Bir kez daha 20:00'ye kadar dayanamadııım ve bölümü paylaştım ahsdahsdhakd Veee muhteşem birr haberim daha var. Yarın çok büyük bir gün çünkü hem Sonbahar'a hem Kuz'a hem de yeni başlayacağım kitabım Evrenin Sınırında'ya bölüm atacağııım. Özellikle Evrenin Sınırında benim için çoook önemlii. Fantastik-Bilimkurgu-Romantik konulu bir kurgu ve böyle sizi alıp bammmbaşka diyarlara götüreceğiiim. Bir de baş karakterlerimiz inanılmaz sevilesii! *-* Oraya da bekleriim.
Ve sizi 12. bölümle başbaşa bırakıyorum. Oy-yorum unutulmasın. Çook öptüm! Yarın görüşürüz <3
***
Saat on ikiye yaklaşırken kararımın değişmemesi için hızla diz üstü bilgisayarımı açtım. Skype zaten yüklüydü ama hesap açmamıştım. Yeni bir hesap oluşturduktan sonra adımı Doğukan'a yazdım.
"Skype hesabım: Yaprakçık."
Heyecandan ölecek durumdaydım. Hatta doğruları söylemek gerekirse ellerim bile titriyordu. Kalbimden bahsetmiyordum bile. Birazdan Doğukan'ı görecektim. Onunla yüz yüze konuşacaktık. Daha da önemlisi o da beni görecekti. Ne tepki verecekti ve ne konuşacaktık bilmiyordum. Telefon konusunda da çok endişelenmiştim ama düşündüğüm kadar kötü geçmemişti. Belki biraz saçmaydı ama iyiydi işte. Görüntülüde de öyle olacak mıydı? Doğukan'ı kahkaha atarken görmek... En çok bunu merak ediyordum.
Bir gün bu merakım başıma bir iş açacaktı. Şu durumda olmam da tamamen merakım yüzündendi. İstediğim tek şey sorunsuz bir görüntülü konuşma yapmak ve bunun sonucunda her şeyin güzel gitmesiydi. Umarım konuşmayı mahvetmezdim ve Doğukan benim bir aptal olduğumu düşünmezdi.
On beş günde beni tanımıştır artık, diye düşündüm. Kendimi kasmam gerekmiyordu.
Skype hesabımın fotoğrafına da bir yaprak resmi koyduğumda hazırdım. Yelkovan adım adım on ikiye ilerliyordu.
Aklıma bir an da annem ve babam geldi. Görüntülü konuşurken bir anda odama girip beni rezil etmelerini istemiyordum. Oturduğum yataktan kalkıp kapımı kilitledikten sonra dolabımın üstündeki boy aynasının karşısına geçtim. Saçlarımı taradım ve beyaz bir saç bandı taktım. Üzerimde beyaz, üstünde kırmızı yazılar bulunan bir kapüşonlu ve onun da altında siyah bir eşofman altı bulunu yordu. Klasik ev halimdi. Ekstra bir şeyler yapmam gerekir miydi?
Ne yani, evde pantolonla kazakla dolaşamazdım. Rahat edemezdim bile öyle. En iyisi doğal olmaktı. Elimde olan tek şey de buydu zaten.
İlk günler onunla mesajlaşırken bile heyecandan öldüğümü hatırlıyordum. Gerçi hâlâ onun "Yazıyor..." işaretini görünce kalbim sıkışıyor ama bu durumun hiçbir zaman değişmeyeceğinden emindim.
Şimdi onunla görüntülü konuşacaktım. Beş dakika sonra onun yüzünü görecektim. Acaba o ne giyecekti? Eğer Doğukan'ı bu kısa sürede tanımışsam mutlaka benim gibi spor giyinecekti ve benim aksim olarak rahat davranacaktı. Benim de onun gibi olmam gerekiyordu. Her şeyi batırmamam gerekiyordu. Bunu başarabileceğimi düşünüyordum. Son zamanlarda çok şey başarmıştım. Okulun belalı kız grubunu okuldan bile attırmışken bir görüntülü konuşmadan kaçamazdım.
Peki artık onun Yaprakçık'ı olmayacak mıydım? Yüzümü görmüş olacaktı. Bütün gizem bozulacaktı.
On ikiye bir kala Skype'tan bir istek geldi. "Biri"
İsteği yollayan kişinin adına baktığımda gülümsedim. Doğukan benimle konuşmak için ayrı bir Skype adresi açmış gibi görünüyordu.
İsteğini kabul ettiğimde soldan adının üstüne tıkladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR
ChickLitWattys 2016 kazananı! Yarı Texting. 2017'de Epsilon Yayınevi ile basıldı. 21.02.2022 tarihinde bölümler Wattpad'e yeniden yüklenmeye başlandı. Bahar on yedi yaşında kanser hastası bir genç kızdır. Tüm gününü odasında yalnız bir şekilde geçirm...