Bölüm 26

197 37 35
                                    

~Balmorhea - Remembrance🎶

Buruk sesin kulaklarımda yankılanırken sana son bir kez daha sarılmak istedim fakat Dünya bu isteğimin gerçekleşmemesi için tüm mücadelesini ortaya sermişti.

Bu yüzden toprağın altında kalan şey sadece bedenin olacak, ruhun sonsuza kadar benimle.

Çünkü Dünya sadece bedenini benden ayırmıştı, ruhunu değil...

E~K

Tekli masada durmuş küçük shotları kafama dikerek Mertin söylediklerine hâlâ anlam veremiyordum.

İki günde tanıştığın kişi hakkında böyle düşünmek... Ne bileyim pek mantıklı gelmiyordu.

Peki ya ben Merti değil de Mert beni oynatırsa o zaman ne olacaktı?

Umarım onu yanlış anlamışımdır çünkü gerçekten böyle bir şeyin olma ihtimali beni yerin dibine sokabilirdi.

Önümde duran viski bardağını parmaklarımın arasına kilitleyerek kafama dikmiştim.
Sanki bu yetmemiş gibi yanımdan geçen kızı durdurarak iki bardak daha aldım.

İkisini de sırasıyla içtikten sonra midemde oluşan yanma hissiyle gözlerim dolmaya başlamıştı.

Asla ağlamayacaktım.

Çünkü ben ağlamayı iki yıl önce Baharın ölüm sebebini öğrendikten sonra bırakmıştım.

Fuar hakkında yarım saattir konuşma yapan adam konuşmasının sonuna geldiğinde "Bugün buraya gelen herkese teşekkür ederim" diyerek insanların dağılmasını sağlamıştı.

Onlar dağılırken ben de yavaşca kenarda duran çantamı elime alarak insanların kapıdan çıkmasını bekledim.

Çoğu kişi çıktıktan sonra ben de ilerleyecektim ki başımın aniden dönmesiyle dibimdeki duvardan destek alarak zar zor durmuştum.

Ben normalde viski içen birisi değildim ancak Mertin sözleri üzerine ne yapacağımı bilemeden mideme göndermiştim hepsini.

Göğsümü şişirdikten sonra başımı kaldırdığımda gördüğüm yeşil gözlerle duraksamak zorunda kaldım.

Yine Mert bana meraklı gözlerle bakıyordu.

"Açelya iyi misin?" dediğinde gerçekten ciddi misin? bakışı attım.
Sanki daha demin onları söyleyen kendisi değilmiş gibi duruyordu karşımda.

Aslında kendine gelmiş gibiydi o an çok daha kötü duruyordu. Şimdi ise toparlanmıştı.

"Bir şeyim yok" diyerek yanından geçtiğim an tekrar önüme geçerek beni durdurdu.

"Seni evine bırakacağım. Bu halde zor gidersin."

Hayır, beni bırakmamalıydı ben daha Ayaza burada olduğuma dair haber bile verememiştim.

"Hayır gerek yok" itirazımla beraber kaşları iyice çatılmıştı, bana bir adım daha yaklaşarak ellerini kollarımın üstüne koyup sıvazladığında midemin acayip şekilde kasıldığını hissetmiştim.

Hem içtiklerimden hem de onun dokunuşundan tiksinmiştim.

"Hiç iyi görünmüyorsun şu haline bak" diyerek yan tarafımda kalan yeri çenesiyle işaret etmişti, onun gösterdiği yöne baktığımda aynadan yansıyan morarmış dudaklarım, solmuş yüzüm ve kızarmış gözlerimle karşılaştım.

Gerçekten berbat görünüyordum.

Derince iç çektikten sonra "Sorun değil" dediğimde hızla onun kollarından kurtularak kapıdan dışarı çıkmıştım.

ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin