31. Bölüm

78.3K 4.9K 1K
                                    

Yeni kapağımızla çoook uyumlu bir bölümdeyiz :)) Şimdi gidip Evrenin Sınırında yazıcam. Sanırım cumartesi günü 18. bölümü paylaşıcam <3 Görüşürüüüz.

Ig: busekudun

TT: busekudun

***

Eczaneye gidip Doğukan'ın yaralarına pansuman yaptırdıktan sonra birlikte ona bahsettiğim dönercinin önüne geldik. Yolda bir de eczaneye uğradığımız için o yakın dediğim dönercinin yolu oldu İzmir-Van karayolu.

Doğukan, "Ne kadar da yakınmış bu dönerci!" dedi hayret dolu bir sesle. "Işınlandık sanki."

Gözlerimi devirerek baktım ve cevap vermeden dükkâna girdim. Halil amcaya iki döner siparişi ve yanına da iki ayran söyleyip içeriye geçtik. Fazla büyük bir yer değildi. İçeride toplamda altı masa vardı ve aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdı. Buraya daha önce bir kez kızlarla birlikte gelmiştim.

Birlikte rahat etmek için köşedeki masaya doğru ilerle dik. Çantamı sırtımdan çıkarıp sandalyeye koydum. Üzerimdeki kot ceketi de çıkartıp kenara bıraktım. Sonunda ikimiz de karşılıklı bir şekilde masaya oturduğumuzda yüzüne daha dikkatli bakma fırsatım olmuştu.

"Doğukan bence döner yememelisin. Dudağın çok acıyacak."

"Bir şey olmaz," diyerek cevap verdi.

Özür dilemem gerekmediği halde özür dilemek geçti içimden. Ne kadar bu kavga Yağız ve Doğukan'ın saçma lığı olsa da benim için okuluma geldiği ilk seferde bu hale gelmesi kendimi kötü hissettirmişti.

"Suratımın röntgenini çekmeye devam mı edeceksin?" dedi rahatsız olmuş bir sesle.

"Tamam, tamam... Bakmıyorum," dedim ve Halil Amca'ya doğru döndüm. Bir şey konuşmadığımız için öylece suratına bakmak kötü bir durumdu. Halil Amca'yı döner hazırlarken izlemek daha iyiydi.

Doğukan, "Bana Yağız'la konuşmadığını söylemiştin," dediğinde başımı aniden ona çevirdim. Hadi bakalım Bahar Hanım. Buna ne cevap vereceksiniz?

"Ben... Sana söylersem kızacağını biliyordum... O yüz den şey ettim..." diye saçmalamaya başladığım sırada sözümü kesti.

"Tamam."

Ardından masanın üzerindeki tuzluğu sanki ünlü bir esermişçesine incelemeye başladı. Bir şeylerle oyalanmaya çalıştığı belliydi. Suratıma bakmaması moralimi bozmuş tu.

"Doğukan?" dedim.

Başını kaldırdı. Gayet sakin bir sesle, "Seninle şu an kavga etmek istemiyorum. Özellikle de ilk buluşmamız da," dedi.

Şu an dediğine göre sadece bugünlük sakindi. Zaten Doğukan'ın, söylediğim bu yalanı görmezlikten geleceğini hiç düşünmemiştim. O yüzden bu bende bir hayal kırıklığı oluşturmamıştı. Bu cümlede benim heyecanlanmamı sağlayan şey onun da bunu ilk buluşma olarak kabul etmesiydi.

İlk buluşmada dönerci.

Bunu düşünmek beni güldürdü.

Dudaklarımın arasından küçük bir kahkaha sesi çıktığında hafifçe öksürerek olayı toparladım. Doğukan, bana baktığında dayanamadı ve onun da yüzünde bir tebessüm oluştu. Oturduğu sandalyesine biraz daha yayıldı ve gülüşü dişlerini gösterecek kadar büyüdü.

"İlk buluşmada dönerci..." dedikten sonra gülmeye başladığında dayanamadım ve ben de ona katıldım.

İkimizin de gülmesi zorlukla sona erdiğinde dönerlerimiz gelmişti.

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin