Gözlerim bir gölgenin etkisiyle açılırken sıçradım korkuyla.
"-alyaa? Neden burda uyudun sen?"
Bir süre uykunun verdiği sersemlikle alparslana baktım.
"-ben.. Şey.. Uyuyakalmışım"
Ben gevelerken alparslan kaşlarını çatmış beni süzüyordu.
"-iyisin değilmi sen?"
Evet anlamında başımı salladım.
"-evet ben iyiyim.. Şey.. Odama çıksam iyi olacak"
Dedim kalkarken. Hızlı adımlarla odama çıktım. Yatağıma oturdum sıkıntılı bir nefes verip. Bir süre telefonumu elime alıp kağanı arayıp aramamak arasında savaş verdim. Telefonumu kenara bırakıp kalktım. Kağanın odasına yürüdüm. Belki odasındadır umuduyla kapıyı araladım. Yoktu.. Elbette yoktu. Yatağına doğru yürüyüp oturdum. Yastığını kucağıma sıkıştırıp burnumu gömdüm. Kokusunu içime çektim. Gelen seslerle durdum. Kalktım yavaş adımlarla. Alparslan telefonla konuşuyordu. Kapıyı kulağımı bastırıp dinledim.
"-abimin onunla ne işi var ki? Her an herkes olabilir.. Onun olması iğrenç bir durum. Ve tehlikeli. Babası tekrar onları birlikte görürse yeniden bizimkilerin başına üşüşecek.son olan nişan olayını biliyorsun. Abim yine kafasının estiğine gidiyor.. Alyada bir acayip zaten. Belli etmemeye çalışıyor "
Ses uzaklaşırken telefonumun titremesiyle baktım. Yabancı bir numaradan mesaj gelmişti. Kaşlarımı çattım. Gördüğüm resimle dünyam başıma yıkılırken alparslanın telefonda konuştukları bir bir beynimde dolaştı resmen bütün sinirlerime vura vura. Dişlerimi sıktım gözlerim dolarken. Kağan ve ilayda aynı yataktaydı. Kağan uyuyordu. İlayda ise çıplak bir şekilde gögsünde yatıyordu. Nefesim daralırken odama geçtim. Bavulumu çıkardım. Bütğn eşyalarımı içine tıkıştırdım. Bu ailenin bana kattığı her türlü eşyayı bırakıp sadece kendime ait olan eşyaları aldım. Montumu giydim. Kapımın çalmasıyle baktım. Edayı gördüğümde ilk önce bana ardından yatağın üzerindeki bavula ardından tekrar bana baktı. Hızla kapıyı açtı.
"-alya?! Ne oluyor.. Nereye gidiyorsunn!"
Hiç sesimi çıkarmadan eşyalarımı hazırlamaya devam ettim.
"-alya bir dur!"
Edanın kolumdan tutmasıyla durdum. Yatağımın üzerine çöktüm. Yanıma oturdu.
"-ne oldu? Birşey söyle bu saatte nereye gidiyorsun alya? "
" - ne oldu? "
Dedim edaya bakarak. Güldüm sinirle.
"-ne oldu biliyor musun? Bak.. Bak hadi.."
Dedim telefonumu eline tutuşturup.
"-abin vazgeçememiş nişanlısından. Unutamamış onu bak! Olan bu.. Herkes herşey bahane.. "
Eda şokla bana bakarken güldüm. Telefonumu alıp bavulumu indirdim yere..
"-alya bir dur anneme falan haber verelim böyle gidemezsin"
"-giderim.. Çok güzel giderim. Kimseye haber vermene gerek yok. Kimseyi dinlemeyeceğim çünkü bu sefer. Bitti.. Sondu bu.. Bitti"
Bavulumu çeke çeke aşağı indim. Kapıdan çıktığımda dışarıdaki soğukla tireyerek ilerledim. Rüzgar yüzüme yüzüme çarparken telefonumdaki titreşime baktım. Hazal hanım arıyordu. Görmemiş gibi yapıp açmadım tüm aramalarına rağmen. İlerlemeyi seçtim. Sadece İlerlemeyi. Arkama bakmamayı. Karanlık sokaklarda yürüdüm bilmem kaç saattir. Tek ışık sokak lambalarıydı. Yanımda duran siyah arabayla baktım. Arka kapısının açılmasıyla ağzımı açtımki dudaklarıma bastırılan şeyle debelendim. Belimden dolanan kollarla çığlıklar savurdum boğuk biçimde. Gözlerim kararırken tek hissettiğim bacaklarımdaki titremeydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/174162777-288-k814010.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KAHVERENGİ ~ +18
ChickLitYurtta büyümüş olan alyanın polis sandığı nişanlısı tarafından tuzağa düşürülmesiyle başlar bu hikaye. Son derece karanlık olan bir mafya babasının veliahtı olan oğuz kağan ile beklenmedik bir anda yolları kesişir. İkili birbirinden ölümüne nefret e...