Vee Sonbahar'ın Watty'e dönüşü bu bölüm ile resmileştii. Kitabın devam bölümleri de haftada 2-3 bölüm olacak şekilde gelecekk. Neler neler olacak ayy *-* Siz arkadaşlarınıza önermeyi sakın unutmayııın. Tüm bölümler hazır ve okunmayı bekliyorrr.
Not: Bölüme başlamadan önce lütfen oy vereliim ve sonradan unutmayalım olur mu :'(
***
Doğukan'a telefonda konuşmayı mı teklif etmiştim? Bunu cidden yapmış mıydım ben? Görüntülü konuşmaktan iyiydi ama ya konuştuktan sonra işler kötüye giderse? Ya hiç konuşacak konu bulamazsak ne olacaktı? Birbirlerinin nefeslerini dinleyen sapıklardan olmak istemiyordum. Bu utanç verici olurdu.
Sürekli sorular sorup kendi kendimi mahvetmeye son vermem gerekiyordu ama buna engel olamıyordum.
Attığım mesajı gördüğünü temsil eden iki mavi tik orada bana göz kırpıyordu fakat cevap vermiyordu. Yoksa onunla görüntülü konuşmuyorum diye beni engelleyecek miydi?
Olumsuz düşünceyi zihnimden tutup fırlattım. Öyle bir şey olmayacaktı.
Korkarak engellemiş mi diye bir denedim. "Doğukan?" Yazdığım mesajın yollandığını görünce rahatladım. Bir de üstüne okuduğunu görünce iyice rahatladım ama yazmamasına anlam veremiyordum.
Ekrandaki uygulamanın penceresi kaybolduğunda nefesim kesilmişti.
"Biri arıyor" yazısı karşımda parlarken kaskatı kesildim. İlk şoku üstümden attıktan sonra heyecanla, sanki elimdeki bir bombaymış gibi telefonu yatağın üstüne attım. Ardından panikle yataktan kalktım. Telefondan bir metre uzaklaştıktan sonra odada sağa sola doğru yürümeye başladım. Ellerim heyecandan yine buz tutmuştu. Kalbim saniyede binlerce kez atıyormuş gibi hissettiriyordu.
Telefonun zil sesi odamın içinde çınlıyordu. Birazdan annem odaya girip telefona neden bakmadığımı soracaktı. Neden açmadığımı ben de bilmiyordum.
Telefon son çırpınışlarını verirken bir anda gelen cesaretle yatağın üzerindeki telefona atıldım. Telefonu elime alıp açtıktan sonra kulağıma koydum. Karşı taraftaki ne es alışveriş seslerini duyunca yerimde durmam mümkün değildi. Odanın içinde gezinirken aynı zamanda tek bir düşünce zihnimde parlak ışıklarla yanıyordu.
O oradaydı. Biri oradaydı.
İlk ben mi konuşmalıydım? Ne diyecektim? Mesajlaşırken bazen çok samimi olabiliyorduk peki telefonda da öyle mi davranmalıydım? Bir erkekle böyle konuşmak benim için çok fazlaydı. Bu kişi Doğukan ise okula gitmekten bile beterdi.
Onun da benim nefes alışveriş seslerimi duyduğunu biliyordum. Heyecandan tüm düzenim bozulmuştu. Kalp atışlarımı bile duyduğunu düşünebilirdim. Birkaç saniye öylece kaldıktan sonra hafifçe öksürerek boğazını temizlediğini duydum. Ve ardından sesini...
"Biraz daha böyle nefes alırsan doğurduğunu düşüneceğim." ardından onun güldüğünü duyduğumda odanın içinde dolanmayı kesip öylece kaldım.
Oradaydı! Benimle konuştu! Güldü!
Bazen ona söylediğim şeylerden sonra gülümsediğini ya da güldüğünü tahmin edebiliyordum ama şimdi canlı canlı duymuştum. Bu çok garip hissettirmişti. Klasik bir şekilde selam vereceğini düşünmüştüm ama o her zaman ki gibi Doğukan'lığını konuşturmuştu.
Bir şey demen gerekiyor Bahar, diye hatırlattı iç sesim. "Heyecanlı değilim." Mükemmel bir cevap.
Gülümsediğini belli eden bir nefes sesi duydum. "Eminim, Yaprakçık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR
ChickLitWattys 2016 kazananı! Yarı Texting. 2017'de Epsilon Yayınevi ile basıldı. 21.02.2022 tarihinde bölümler Wattpad'e yeniden yüklenmeye başlandı. Bahar on yedi yaşında kanser hastası bir genç kızdır. Tüm gününü odasında yalnız bir şekilde geçirm...