BÖLÜM: 5 - Yeni Bir Arkadaş

107K 5.6K 681
                                    

Geerrrçekten okunması bol bir bölüm buuu! Sonbahar Watty'e geri dönmüşken şöyle bir yorumlarınızı göreyim. Alıntılama bekliyoruum. Böylece birlikte okur gibi hissederiz :)

***

Tembel adımlarla salona girdiğimde annemin çam ağacını süslediğini gördüm. Yılbaşına iki gün kalmıştı ve tüm ailenin bizim evde toplanacağından haberim vardı.

Annem başını kaldırıp bana döndü. "Süsler az oldu değil mi?" dedi ağacı göstererek.

İki buçuk metrelik çam ağacına bir göz gezdirdim. Bir sürü renkli süs takmıştı. Işıklandırmalar da yerini almıştı. Ağacın dallarından sarkan minik Noel Baba'lar da şirin gözüküyordu. "Bence yeterli."

Bir kez daha ağaca döndü ve inceledi. "Artık yetmese bile yapabileceğim bir şey yok," dedi ve yerdeki poşetleri toplamaya koyuldu.

İkili koltuğa kendimi bıraktım ve telefonumu cebimden çıkardım.

Doruk'tan bir mesaj gelmişti.

"Küçücük bir işim var. Sana yazacağım!"

Doruk ve onun bitmek bilmeyen işleri... Onun kadar sosyal bir insanla daha önce tanışmamıştım. Her dakika farklı bir yerdeydi. Her yerden çeşit çeşit insan tanıyordu ama her zaman en yakın dostu olarak Doğukan'dan başkasının ismini vermiyordu.

Doğukan'ın aklıma gelmesiyle yine düşüncelerin içine atladım. Onunla konuşmayalı bugün tam bir hafta olmuştu. Her geçen gün onunla tekrar konuşmamızın hayal olacağı hissine kapılıyordum ve bu beni içten içe üzüyordu.

Doruk olmasaydı büyük ihtimalle derin bir depresyonun içerisine girerdim. Bir kez daha hayata küsüp yatağıma gömüleceğimi tahmin etmek zor değildi ama Doruk'un o sırada attığı mesajla içimdeki umutların ışıkları yeniden yanmıştı. O, Doğukan'la yeniden konuşabilmemin anahtarıydı. Ayrıca onunla sohbet etmek beni neşelendiriyordu. Çok samimi birisiydi ve eminim ki o bana, benim ona güvendiğimden daha çok güveniyordu.

Doğukan'ın benimle konuşmayı kestiği bir hafta boyunca Doruk'la konuşmak biraz olsun aklımı dağıtmıştı. Onunla yakın arkadaş olduğumuzu söyleyebilirdim. Zira onun sıcak davranışlarını geri çevirmek mümkün değildi.

Aramızda arkadaşlık dışında bir şey yoktu elbette. Olamazdı da zaten. Ben ki arkadaşlığın ne demek olduğunu bile unutmuştum bu üç buçuk yılda. Arkadaşım sandığım onca insan beni bırakmıştı. Tıpkı Doğukan'ın yaptığı gibi... Ama Doğukan'ı diğerlerinden ayıran bir şey vardı. Onunla konuşmamızın sonlanmasının nedeni bendim.

Doğukan'ın, Doruk'la arkadaş olduğumdan haberi vardı. Birkaç sefer Doruk, Doğukan'la beni affetmesi için konuşmuş olsa da Doğukan tam bir inatçıydı. Yine de pes etmeyecektim.

Doruk'a da hastalığım hakkında bir şey söylemedim, söylemeyi de düşünmüyordum. Bilmelerine gerek olduğunu sanmıyordum çünkü bu benim bahsetmekten hoşlanmadığım bir konuydu. Öğrendiklerinde mutlu olacakları bir bilgi değildi bu sonuçta. Bilmeseler de olurdu.

Bir anda silkelenerek kendime geldim. Doğukan ne zaman aklıma gelse uzun süre düşüncelerden kopamıyordum.

Elimdeki telefona baktığımda Doruk'u hatırladım. Ekranı açtım ve "Tamam." diye bir mesaj yolladım.

"O unlu kurabiyelerden ister misin?"

Başımı çevirip anneme baktığımda elinde kahverengi deri kapaklı bir defter tutuyordu. Babaannemin yemek tariflerinin olduğu eski bir defterdi bu.

"Olur," dedim. O kurabiyeleri düşünmek bile canımı çektirmişti. "Ne zaman yapacaksın?"

"Yılbaşı için yapacağım. Bugün değil," deyip salondan çıktığında yıkılmıştım. Resmen duygularımla oynamıştı!

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin