u geri istiyordum.
Emma
"James’e ne oldu peki?"
Ben
"Okula doğru giderken birden yere yığıldı, kıvrandı ve hiç bir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalktı. Gözleri kıpkırmızıydı. Hızla yolda koştu. Bir arabaya çarptı. İçindekileri öldürdü. Kontrolü tamamen kaybetmişti. Onu geri çekmeye çalıştım. Beni geriye fırlattı. Kolyem yere düştü. Kokuyu aldı ve benim üzerime yürüdü. Peter orda olmasaydı. Beni paramparça edecekti. O telaş içinde insanları da orda unuttuk."
Kapı çaldı. David ve China geldi. Suratları bembeyazdı.
David
"Size çok ilginç haberlerimiz var."
Annem
"Neler oluyor?"
"Birincisi yolda öldürülmüş iki insan var ve hayvan saldırısı deniyor. Sizin bunla bir ilginiz var mı?" herkes birbirine bakıyordu. David devam etti. İkincisi ise Albert’in amacına ulaşmasına fazla bir şey kalmadı. Bir sürü dönüşüm geçirme sürecinde olan büyücüyü kaçırdı."
China
"İlk hedefi kim tahmin edin! Biziz! Bizi öldürtecek."
Sam
"Ne demek bizi öldürtecek"
Layla
"Siz bunları nerede biliyorsunuz?"
David
"Unutmayın biz baya uzun yaşadık. Ve bir çok büyücü tanıyoruz. Hepsini tek tek aradık. Çocuklarının, torunlarının, kardeşlerinin kaçırıldığını söyleyen bir sürü cadı var. Biz onlara anlatmadık olanları ama endişeleri var."
Ben
"Bu çok kötü! Ne yapabiliriz ki?"
Peter
"Benim bu planların hiç birinden haberim yoktu. Eğer durum bu kadar ciddiyse belki Luke'u tekrar ziyaret etmeliyim."
Ben hemen
"Bende geliyorum o zaman!"
Peter
"Hay-!"
Emma sözünü kesti.
"Kesinlikle Lily ‘de gidiyor o zaman. Onu tek ikna edecek kişi o."
Sonra bana döndü.
"Ama şimdiye kadar bizden bile sakladığın güçlerini onlardan kesinlikle saklamalısın!" şaşırmıştım. Nerden biliyordu? Herkesten gizli iki hafta boyunca antrenman yaptım. Güçlerimi kontrol edemeyecek seviyeye gelmişti. Ama korktuğumdan kimseye bahsetmemiştim. Nerden bildiğini merak ediyordum. Ama Luke’u görmeye gidecektim. İçimde bir umut vardı. Belki onu geri getirebilirdim. Hiç olmazsa bir kerecik sarılabilirdim. Onun heyecanıyla o gece uyuyamadım.  Sabah 6 gibi yola koyulduk. Ormanın içinden kuzeye doğru yol aldık. Vampirlerin hızlı olması iyiydi. İnsanların üç günde gideceği yolu yarım saatte gittik. Peter ve diğerlerinin kamp yaptığı yeri bulduk. Hepsi gitmişti. Peter etrafa bakındı.
Bana bakarak
"Hepsi gitmiş. Nereye gitmiş olabilirler ki."
Bende etrafı inceledim. Bir ağaca gözüm takıldı. Ağacın üzerine bir ok işareti kazınmıştı. Üstündeyse kuzey yazıyordu. Ok işaretinin hemen altındaysa minicik bir harf vardı. Zor fark ediliyordu. Dikkatle bakınca orada ki harfin "L" olduğunu gördüm.
Peter’e göstererek
"Sanırım Luke geri döneceğini biliyordu. Hani hiç kimseyi umursamaz haldeydi."
"Bende bilemiyorum.  Bu imkansız. O beni bile unutmak üzereydi."
"Neyse onu bulursak her şeyi öğreniriz. Kuzeyden devam edelim."
Be tekrar yola koyulduk.

~Bölüm Sonu~


Bir VAMPIRE Aşık Olmak!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin