~Yiruma - River Flows In you🎶
Nefesim Dudaklarına hasret kalmışken,
kendimi gökyüzünde uçamayan kuşa benzettim,
her kanat çırpmamda ufak bir umut kalbime yerleşirken, tekrar yere kapaklanınca mutsuzluğun içine düşüyordum.Bu kısır döngü bu şekilde sürekli devam ederken anladım ki, bu hayatta umudun tükendiği zaman ruhunun ölümü de gerçekleşmiş oluyordu.
Karanlığın hükmünü sürdürdüğü ağaçların arasında gözlerimi usulca aralamıştım, bulanık görüşüm netleşmeye başlarken dökülen yapraklar bir bir yüzüme dokunuyordu.
Uzandığım yerden yavaşça kalkarken, ormandaki hayvanların sesleri kulaklarımda yankılanıyordu.
Sert bir şekilde esen soğuk rüzgar vücuduma dokunurken aynı zamanda titrmeye başlamıştım.Ben neredeydim?
Buraya nasıl geldim ?
Çıplak ayaklarım toprağın üstündeki taşlar sayesinde acırken umursamadan yavaşça adımlarımı ilerletmeye devam ediyordum.
Ellerimi ağzımın kenarına koyarak "Kimse yok mu?!" diye bağırıyordum, ancak nâfileydi beni burada duyabilecek kimsenin olacağını sanmıyordum.
Issız ormanda bir başıma yaprakların ezilme sesleriyle yürürken bir anda arkamdan gelen sesle irkildim.
"Açelya!"
Birisi vardı bana yardıma gelmişti!
Büyük bir hevesle arkamı döndüğümde gördüğüm suratla tüm umudum kaybolmuştu.
Karşımda Mert Yılmaz duruyordu.
Elini bana uzatmış vaziyette kaşlarını kaldırarak bekliyordu. Ona doğru gidip gitmemek arasında kalırken hayvanların uğultusu şiddetlenmeye başlamıştı.
Titrek nefesler alıp vererek tam bir adım atmıştım ki yan tarafımdan duyduğum çığlıkla gözlerim istemsiz olarak büyümüş ve kafam refleks sayesinde çığlığın geldiği noktaya çevrildi.
Gördüğüm manzara karşısında dudaklarım istemsizce birbirinden ayrılmıştı.Karşımda bileklerinden damlayan kanlarla Bahar duruyordu.
"B-bahar" derken sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zar zor duymuştum.
Bahar sanki bileklerini bana daha çok göstermek için kollarını kaldırınca içimdeki ürpermeye engel olamadım çünkü çok fazla kan akıyordu.
"Bahar bileklerin-" diyince yüzünde oluşan tebessümle gözlerini bana dikti.
"Sıra sana gelecek Açelya"
Neyin sırasından bahsediyordu böyle?
Boğazım düğümlenirken Bahara doğru bir adım attım. Ben ona doğru giderken kendisi bir adım gerileyerek eliyle Mertin olduğu yönü işaret etmişti.
Bakışlarımı Mertin tarafına çevirdiğimde elinde beyazlığını kan lekeleriyle yitirmiş bir çarşafla beraber dibimde durduğunu gördüm.
Ağzımdan tiz bir çığlık çıkarken bir kaç adım gerileyerek uzaklaşmaya çalıştım ancak uzaklaşamadan yerdeki taş sayesinde sırt üstü yere kapaklanmıştım bile.Oturduğum yerde geri geri sürüklenirken Mert elindeki kanlı çarşafı yere fırlatarak üstüme geliyordu.
"Mert uzak dur!" diyerek elimle kendimi geriye çekiyordum fakat adımlarını hızlı bir şekilde atarak önüme geldiğinde beklemeden üstüme oturur vaziyete gelip ellerini boğazıma yapıştırmıştı.
İki elimi birden onun ellerinin üstüne koyarak çekmeye çalışıyordum ama başarısızdım.
"Demek benimle oyun oynuyorsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|
Novela JuvenilGece'nin sükûnetinde kaybolan ruhum artık ebediyete kavuşmak istiyor. Hâlâ gittiğin vakitte gittiğin yerdeyim. Zamanın hızlı geçtiğini söylüyorlar ama kimse bana sormuyor ve bilmiyor sensizlikte saatlerin durduğunu. ~İ E12.08...