Gözlerim korkunun verdiği iğrenç hisle açılırken üstüme üstüme gelen oğuza baktım. Beni duvarla arasında sıkıştırıncaya kadar geldi. Tabi arka arka gitmem sebebiyle de sırtım duvara yapıştı. Burnumun dibinde durduğunda gözlerim tişörtünün yakalarındaydı yine. Gözlerine bakmak istemiyordum. Başını hafiften aşağı eğdiğinde yutkundum zorla. Gözleri gözlerimi bulduğunda ona baktım.
"-ee anlatmayacak mısın artık?.. Yoksa zor mu kullanayım? "
"-benim söyleyecek bir şeyim yok.. Neden anlamıyorsun? Ben hiç bir şey görmedim"
"-gazel okumayı bırak artık!"
Öfkeyle bağırıp yumruğunu arkamdaki duvara geçirdiğinde sıçradım. Kalbim ağzımda atarken ellerini yan tarafıma duvara bastırdı. Aramızda ki iğrenç yakınlık beni sinir ederken nefes verdi sıkkınca.
"-bak çok sıkıldım bu bulmacadan.. Malların yerini söyle yoksa birazdan senin için çok geç olur"
Yumruklarımı sıktım. Korktuğumu belli etmemeliydim.. Başımı dikleştirip gözlerinin en derinine baktım.
"-ben hiç bir şey bilmiyorum dedimm!"
Dedim kelimelere vurgu yaparak. Çenemi aniden tutup sıkmasıyla nefesim kesildi.
"-o zaman neden içerideki piç kurusu birlikte sakladığınızı söylüyor lan"
Dedi gözlerini gözlerime dikip. Alev almış sigara kokan nefesi yüzüme cehennem alevi gibi çökerken yutkunmaya çalıştım. Söyledikleri doğru olabilir miydi?
"-yalan söylüyorsun! Beni böyle konuşturabileceğini sanıyorsun ama konuşacağım bir şey yok neden anlamıyorsun? Bırak beni!"
Dedim kollarıma yapışmış ellerini itip. Çenesi sinirden kasılmış şekilde bana bakarken nefes aldım verdim derince. Haklı olabilirdi. Ceyhunun davranışları o kadar iğrenç bir hăl almıştı ki eminim bunu da yapmıştır. Diye düşünüp oğuza baktım.
"-aradığın şeyleri nereye sakladığını biliyorum. Ama birlikte saklamadık"
Dedim soğuk bir şekilde. Arkası bana dönüktü. Yavaş hareketlerle bana döndü yüzünde hafif bir sadist gülümsemeyle. Gülüşü bile insanı ürpertiyordu.
"-aferin sana akıllı çocuk.. Hadi beni o malların saklandığı yere götür.. Zamanımdan daha fazla çalma?!"
Etrafıma bakındım. Başımı sallamakla yetindim.
"-sonrasında beni bırakacaksın değilmi?"
Dedim sorar bakışlarla. Bir süre yüzüme baktı öylece.
"-elbette! "
Dedi psikopat bir sırıtışla. Yutkundum. Gözlerimi açtığım yerde duran çantama baktım. Alıp taktım. Üstümdeki deri montunu çıkarmak için hareketlendiğimde nefes verdi seslice.
" - kalsın şimdi. Hava soğuk"
Sert uyarısı karşısında ikiletmemeyi seçip başımla onayladım. Yürümek için ani adım attığımda acıyla yüzümü buruşturdum. Bacağı dan tuttum yavaş adımlarla yürürken. Dışarı çıktığımızda bir sürü siyah araba vardı. Ani şekilde kapıları açıldığında irkildim. Bir sürü takım elbiseli adam arabalardan inince oğuz kağana baktım. Tek kafa hareketiyle adamların hepsi tekrar arabalara bindiler. Arabanın kapısını açıp bindiğinde gözlerimi devirdim. Öncelik denen hiçbirşey yoktu bu adam için. Korna sesiyle sıçradım.. Uzun süre basılı tuttuğu için kaşlarımı çattım. Korkmuştum sanırım. Arabanın önünden dolaşırken birbirimize ölümcül bakışlar atıyorduk. Umursamaz şekilde bakıyordu başını yana doğru yatırmıştı. Arabanın arkasına yirüdüğümde pencereyi açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ KAHVERENGİ ~ +18
ChickLitYurtta büyümüş olan alyanın polis sandığı nişanlısı tarafından tuzağa düşürülmesiyle başlar bu hikaye. Son derece karanlık olan bir mafya babasının veliahtı olan oğuz kağan ile beklenmedik bir anda yolları kesişir. İkili birbirinden ölümüne nefret e...