BÖLÜM: 13 - Endişe

104K 6.1K 1.4K
                                    

Yaprakçık & Biri... Ama siz çok tatlısınız! *-* Oy ve yorum göreyim azıcık ses veriiin :) Arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın.

BUGÜN EVRENİN SINIRINDA'YA 1. BÖLÜMÜ ATIYORUUUM. Ayy süper heyecanlı bir gün. Şimdi gidip Kuz'a da bölüm atacağım aheuheuhe

***

Uyanmamı söyleyen bir ses beynime işlerken yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım. Annem yan odadan seslenerek kalkmam için çabalıyordu.

Dün okula gitmediğim için bugün de gitmek istemiyordum; bir bakıma okuldan kaçıyordum. Okula gittiğimde neler olacağını bilemediğim için tedirgindim. Duru eğer okulda olursa belki de daha kötü şeyler yaşayabilirdim.

Evet, başarmışlardı. Beni korkutmuşlardı. Korkmamam imkânsızdı ama okula gitmeliydim. Korkmuş olabilirdim belki ama yeniden güvenimi yerine getirmeliydim. Yeniden dik durabilmeliydim. Yoksa onların söylediği gibi bir ezikten farkım kalmazdı.

Okula gidecektim. Hâlâ okuldan atılmamışlardı ama yarın kurul toplandığında kesin olarak atılacaklardı. Annem dün okula gitmemem konusunda çok ısrar etmişti. O kızların bana tekrar bir şey yapacağından korkuyordu ama ben Doğukan'ı dinleyecektim. Güçlü ve cesur olmak zorundaydım. Dediği gibi, onun söylediği şeyleri yaptığımda başıma bela açıyordum ama sonunda istediğime kavuşuyordum. Şimdiki hedefim ise ezilen bir kız gibi görünmemek ve sıradan bir öğrenci olmaktı.

Yatağımdan kalktım ve yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi giyindim. Aynanın karşısına geçip saçlarıma ellerimle şekil vermeye başladım. Kâküllerim, düşündüğümden daha güzel duruyordu. Saçlarım biraz seyrek olabilirdi ama neyse ki hafif dalgalıydı ve bu daha gür durmasını sağlıyordu.

Karnıma bir anda giren ağrıyla birlikte midemin bulandığını hissettim. İki büklüm bir şekilde koşarak tuvalete gittim ve klozete doğru eğildim. Son zamanlarda yaşadıklarım yüzünden hastalığımın belirtilerini göz ardı ediyordum ama kendini hatırlatmaktan geri kalmıyorlardı.

Bu sabah kusmaları arada bir duruyordu ve tekrar başlıyordu. Vücut ağrım ve yorgunluk hissim ise hep yerindeydi. Arada bir başım dönse de bunu fazla önemsemiyordum. Yıllardır olan ve alıştığım şeylerdi.

Kusma sesimi duyan annem koşarak yanıma gelmişti ama o gelene kadar zaten işim bitmişti. Yüzümü tekrardan yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Mutfağa annemle birlikte gittiğimde aç karnına içilen hapımı içtim ve ardından kahvaltıma başladım.

Kahvaltım bittiğinde çantamı alıp kapının önüne çıktım. Çok geçmeden gelen servisime bindiğimde kafamı cama yasladım. Çünkü düşünecek çok şeyim vardı. Başta Doğukan olmak üzere...

Dün kalbim hayatımda daha önce atmadığı kadar hızlı atmıştı. Onu gördüğümde mutluluğu, korkuyu, endişeyi, heyecanı, şaşkınlığı, hepsini aynı anda hissetmiştim. Onu görmek, gözlerinin gözlerime kilitlendiğini fark etmek beni beynimden vurulmuşa çevirmişti.

O ilk defa kalbimi saniyelik bile olsa durdurup ardından deli gibi atmasına sebep olmuştu. Güldüğünde hiçbir anını kaçırmamak için gözlerimi ekrandan ayırmıyordum. Bana kötü bir şey söyleyip utanmama neden olacak diye çok korkmuştum. Çünkü çok fazla olmasa da kızarıyordum. Bunu kameradan fark edemezdi ama utandığımda elimi nereye koyacağımı bile şaşırıyordum.

Ve bana söylediği o cümle ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacaktı. Zaten şunun şurasında ne kadar ömrüm kalmıştı? Ocak ayındaydık. Son dokuz ya da on ayım vardı. Yani ben öyle planlıyordum. Hastalığımın klasik belirtileri baş dönmesi, mide bulantısı, karın ve baş ağrısı artık daha çok etki ediyordu. Bu da bir işaretti.

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin