22. Bölüm - "Kızamıyorum Bile Sana"

86.1K 5.6K 1.5K
                                    

Son ders zilinin de çalmasıyla eşyalarımı çantamın içine koyup kızlarla birlikte sınıftan çıktım. Koridorda sohbet ederek bahçeye indiğimiz sırada telefonumun titrediğini hissettim ve elimi cebime attım. Telefonumu cebimden çıkardığımda ekranda yazan şeyi gördüğümde koridorun ortasında kalakalmıştım.

Biri arıyor...

Durduğumu gören kızlar da geri dönüp bana baktı. Özlem, "Ne oldu?" diye sorduğunda ekranı çevirip onlara gösterdim. Onlar Doğukan'la nasıl tanıştığımızı bilmiyorlardı.

O gün onlara Doğukan'dan biraz hoşlandığımı söylemiştim. Bununla birlikte o hep hayal ettiğim kız grubu sohbetini yapmıştık. Anlattıklarıma beraber en az benim kadar onların da heyecanlandığı görmek beni mutlu etmişti.

Onlara Doğukan'ı anlatıp fotoğrafını gösterdiğimde hepsinin suratında kocaman bir şaşkınlık ifadesi oluşmuştu. Üçü de Doğukan'ı çok beğenmişti. İçimde bir yerlerde ufacık bir kıskançlık kırıntısı oluşurken hemen elimdeki faraşla ve süpürgeyle ondan kurtulmuştum. Özlem, Sevim ve Gamze'den kıskanacak halim yoktu Biri'yi.

Bugün onlara Doğukan'dan bahsettiğim için ekrandaki yazıyı onlara gösterdiğimde heyecanımı garipsemediler.

"Hadi açsana!" dedi Gamze heyecanla.

Hızla telefonu açıp kulağıma götürdüm. Sevim kulağıma götürdüğüm telefonuma yaklaşmış duymaya çalışıyordu. Gamze ve Özlem ardı ardına, "Ne dedi? Ne dedi?" diye soruyorlardı.

"Selam Yaprakçık," dedi Doğukan neşeli bir sesle. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken, "Selam Biri," d dim ben de aynı şekilde.

Hafifçe güldüğünü duydum. "Okulda mısın?" diye sordu. Koridor çok kalabalık değildi ama öğrencilerin yüksek sesli konuşmasından bu anlaşılıyordu.

O sırada Sevim, hızla Gamze ve Özlem'e dönüp, "Selam Yaprakçık dedi!" diye bağırdığında yüzümü buruşturdum. Bunu Doğukan'ın duymaması imkânsızdı.

"Hoparlöre mi aldın?"

Sinirli bakışlarla kızlara baktıktan sonra dikkatimi tekrardan telefona verdim. "Hayır. Nereden çıkardın?"

"Okuldan çıktım şimdi. Sen ne yapıyorsun?" diyerek konuyu değiştirdim. Bu sırada koridorda yürümeye başlamıştım.

Merdivenlerden inerken bakışlarımı basamaklara odaklamıştım. "Ben de dersten çıktım şimdi," dedi o sırada.

Zemine basmama son üç basamak kaldığı sırada son zamanlarda alışkanlık haline getirdiğim "kendi ayağıma takılma" olayını yaşadım ve küçük bir çığlık eşliğinde ellerimi önüme siper ettim. Tam yüz üstü çakılmayı beklerken biri omuzlarımdan beni yakaladı. Ardından ben ne olduğunu anlamadan omuzlarımdan tutup beni havaya kaldırdıktan sonra iki ayağımın üzerine getirttirdi ve bıraktı.

Bu insanüstü güce sahip tek bir kişi vardı. O da Yağız'dı.

"Hop Maviş! Ne bu dikkatsizlik kızım. Vallahi yeri yalayacaktın ha," dediğinde ben hâlâ az önceki yere düşme vakasını atlatmanın şokundaydım.

Gözüm daldığı sırada parmaklarını gözümün önüne getirdi ve şaklattı. "Pişt, kız iyi misin? Kime diyorum ben?" Gözlerimi üst üste birkaç kez kırptıktan sonra kendime gelebilmiştim. "İyiyim ben ya, yok bir şeyim," diye geçiştirdikten sonra elimde tuttuğum telefonumdan Doğukan'ın dışarıya gelen sesini duydum. "Bahar! Orda mısın? Bir şey mi oldu?" Çığlığımı duymuş olmalıydı.

Tam telefonu kulağıma götürüp açıklama yapacağım sırada Yağız telefonu elimden kaptı ve kulağına götürdü.

"Hayırdır?"

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin