Okumaya başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz.
------------------31 Aralık 2015 ~ 1 Ocak 2016
Perşembe CumaPerşembenin cumaya bağlanarak beraberinde yeni yılada girdiğimiz artı olarak benim ve ailem için daha da önemli olan Kara Vaftiz'imdi bugün.
-Benim kızım artık gerçek bir cadı olucak. 16 senedir bu günü bekliyorum.
-Abartma anne. Ben bile asıl güçlerime kavuşacağım için bu kadar heyecanlı değilim.
-Hala aklını kurcalayan o saçma soruların mı var? Demişti babam sert sesle.
Anında geri adım atmıştım.
-Tabi ki de hayır. Sadece şu anda büyü yapabildiğim için çokta değişiklik olucak gibi gelmiyorda. Gülümseyerek söylemiştim bunu. Yalandı. İyi bir yalancıydım ve bu kesinlikle hayatımda çok kez işe yaramıştı.
-Tamam umarım üç büyük kuralı unutmadın. Ek olarak da büyülü sözleri unutup bizi orda doğadaki tüm canlılara rezil etmeni istemiyorum.
-Gidişatı hatırlıyorsun değil mi? Diye sordu annem yumuşacık sesiyle.
-Elbette hatırlıyorum. Hem siz dememiş miydiniz bu cadının içinden gelen bir şey diye. Yani unutmam söz konusu bile değil.-Küçük cadıma yakışır diyerek sapsarı saçlarımı okşadı babam. Kara vaftizimde yani bu akşam bu saç rengime ve göz rengime de veda etmem gerekicekti.
Her cadının saç rengi kara vaftizde değişirmiş. Kendi saç rengimi gerçekten hiç merak etmiyorum. Bu sarı rengi kaybetmek kesinlikle üzücek beni.
Ben anneme çekmişim fiziksel bakımdan. Kar beyazı cildim sapsarı saçlarım ve narin yapımla oldukça masum görünüyorum.
Biz cadılar doğanın lanetlediği her zaman dışlanan o kötü yaratıklarız işte.
Kara vaftiz sadece cadılara özgü bir gündür. Her on altı yaşına gelen genç cadı, doğanın kitabını kendi kanıyla imzalar ve bununla birlikte gelen kurallara uymak zorunda kalır.
Kitabı imzalamayan cadılar tüm güçlerini kaybediyor ve en fazla beş yıl içinde yaşlanıp ölüyor.
Biz cadılar kötü(!) olduğumuz için bize karşı böyle bir önlem alınıyor.
Ha bir de asa kullanan büyücüler var. Doğanın gözdeleri. Kendileri birer melek(!) hiç zararları dokunmaz. Bizi istedikleri gibi öldürebilirler. Asaları yoksa bir hiçler.
Her birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.
Her bir cadının hayvanı vardır. Vaftizden hemen sonra ormandan kendisi seçer. Açıkçası ben hayvanımı değilde hayvanımın beni seçmesini istiyorum. Kendi isteğiyle bir ömür geçirmeyi beni korumayı kabul eden bir hayvan.
Üzüldüğüm bir konu daha var. İkinci hayatıma veda etmek zorundayım. İnsanların arasında geçirdiğim o güzel günlere. Tüm arkadaşlarıma o kadar çok bağlandım ki... Hepsini seviyorum. Hatta nasıl bir şanstır ki hoşlandığım çocuk tam da bana çıkma teklifi etmişken.
Onu aşağılayarak red ettim. Diğer arkadaşlarımında benim birden yok olmama şaşırıp beni özlemesinler diye oldukça kötü bir şekilde benden ömürlerinin sonuna kadar _ki bu çok kısa bir süre 60-70 yıl kadar_ benden nefret etmelerini sağladım.
Pişman değilim. Yaptığım hiç bir şeyden yaşadığım hayattan hiç birinden nefret, pişmanlık, üzüntü hiç birini duymuyorum. Hatta doğaya inat hayatımı seviyorum.
-Al elbisen. Tamamen senin vücüt ölçülerine göre dikildi.
Elindeki simsiyah elbiseyi aldım. Odama gidip üzerime giydim. Dizlerimin beş parmak yukarısında olan omuzları düşük ama kolları avuç içime kadar uzarken bollaşan bir elbiseydi. Altına bilekten bağlamalı topuklu ayakkabılarımı giydim. Alışık olduğum bir yükseklikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madelaine Blackpearl (Tamamlandı)
FantasyHer birinin asası doğanın onlara kendisinden bahşettiği birer sihirli sopa. Sopa diyerek onları ezdiğimi düşünmeyin. Onlar doğanın sevilen çocukları. Bizse sevilmeyeniz.