Yaprakçık ve Biri'nin hikayesinde artık tırmanışa geçiyoruuuz. Kemerleri sıkı bağlayııın Birileriii. Oyları göreliiim. :)
***
Son dersin bitmesini haber eden zil çaldığında aklıma dördüncü dersteki okuma saati için kütüphaneden ödünç aldığım kitap geldi. Hocaya onu bugün teslim edeceğime dair söz vermiştim. Kızlarla vedalaştıktan sonra bir kat yukarıdaki kütüphaneye çıkmak için merdivenlerdeki kalabalığın içine kendimi attım. Birkaç kez ezilme tehlikesi yaşasam da bir üst kata çıkmayı başarmıştım. Bu kadar kalabalık benim için çok fazlaydı.
Kütüphane kapısına geldiğimde yavaşça kapıyı açtım. İçeride kitapları düzenleyen hocayı gördüğümde, "Merhaba," dedim. "Ben kitabı getirmiştim."
Orta yaşlı, sarışın kadın bana doğru döndü ve gülümsedi. "Merhaba, kızım. Masanın üzerine bırakabilirsin."
Dediğini yapıp masanın üzerine bıraktıktan sonra, "Kolay gelsin," deyip kütüphaneden çıktım. Koridorlarda tek tük öğrenci kalmıştı.
Merdivenlere doğru yönelirken susadığımı fark ettim. Adımlarımı hızlandırarak kantin kapanmadan yetişmeye çalıştım. Bodrum katına indiğimde kantin kapalıydı.
"Daha harika bir gün olabilir miydi?" dedim kendi kendime.
Gün boyunca Duru'nun keskin bakışları altında yerime mühürlenmiştim. Yemek yerken, bahçede dolanırken, koridorda yürürken, her yerde onu bana bakarken yakalıyordum. Beni korkutmaya çalışıyorsa eğer, bunu gerçekten iyi başarıyordu. Yine de bunun sadece bakışlarla kalması beni mutlu ediyordu. Belki de bir süre sonra yavaşlar, aramızda geçen konuşmayı unuturdu.
Merdivenlerden tekrardan yukarı çıkarken bacaklarımın ağrıdığını hissetmiştim. Giriş katında bir sınıf ve hemen yanında bir kantin olan okul var mıydı acaba? Eğer varsa hemen şimdi kaydımı oraya aldırabilirdim.
Bahçeye çıktığımda servislerin dün olduğu gibi yan yana sıralandığını gördüm ama bu gün sayıları az gözüküyordu. Oyalandığım için servisim hareket etmiş olabilir miydi? Bahçede olan servislere baktım.
Benim servisim gitmişti!
Telaşla servislere doğru koştum ve şoförlerden birinin yanına gittim.
"Yirmi üç numaralı servis gitti mi?"
"Az önce gitti."
Aynı telaşlı halimle etrafıma bakınırken ne yapacağımı düşünüyordum.
"Ah be kızım, biraz acele etseydin keşke. Eve dönebilecek misin? Velini ara bekle okulun bahçesinde," dedi adam halimi görünce.
Başımı salladım. "Teşekkür ederim," dedim ve ağır adımlarla bahçedeki banklardan birine oturdum.
Cebimden çıkardığım telefonumla annemi aradım.
Servisi kaçırdığım için kızabilirdi.
"Efendim?" Annemin sesini duyunca bankta doğruldum.
Çekingen bir ses tonuyla, "Anne ben servisi kaçırdım, gelip beni alabilir misin?" dedim.
Dediğim gibi, "Aklın neredeydi de servisi kaçırdın Bahar?" demesi bir oldu.
"Kütüphaneye kitabı bırakıyordum servis hemen gitmiş," diye açıkladım.
"Seni almadan nasıl gider?" diye sordu hayretle ve sinirle. Ardından, "Tamam sen bir yere ayrılma, ben geliyorum," deyip benim bir şey dememe kalmadan telefonu kapattı.
Annemi beklerken yapabileceğim en iyi şey Doğukan'la konuşmaktı.
Uygulamaya girdiğimde ondan gelen mesajı gördüm. "Okul nasıl gidiyor? Bir problem var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR
ChickLitWattys 2016 kazananı! Yarı Texting. 2017'de Epsilon Yayınevi ile basıldı. 21.02.2022 tarihinde bölümler Wattpad'e yeniden yüklenmeye başlandı. Bahar on yedi yaşında kanser hastası bir genç kızdır. Tüm gününü odasında yalnız bir şekilde geçirm...