Bir pervane gibiԁir acı; tek farkı insanı alıp götürmez bir yere, ԁöner ԁe ԁöner habire. Yalan insanı olgunlaştırırmış, öyle öğretmişlerdi bize çocukken. Şimdi bir kez daha yalan olduğunu görüyordum. İlk önce kalbin kırılıyor sonra yavaş yavaş çürüyorsun.. Kalbinde derin bir kor ateş yanıyor.. Ne söndürmeye cesaretin var.. Ne közlemeye. Oturduğum yerden mavi denizi izlemek bile rahatlatmıyordu içimi. Kaç saattir oturduğumu bilmeden oturuyordum öylece. Arkama bakıp yatağın üzerinde ki saçlarıma baktım. Omzularımda ki saçlarıma dokundum ağlayarak.. Ne çok severdim saçlarımı. Onları savurmayı.. Taramayı..örmeyi.. Bütün vücudumu belime kadar sarmasını..aynada kendime baktım. Yamuk makas izleri taşıyordu her bir yanı.. O dalgalı saçlarımdan eser yoktu. Gözyaşlarım yanaklarıma süzülürken dizLerim üzerinde yere çöktüm. Hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Dolabımdan makyaj çantamı aldım. Yatağa oturduğumda saçlarıma baktım ağlayarak. O an gözümün önüne geldiğinde dudaklarımı ısırdım gözlerimi kapatarak. Burnumu çektim. Saçlarımı avuçlarım arasına alıp sıktım. Hıçkırıklarıma tekrar esir olurken
"-saçlarım... Benim saçlarım"
Diyebildim zorla. Yatağın üzerindeki saçlarımı almaya cesaret edemedim. Yatağın kenarına oturdum bacaklarımı kendime çekip. Başımı bacaklarıma gömdüm. Kapının açılmasıyla baktım. Kaşlarımı çattım şaşkınca.
Konuşamadım.. Gözlerim doldu sadece. Nefes bile alamadım. Gülümsedi burukça. Yavaş adımlarla yanıma geldi. Gözlerimi ellerime çevirdim. Utanıyor dum.. Niye olduğunu bilmeden utanıyordum. Mahçuptum. Yanıma oturup yataktaki saçlarıma baktı benim gibi. Eline alıp okşadı bir tutamını. Gözyaşım yatağa damladığında sildim hızla. Yanağıma dokundu tedirgin bir hareketle. Gözlerimi kapadım. Başını yana doğru eğdi burukça gülümseyerek. Bulanık gözlerimle ona baktığımda elini uzatıp saçlarımı okşadı. Hıçkırık dökülüverdi dudaklarımdan. Başımdan tutup kendine çekti. Sıkıca sarıldı.
"-meleğim benim.. Güzel kızım!"
Ağladım sadece gögsünde. Yapabildiğim tek şey buydu. Saçlarıma burnunu gömüp kokumu içine çekti.
"-annen burda.. Annen artık hep burda. Canını çok yaktığımı biliyorum. Seni çok üzdüğümü de ama kovsanda gitmeyeceğim artık "
" - çok yoruldum.. Artık çok yoruldum. Kalbim.. Ruhum.. Bedenim çok yorgun!"
Yüzümü elleri arasına aldı.
"-her gecenin bir sabahı. Her derdin bir dermanı vardır. Sabredeceksin. Ve güçlü olacaksın. "
" - mutlu olmak neden bu kadar zor! "
Gülümseyerek dizine yatmamı işaret etti. Dediğine uyup yattım. Saçlarımı okşarken gözlerimi kapadım.
"-mutluluk çok güzel bir duygudur. Ama insan mutlu olmadan önce mutlu etmeyi öğrenir. Öğreteceksin ki öğrenebilesin. "
" - mutlu olduğum bir anı bile hatırlayamıyorum artık. Mutlu geçirdiğim tek bir gün bile yok. Mutlaka arkasından bir şey çıkıyor"
"-İnsan yalnızca dertlerini saymaktan hoşlanır, mutluluklarını ise saymaz."
"-ben onu mutlu ettiğimi sanıyordum. Benimle mutludur huzurludur diye-çünkü o öyle söylüyordu!"
"-daha yolun çok başındasın küçüğüm. Alışacaksın. Her türlü acıya.. Tatlıya.. Aşka.. Sevgiye.. Sadakate.. "
" - korkuyorum! Artık mutsuz olmaktan çok korkuyorum "
" - seni hiç bırakmayacağım. Söz veriyorum. "
Ağlamaktan başka birşey yapmazken saçımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KAHVERENGİ ~ +18
ChickLitYurtta büyümüş olan alyanın polis sandığı nişanlısı tarafından tuzağa düşürülmesiyle başlar bu hikaye. Son derece karanlık olan bir mafya babasının veliahtı olan oğuz kağan ile beklenmedik bir anda yolları kesişir. İkili birbirinden ölümüne nefret e...