Arkadaşlar kitaba başlamadan önce şunu söylemek istiyorum; Bu kitabı baya önceden yazdığım için sürekli birden fazla hatalarım olduğunu fark ettim. Bu yüzden kitabı baştan sona DÜZENLEMEYE aldım. Hatalarım için şimdiden özür dilerim. Öpüldünüz. İyi okumalar dilerim♡
~Mark Eliyahu-Journey🎶
Düşüncelerim pusluydu fakat farkındaydım çoğu şeyin.
Avcuma aldığım hisleri gözden geçirdim, biraz umutsuzluk biraz hüzün ve biraz da kırgınlık.
Sahi bunlara üflesem gerçekten toz misali uçup gidecek miydi?Ama buna gerek kalmamıştı, çünkü hislerim avuçlarımın üstüne akan göz yaşlarım sayesinde eriyip yok olmuştu.
Dokuz katlı apartmanın en tepesindeydim daha doğrusu çatısında, burada ne işim olduğunu soracak olursanız tam olarak ben de bilmiyordum.
Biraz huzur bulabilmek için buraya çıkmış olabilirdim belki...
Bacaklarımı kenardan sarkıtarak üst üste attım, bir elimde sigaramın dumanı gökyüzüne karışırken diğer elimle önümde duran günlüğün sayfalarını çeviriyordum.
Dışarıdan bakılınca bana deli diyebilirlerdi, aslında evet belki deliydim ya da beni delirtmişlerdi.
Parmaklarım arasındaki sigarayı daha çok kavrayarak dudaklarıma götürüp dumanı havaya doğru ağır şekilde üfledim.
Dumanın ardı ardına ilerleyip dağılması beni hipnoz edercesine duraksatmıştı.Boşluk denen kavram yüreğimin tam ortasına yerleşmiş ve ebediyen orada kalmaya yeminliymiş gibiydi.
Çünkü kalbime bu boşluğu kendi rızası olmadan açan kişi sonsuzluğa kavuşmuştu.
Şimdi siz benim buraya neden çıktığımı hâlâ merak ediyorsunuz ve ben sizlere olayların nasıl bu hâle geldiğini anlatacağım.
●●●
En son beş yaşındayken Annemin sesini işitmiştim.
Babamla şiddetli tartışmaları kulaklarımı bir yandan tırmalarken diğer yandan evin içinde deli gibi yankılanıyordu.
Korktuğumdan dolayı elimdeki ayıcığa daha fazla sarılmaya başladım, küt kahverengi saçlarım gözümün önüne geldiğinde hızlıca kafamı geriye doğru haraket ettirerek saçlarımı ittirmeye çalıştım.Babam uzun saçı çok fazla severdi fakat bugün annemin saçlarımı kesmesiyle babamın bana olan bakışı değimiş gibiydi.
Ya da ben öyle hissediyordum. Belki de bana bakışı hep böyleydi. Çocukluk işte bahanelere sığınmak gerekirdi.
Mesela kolunun altına girmeye çalıştığımda tepki vermeden beni itmişti. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da gerçekten kalbim burkulmuştu.
Camın kırılma sesiyle yerimden irkilerek gözlerimi kocaman açtım.
Hızla yatağımdan kalkıp kapıyı açtığımda annemin yerde yarı baygın olduğunu gördüm. Ne yapacağımı bilemeden bir sağa bir sola baktım. Gözlerim doluyordu ancak ucunda duran damla bir türlü yanaklarımdan süzülemedi.Ağlayamıyordum işte. Ben her zaman ağlamaktan nefret eden bir kızdım.
Daha fazla beklemeden Anneme yaklaşmaya kalktığım an koluma yapışan ellerin beni tutarak geri çekmesiyle yere savruldum.
Babam beni Annemden uzaklaştırıyordu. Neden bunu yapıyorsun baba? Annem sana ne yapmış olabilir ki?
Çevremde beni gören herkes anneme benzetirdi. Gerçekten de o kadar fazla benzerdik ki bazen annemin tekrar küçüldüğünü düşündüklerini söylerlerdi.
Kahverengi saçlarımla, kehribar rengi gözlerimle, düzgün burun yapımla ve küçüklükten belli olan dolgun dudaklarımla Annemin tıpa tıp kopyası gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|
Teen FictionGece'nin sükûnetinde kaybolan ruhum artık ebediyete kavuşmak istiyor. Hâlâ gittiğin vakitte gittiğin yerdeyim. Zamanın hızlı geçtiğini söylüyorlar ama kimse bana sormuyor ve bilmiyor sensizlikte saatlerin durduğunu. ~İ E12.08...