Gözlerim, güneşin tüm ışıklarını gözlerime hedef tutmasıyla açılırken yutkundum. Gözlerimi ovalayıp kırpıştırdım. Etrafıma bakındım. Kağan yoktu. Üstüme sabahlığımı geçirip banyoya adımladım. Elimi yüzümü yıkayıp odadan çıktım. Sessiz ev aşağı kattan gelen değişik darbe sesleriyle yankılanırken sesin geldiği yöne doğru yürüdüm. Kapıya yaslandım. Ellerimi birleştirip kağana baktım. Kaşlarını çatmış, saçları terin etkisiyle alnına yapışmıştı. Kaslı bedeni boncuk boncuk ter olmuştu. Elindeki siyah bandajlarını sıklaştırıp kum torbasına tekrar vurdu. Komodine oturup bir süre onu izledim. Vücudu o kadar sıkıydı ki izlememek elde değildi. Yutkundum aklımdaki düşünceyle. Neler düşünüyordum öyle?!
"-günaydınnn!"
Sesimle bana döndü kaşları çatık biçimde. Gülümsedim. Asık suratı tebessümün verdiği izinle yerini o asil duruşa bıraktı.
"-hiç uyanmayacaksın sandım çirkin!"
Dedi elindeki bandajları çözerken. Üstüme üstüme yürüyordu. Yüzümü elleri arasına alıp dudaklarıma yapıştı. Neye uğradığımı şaşırmış biçimde karşılık vermeye çalışırken bacaklarından tutup beni kucağına çekti. Bacaklarıma beline sardım korkuyla. Elleri kalçalarımı arzuyla sıktığında boynuna sardığım ellerimi sıkılaştırdım.öpücükleri sert ama bir o kadar muhteşemdi. Hormonlarım yine tavan yaparken üstümdeki sabahlığın kemerini çözmeye çalışıyordu.
"-çıkar şu siktiğimin ipini!"
Diye tısladı kulaklarıma. Kıkırdadım. Ben kemeri çözerken o boynuma gömülmüştü. Sabahlığım yeri boylarken kalçalarımın üstüne çıkmış geceliğimi hızlı bir şekilde bedenimden kurtardı. Sadece külotumla karşındayken bedenimi süzdü. Utancın verdiği etkiyle yutkunamazken dudaklarıma küçük öpücükler bıraktı.
"-gögüslerin beni çıldırtıyor!"
Beni kucaklayıp odaya götürdü. Yatağa fırlatırcasına bıraktığında kıkırdadım.
"-kağann! Sabah sabah bu ne enerjii! Acıktım benn!"
Saçlarını çekiştirdim hiç istifini bozmayıp boynumu, gögüslerimi sömürürken.
Dudaklarımı dudaklarına hapsettiğinde kollarımı bedenine sarıp sırtına ellerimi koydum.istekle onu kendime çektim. Öpücükleri derinleşip hatta köprücük kemiklerime kadar morartırcasına emerken inledim şehvete teslim olarak. Gözlerimi kapadım. Büyüye kapılmış gibiydim. Hissetmekten korktuğum şeyleri onunla yaşamak o kadar güzeldi ki. Adını koyamadığım. Anlam yükleyemediğim bir his bütün vücudumda dolaşıyordu. Sanki vücudumun her bir noktasına tek tek kağanı işliyordu. Gülümsedim kendini geri çektiğinde. Komodine gidip prezervatiflerinden birini aldı. O takarken gözlerimi kaçırdım. Üstüme uzandığında bacak arama yerleşti. Dudaklarımı ısırdım. Gözlerini gözlerime diktiğinde yanağından tuttum. Erkekliği bacak arama değdiğinde irkildim. Çilek kokusu burnuma dolarken kaşlarımı çattım. Etrafıma bakındım. Kağanda benden farksız gibiydi."-ne oldu?"
Dediğinde gözlerine baktım.
"-çilek.. Çilek kokuyor"
"-çilek?"
Evet anlamında başımı salladım. Ardından çarpıkça gülümsedi. Ne oldu bakışı attığımda erkekliğini işaret etti. Anlık anlamasamda utançla dudaklarımı ısırdım. Gülmek ve gülmemek arasında kalırken gözlerimi kaçırdım.
"-ama amaç ne ki.. Yani sonuçta sadece korunmak için-"
Ne diyeceğimi bilemezken gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KAHVERENGİ ~ +18
ChickLitYurtta büyümüş olan alyanın polis sandığı nişanlısı tarafından tuzağa düşürülmesiyle başlar bu hikaye. Son derece karanlık olan bir mafya babasının veliahtı olan oğuz kağan ile beklenmedik bir anda yolları kesişir. İkili birbirinden ölümüne nefret e...