~Low - Lullaby🎶
Gözlerim kapalıyken,
silik anılar zihnimde canlanıyor.
Senin gittiğin gün anladım sensizliği,
yüreğimde kırık bir acı,
yüzümde buruk bir tebessüm.Şimdi söyle bana bir insan ;
"Bir gün ölmek için her gün mü yaşar?
yoksa,
Bir gün yaşamak için her gün mü ölür?"Hislerime çare bulamazken duyduğum kalın erkek sesiyle irkildim.
"Ölümün sadece bedensel olmadığının farkına sen de varmışsın."
Yutkunurken nefesim kesildi, benim neler söylediğimi duymuştu!
Kimseye açıklayamadığım hislerimin çığlıklarını rüzgara söylerken, beni tanımayan sıradan birisi duygularıma ortaklık etmişti.
Şuan hem utanç hem de öfke duygusunun zihnimde birleşmesine vesile olmuştu.Başımı yavaşça sesin geldiği yöne çevirirken
gözlerimi kırpıştırdım, karşımdaki kişiyi baştan aşağı süzerken siyaha bürünmüş bir bedenle karşılaştım.Başındaki kapşon ve gecenin karanlığı suratını görmemi engellerken vücudunun biraz zayıf olduğunu fark ettim.
Elinde duran kırmızı Tuborg Shotla iki metre uzağımda dikiliyordu.Yüzünü ne kadar görmek istesem de onun karanlığında kayboluyordum sanki.
Fazla siyahtı.
Kendinden emin bir şekilde bir elini cebine yerleştirip adım atarak yanıma hafiften yaklaşmaya başladı. Tepkisizdim hem de hiç olmadığım kadar, bana biraz daha yaklaştığında yüzünde bir kaç açıklık meydana gelmişti, gözlerim burnu ve dudaklarına kaydı.
Kapşonu gözlerinin kimliğini hâlâ kapatırken dolgun dudakları yavaşça aralandığında kalın sesini yine duyurdu.
"Seni istemeyerek de olsa duymak zorunda kaldım."
Dudaklarım titrerken gözlerimden bir kaç damla daha döküldü.
Peki ya şimdi neden ağlıyordum?
Haykırışlarımın tanımadığım bir kişi tarafından duyulması mı canımı yakmıştı?
Pek sanmıyordum.
"B-ben kimse yok sanmıştım rahatsız ettiysem özür dilerim" bir elini cebinden çıkartarak yanımda dikilmeye devam ederken buğulu gözlerle onu süzmeye devam ediyordum.
En ufak farklı renk kırıntısı bile yoktu.
Sadece siyahtı ve şuan bana istediği şekilde zarar verebilecek kadar yakın duruyordu.
Ama nedense korkmuyordum.Daha fazla ne olabilirdi ki?
"Evet biraz kulaklarım senin tiz sesinden rahatsız olmuş olabilir fakat beni asıl rahatsız eden şey bu değil" dediğinde gözlerim kısıldı.
Merakıma yenik düşerken yavaşça oturduğum yerden kıpırdanarak ona sorumu yönelttim.
"Nedir?"
Dudakları düz bir çizgi halini alırken bana cevap verdi.
"Bu saatte genç bir kızın tek başına ıssız sokaklardan koşarak buraya gelmesi ve yalnız başına çığlıklar atması."Bunları söyledikten sonra elindeki Tuborgu kafasına dikti.
Ondan gözlerimi kaçırarak "rahatsızlık için tekrar kusura bakma ben de gidecektim zaten" diyip ayağa kalktım.Arkamı yavaşca ona dönerken adımlarımı önüme sürüklemeye başladım.
İlerlerken bir anda yine onun sesi kulaklarımda can buldu."Fazla oyalanmasan iyi edersin, hızlıca git evine" adımlarımı yavaşlatıp aklıma gelen şeyle aniden durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM TAAHHÜD'Ü |Wattys2020|
Fiksi RemajaGece'nin sükûnetinde kaybolan ruhum artık ebediyete kavuşmak istiyor. Hâlâ gittiğin vakitte gittiğin yerdeyim. Zamanın hızlı geçtiğini söylüyorlar ama kimse bana sormuyor ve bilmiyor sensizlikte saatlerin durduğunu. ~İ E12.08...