BÖLÜM: 8 - "Bana Benziyorsun"

88.6K 5.4K 665
                                    

Eriyoruz bu bölümde... Oylar gelsin, yorumlar gelsiiin. Mesaj da atabilirsiiin. Hadi bakalım!!

***

Doğukan'ın dediği şeylerden sonra telefonda bir sessizlik oluştu. Telefonu kapatmamıştı. Ben ise onun söylediklerinde ve ses tonunda takılı kalmıştım. Sessizlik birkaç saniye daha sürdükten sonra hiçbir şey demeden telefonu kapattım. Doğukan'ın ilk defa beni aradığı düşüncesiyle vücudum titrerken bunu düşünmemeye çalıştım. Büyük bir karar vermem gerekiyordu.

Şimdi ne yapmalıydım? Doğukan'ın dediğini yapacak mıydım? O kıza kafa tutabilecek miydim? Ben bu kadar güçlü bile değildim ki. Ama kendimi ezdirmemem gerekiyordu. En azından okuduğum kitaplarda ve izlediğim filmlerde durum böyleydi. Öyleyse risk alacak mıydım?

Ben korkak değildim. Bunu unutmamalıydım.

Oturduğum banktan kalktım ve telefonumu cebime koyduktan sonra hızlı adımlarla ön bahçeye ilerledim. Az önce boş olarak gördüğüm bahçenin bir ucundaki banklarda oturan Duru ve arkadaşlarını seçebiliyordum. Arda aralarında değildi.

Her an vazgeçebilecek düzeyde olduğum için fikrimi değiştirmemek adına adımlarımı seri tutuyordum. Asla yavaşlamamalıydım. Oturdukları bankla aramda iki metre kadar kalınca durdum. Bütün grubun bakışları bendeydi ve ben de çok berbat bir karar verdiğimin şimdi farkındaydım.

"Ne oldu? Sınıfta seni rezil ettiğim yetmedi mi?" Duru'nun sözüyle arkadaşları kahkaha attı.

Hayır, Bahar. Ağlama. Doğukan'ı düşün. Sen cesur bir kızsın. Buraya sen laf yemek için gelmedin. Bunun üste sinden gelebilirsin.

Dişlerimi sıktım. Suratıma sert bir ifade taktım. "Rezil etmek mi? Sadece saçmaladın."

Yüzünde alay dolu bir gülümseme oluştu. "O yüzden mi ağlayarak sınıfı terk ettin," dedi.

Suratıma taktığım maskem yamuldu.

Elindeki telefonu kaldırıp salladı. "Kuşlar cıvıldıyor."

Ağladığımdan haberi varken onun karşısında ne kadar güçlü durabilirdim? O kuşları ona cıvıldamamış olsa bile gözlerimin kızardığına emindim. Yaşlardan kurtulmak buna çözdüm değildi.

Bugün benim en mutlu günlerimden biriydi. Ben bugün yeni bir başlangıç için açmıştım gözlerimi. Yeni arkadaşlar ve mutlu anılarla eve dönmek için kalkmıştım yatağımdan. Ve o kız, karşımdaki bu ahmak, her şeyi mahvetmişti.

İçimdeki öfke damla damla birikerek bir dalga yarattı. "Bir daha benimle uğraşırsan akıttığın gözyaşlarımın için de seni boğarım," diye bir cümle çıktı dişlerimin arasından nefretle.

Söylediğim cümle ondan çok beni titretti. Kendi kişiliğimin bambaşka bir yönünü görüyordum. Titreyen ellerimi arkamda birleştirerek onları sakladım.

Oturduğu banktan yavaşça kalktı ve ağır adımlarla üzerime yürümeye başladı.

"Beni boğacaksın, öyle mi?" dedi kelimelere bastırarak. O yanıma varmadan ben de aynı şekilde üzerine yürümeye başladım.

"Aynen öyle," dedim gözlerimi gözlerine dikerek. Ortada buluştuğumuzda artık aramızda yarım metreden az bir mesafe vardı.

"Dikkat et de girdaba kapılma," dedi dişlerinin arasından konuşarak. "Söylesene bir sen bana, kimsin sen?" Bağırmamak için kendini sıkıyor gibiydi.

Ölmek istediğim anlardan birindeydim. Ne kadar dik dursam da aslında tek istediğim koşarak eve gitmek ve biricik güvenli yatağımın içinde saklanmaktı. Ama bu kadar ileri gitmişken artık kaçamazdım.

SONBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin