Bölüm 3

575 146 45
                                    

~Thurisaz - Endless🎶

Her son aslında yeni bir başlangıçtır.
Bunu senin gidişinle öğrendim,
toprağını ıslatan yağmur aynı zamanda yüzüme serpilirken göz yaşlarıma karışarak ruhuma dokunuyordu âdeta.

Ölüm kelimesi şu aralar kalbime işliyordu,
ve bu kalbin derinliklerinde senin adın yazılıydı.

Sen gitmiştin ben bitmiştim...

Doktorun söyledikleriyle duraksadım, aldığım nefes içime hapsoluyordu tekrar veremiyordum.
Bu nasıl bir acıydı böyle, inanın ki tarifi yoktu.
Canım dediğin kişinin artık seninle beraber olamayacak olması kalbini yakıp kül ediyordu.

Sen varsın ama o yok. Ne acı ama...

Dizlerimin titremesine engel olamadan donuk gözlerle etrafa bakındım.
Her şey yavaşlamış, çok boş geliyordu, sanki hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı artık benim için.

Ayşe teyze feryat ederek ağlarken Rıfat amca dizlerinin üstüne çökmüş öylece duvara bakıyordu.

Bir elini kalbine koyarak yüzünü kaldırdı ve "Allahım ben bu acıya nasıl katlanacağım" diyerek gözlerinden bir damla yaş yanaklarından aşağı süzülmüştü.

Sahi benim bile bu denli canım acırken onlar nasıl katlanacaktı?

Ağzım aralanmış bir vaziyetteyken buğulu gözlerimi babama diktim.

Yüzünde en ufak bir duygu belirtisi yoktu, gözleri benimle buluşunca "Hadi Açelya gidiyoruz" diyerek elini koluma geçirdi.
Peşinden sürüklenirken omzumun üstünden geriye baktım, Ayşe teyze çığlıkları sonucunda fenalaşarak bayılmıştı.
Rıfat amca ise etraftakilerden yardım dileniyordu.

Dışardan bakılınca belki bağıra çağıra ağlamam gerekiyordu ama göz yaşlarım içime akıyordu.
Yüreğimi titreten bu acıyla artık başbaşa kalma zamanım gelmişti.

~~

Babamın arabasından inerek eve girdiğimizde bağırıp küfür etmesini bekledim fakat aksine çok sakin davranmıştı.
Belki de Bahardan dolayı kendisi de etkilenmişti.
Onu anlayamıyordum, anlayamazdım da çünkü hisleri arasında ortaya çıkarabildiği tek şey öfkesi oluyordu genelde.

Babam kendi odasına giderken ben de sessizce odama geçtim.
Gün ışığı kendisini ortaya sererek sabah olduğunu bana fısıldıyordu.

Her şey çok hızlı gelişmiş ve ani olmuştu.
Bu saatten sonra uyku bana kendini yasaklamış gibi davranacaktı.
Geceleri savunmasız bir halde onun kolları arasına giremeyecektim hatta sabaha kadar kendinden mahrum bırakacaktı beni.

Ama beni kucaklayacak bir şey vardı hâlâ, her gece artık ona sarılacaktım.

Hüzün...

Aşırı derecede kalbimi titreten bu acı beni içten içe zehirliyordu.
Ölüme çare bulunamazdı bu yüzden beni saran zehire panzehir de bulamayacaktım.

Odamdaki pencerenin kenarına geçerek aydınlanmaya yüz tutmuş havaya baktım.
Soluk bir rengi vardı.
Kafamı pencere kenarına yaslayarak hayatımı tekrar göz önünden geçirdim.
Önce annem beni terk edip gitmişti, şimdi ise Bahar.

Sahi Bahar acaba intihar ederken bizlerin bu kadar acı içinde kavrulacağımızı hiç mi düşünmemişti?

Geriye dair bıraktığı şeyler bir avuç sevgi ve bir avuç pişmanlık.
Avuçlarımı birbirine çarptığımda sevgi ve pişmanlık iç içe girerken aslında fazla sevginin bize ne kadar pişmanlık vereceğini bildiriyordu.

ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin