29. Bölüm

66.2K 5K 683
                                    

Herkese merhabalarrr. Umarım bölümü beğenirsiniiz. Arkadaşlarınıza önermeyi sakın unutmayıın. Şimdi Evrenin Sınırında'ya yeni bölüm yazmaya gidiyorum. Hepinizi çook öptüüm 

***

"Bahar, sen ne yaptığının farkında mısın?" dedi annem yüksek sesle.

Böylelikle içimdeki tüm o mutluluk duygusu yavaşça silinmeye başladı.

"Meltem, daha yeni uyandı," dedi babam anneme dönüp. Annem ise bir süre sinirli bakışlarla bana baktıktan sonra, "Bunu eve gidince konuşacağız, Bahar," deyip odadan çıktı.

Annem, bana karşı zaten hep soğuktu ama hiçbir zaman sinirli değildi. İlk defa bana bu kadar kötü bakıyordu ve bu kendimi çok kötü hissettirmişti. Son zamanlarda o soğuk bakışları gitmeye başlamıştı ve aramız normale dönüyor gibiydi ama bu yaptığımla her şeyi paramparça ettiğimi biliyordum.

Bakışlarım üzerimdeki pikeye indiğinde babam üzüldüğümü anlamış olmalıydı. Tembel adımlarla yanıma geldi ve yatağa oturdu.

"Bahar," dediğinde başımı kaldırıp ona baktım. "Yaptığın şeyin ne kadar yanlış olduğunun farkındasın değil mi?" dedi anneme oranla daha sakin bir sesle.

Bir şey söylemeden başımı salladım.

"O zaman neden böyle bir şey yaptın? Bunu öğrendiğimizde sana ne kadar çok kızacağımızı tahmin etmedin mi?"

Bu sefer hiçbir cevap vermedim. Eğer verseydim, muhtemelen yine hastalığıma lanetler edip, bağırarak ağladığım krizlerden birini geçirecektim.

Yaptığım şey yanlış olsa da, eğer sağlıklı olsaydım yakalanmayacaktım. Şu an bu hastanede olmayacaktım.

Bu hastalığın tek bir iyi yanı vardı, o da Doğukan, Özlem, Gamze ve Sevim, Doruk ve Yağız'la tanışabilmemdi. Eğer bu hastalık olmasaydı bütün gün odasında yatan bir kız olmayacaktım ve Doğukan'a mesaj atmayacaktım. Belki daha başka bir hayatım olacaktı, bambaşka bir okulum, bambaşka dostlarım olacaktı ama şu an etrafımdaolan kimse benimle olmayacaktı.

Ve onlar bana bu hastalığın kazandırdığı şeylerdi. Biraz düşününce, belki hastalığıma bile değerlerdi.

Hastaneden gece ikiye doğru çıktığımızda arabada uyuyakalmıştım. Küçükken olduğu gibi babam beni nazikçe kucağına alıp odama kadar taşımıştı. Bu süre içinde yarı uyanık, yarı uyuyor durumundaydım ama bedenim yatağıma değdiği anda yeniden deliksiz bir uykunun kolların da huzur bulmuştum.

Annemin bana seslenmesiyle uyandığımda ise ilk on saniye boyunca zihnim bomboştu. Ardından yerine gelen düşünceler ve hatırladığım şeylerle birlikte içimde büyük bir huzursuzluk oluştu. Bugün birazdan formamı giyinip mutfağa gittiğimde annemin bana uzun bir nutuk çekeceğinden emindim. Babamın da işe gitmiş olması onun yararınaydı. Tek istediğim servisin bir an önce gelmesi ve okula kaçmaktı.

Formamı üzerime giyindikten sonra çantamı hızla hazırladım. Telefonumu çalışma masamın üzerinde gördüğümde gözlerimi kocaman açarak ona baktım.

Dün. Doğukan'ı. Görmüştüm.

Çantamı yere bırakıp hızla masamın yanına koştum. Telefonu elime aldım ve ekran kilidini açtım. Gelen mesajları görünce merakla uygulamaya tıkladım. Elbette önce Doğukan'ın mesajını okudum.

"Bana yalan söyleme, Bahar. Her şeyi yap ama yalan söyleme. Beni nasıl korkuttuğun hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Sana dün gece yeterince kızamadım çünkü yeni uyanmıştın. O sırada üzerine gelmek istemedim. Demek istediğim, bunu bana yapma tamam mı? Hayatını tehlikeye sokacak şeyler yapma. Kendini düşünmüyorsan beni düşün."

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin