34. Bölüm

84.8K 4.6K 820
                                    

Herkese merhabalaar! Finale çok yaklaştııık. <3 GÖRSEL ^^

***

Rezilliklerle geçen on sekiz yıllık hayatıma bir başka rezilliğim daha ekleniyordu.

Daha ikinci buluşmamızda Doğukan'ı annemle tanıştırmak için evime götürüyordum. Üstelik bunu yapmamdaki amacımı, maça gitmek istememi, annem bilmiyordu. Bunu ona Doğukan'la açıkladığımızda muhtemelen, "Ben bir düşüneyim..." gibisinden şeyler söyleyerek geçiştirecekti. Ardından Doğukan gidince de, "Sen ne saçmalıyor sun, Bahar!"a dönüşecekti.

Yine de bir umut diyerekten Doğukan'ı oturduğumuz apartmanın önüne getirebilmiştim. Onu buraya getirmek kolay olmamıştı. Annemin biraz(!) baskıcı olduğunu bildiği için gergindi. Yol boyunca vazgeçip geri dönmeye çalıştı ama her seferinde kolundan tutup sürüklemeyi başarmıştım.

Apartmanın içine girip asansöre bindiğimizde ise hâlâ söyleniyordu. "Bahar, hiçbir şey için çok geç değil. Dur durayım mı asansörü? Hadi durdurayım. Sonra tanışırım ben annenle. Şimdi olmaz böyle. Hadi gideyim ben..."

"Doğukan şu anda çocuk gibi davranıyorsun," dedim gözlerimi devirerek. "Alt tarafı annemle tanışacaksın..."

"Alt tarafı mı!"

Asansör durduğunda kapısını ittim ve ilk çıkan ben oldum. Evin kapısına doğru, sağa döndüğümde gözlerimi kocaman açmıştım. Yaşadığım şokla birlikte asansörün kapısını tutmuş bir halde, bir karış açık ağzımla bakıyordum. Bu sefer nefesimi kesen Doğukan değil, babamdı.

Doğukan peşimden çıkmak için asansörün dışına bir adım attığında, ani bir refleksle, boş olan elimle onu geri ittim. Ardından hızla asansörün kapısını sertçe kapattım ve Doğukan'ı içeride bıraktım. Asansör kapısı sayesinde babam Doğukan'ı görmemişti ama içeriye doğru birini ittiğim belliydi.

Tekrardan babama döndüğümde bana garipseyen ba kışlar atıyordu.

"Bahar?"

"Efendim?"

Kesinlikle atlatamayacaktım. "Kim var o asansörün içerisinde?"

"Hangi asansörün?"

İşte o mükemmel soru!

"Hangi asansör olacak Bahar. Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"

O sırada Doğukan, "Hey!" diye bağırdığında asansörün kapısına bir tekme geçirerek onu susturdum. Ardından gözümün önüne düşen bir tutam saçımı yana atıp kapıya yasladım ve yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

Sorduğu soruya, "Hayır," diye yanıt verdim.

Bir süre suratıma baktıktan sonra, "Asansörün kapısını aç," dedi buyurgan bir ses tonuyla.

Verdiği bu emirle birlikte hızla atan kalbim daha da hızlanmaya başlamıştı. "Baba..."

Ağzımdan baba kelimesini duyan Doğukan, o anda

asansörü çalıştırdı. Bununla birlikte asansör kapısına yaslanmayı kestim. Babamla gözlerimiz birleştiğinde apartmandaki diğer kişileri umursamadan bağırdı.

"O ASANSÖRÜN İÇİNDEKİ HER KİMSE BURAYA GELSİN."

Sesli bir şekilde yutkunduğumda asansörün zemin kata inmeden durduğunu görmemle başımı asansöre çevirdim. Birinci katta durduğu gözüküyordu. Henüz daha bu kata basmamıştı. Sanırım Doğukan şu anda büyük bir karar veriyordu. Ya zemin kata basacak ve apartmandan koşar adım uzaklaşacaktı ya da buraya gelip annem ve babamla yüzleşecekti.

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin