~Phascination Phase 🎶
Bir yıldız gibi kaydı yanağımdan gözyaşım,
tutamadım.
Saplandı bir hançer gibi gönlüme,
daha parıltısının şaşkınlığı üzerimdeyken,
ölmeyi istedim;
bir melek meçhule giderken...Bileklerimi saran ellerle sanki tamamen zincire vurulmuş gibi kımıldamam imkansızlaşmıştı,
Mert kulağımdaki dudaklarını çekerek boynuma götürdüğünde kendinden geçmiş bir vaziyette emiyordu.Canım çok fazla yanıyordu ancak Mertin daha deminki sözleri kalbimin ortasına hançer gibi saplanmıştı.
'Bugün işimi gördükten sonra seni de o aptal arkadaşının yanına yollayacağım.'
Hem bedenim hem de ruhum deli gibi acı çekiyordu.
Tıpkı Baharın hissettiği şeyleri hissediyor gibiydim şuan, her ne kadar bağırırsam bağırayım kimse beni duymayacaktı.Fakat ben pes etmeyecektim sonuna kadar direnecek, yılmayacaktım.
Altında çırpınışlarım devam ederken bir anda ellerini bileğimden çekerek elbisemdeki eteğe kaydırmıştı.
Bundan fırsat bilerek çantamı ani bir haraketle kendime çektiğimde Mertin görmemesi için kafamın altına yerleştirmiştim.
Elleri iç alt çamaşırıma kaydığında sert şekilde çekerek kenara fırlattı, onun bu haraketiyle yatakta toparlanmaya çalışırken ağırlığını tekrar üzerime vermişti.
"Bıraak!"
Haykırışlarım cevapsız kalırken omuzlarımdan tutarak beni yatakta yüz üstü çevirdi, gücüm ona gerçekten yetmiyordu.
Sırtımın olduğu taraftan kasıklarını kalçama değirince çığlıklarım artmıştı.
Çığlığımla beraber Mertin bir eli anında ağzıma kapanmıştı."Kes lan sesini!"
Nefeslerim ciğerlerime hapsolurken ağlamam daha çok hızlanmıştı, boştan kalan ellerimi Yataktan çekerek çantama attığımda göğsüme çekip Mertin görüş açısından çıkarmıştım.
Mert arkama yerleştirdiği şeyle kalçalarımın üstünde sürtüyordu.
"Çok güzelsin sen" kısık sesle bunları nefes nefese söylemişti. Onun sesi kulaklarıma yayılınca kendimden iğrenmeye başlamıştım.
Keşke daha erken işini bitirseydim ve bu noktaya kadar gelmeseydik diye düşünmeden edemedim.
Mert Baharın en kötü anılarının sahibiydi ve benim anılarımın arasında da kötü şekilde yer edinmeye başlamıştı.
Çantamdan çıkardığım silahı ellerimin arasında tutarken bir anda kalçamı geriye ittiğimde Mertin dengesi hafiften dağılmıştı.
Bunun fırsatıyla kendimi yataktan kenara atarak çok hızlı bir haraketle ayağa kalktım.
Elimdeki silahı parmaklarımla iyice kavrayıp namlu ağzını ona doğru tutarken ellerimin titremesine engel olamıyordum.
Mert bir anda duraksayarak bana baktığında gözleri irice açılmıştı.
"Açelya" dediğinde sesi kendinden emin çıkmamıştı bakışlarından ne kadar korktuğunu görebiliyordum.
Aslında Mert göründüğü gibi değildi içten içe oldukça korkak birisiydi.
Elimdeki silahla ona bakarken kafamı hafifçe iki yana sallayarak "Senin sonun geldi artık, bu Dünya da yerin yok!" bağırmam şiddetlendiğinde Mert ellerini hafifçe göğsüne doğru kaldırıp "Sakin ol bak sana bir şey yapmayacağım" dediğinde dalga geçermiş gibi gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|
Teen FictionGece'nin sükûnetinde kaybolan ruhum artık ebediyete kavuşmak istiyor. Hâlâ gittiğin vakitte gittiğin yerdeyim. Zamanın hızlı geçtiğini söylüyorlar ama kimse bana sormuyor ve bilmiyor sensizlikte saatlerin durduğunu. ~İ E12.08...