"Anne, dondurma da alacak mıyız?" deyince annesi 4 yaşındaki dünyalar tatlısı kızına bakıp "seni verene kurban güzel Ceylan'ım ama alamayız dondurma. Hastasın çünkü sen. Hem doktor amca ne dedi; dondurma yersen iğne yapacakmış sana" diye kızın isteğini geri çevirince kız yüzünü asıp "bana ne anne. Ben dondurma istiyorum. Hem ben biliyorum dondurma yesem de yemesem de bana cız yapacak o şişko amca" deyince annesi de "sen nerden çıkardın sana iğne yapacağını?"
"Biliyorum ben. Arkadaşım Merve doktora gitmiş ama dondurma yemeden gitmiş, yine de cız yapmış doktorlar" deyince annesi gülmeye başlamış.
"Nolur alalım, nolur nolur nolur" diye ısrar edince "tamam Ceylanım, ama bugün başka dondurma istemek yok anlaştık mı?" deyince Ceylan de tatlı tatlı bakıp kaç tane olduğunu bilmeden bir elinin 4 parmağını gösterip "bu kadar yesem?" diye pazarlığa başlayınca annesi küçük kıza gözlerini kısarak bakıp "heç kusura bakma Ceylan hanım, bugünlük sadece bir tane yiyecez, başka yok. Boyuna posuna bakmadan benle pazarlık yapıyor birde"
"tamam anne ben gidip alıyorum o zaman" deyip birkaç dükkan ötedeki dondurmacıya ulaşmak için harekete geçti.
"Koşma kızım dur" deyip başını kaldırdığı sırada kalabalığın arasından gözü birine takıldı Hatice'nin. Kadında dikkat çeken şey Bingöl'ün kavurucu temmuz sıcağına rağmen üstünde kalın bi pardesü giymesiydi.
"Allah Allah bu sıcakta niye böyle giyinmiş bu kadın? Bir hastalığı mı var, üşüyor mu acaba?" diye düşünürken kadın kalabalığın yoğun olduğu kafeye yöneldi. Kafeye yaklaşınca elini kabanın cebinden yavaşça çıkardı.
Elini çıkardığı anda gördüğü şeyle gözleri kocaman açıldı kadının. Çünkü elinde düğmeli bi kumanda tutuyordu ve kumandadan çıkan kablolar montun içine kadar uzanıyordu. Kadının aklına düşen gerçekle "bomba" diye söylendi.
Fakat canlı bomba olan kadının, kendi kızının olduğu tarafa yöneldiğini fark edince avazı çıktığı kadar bağırarak "Bomba! Kaçın! Ceylan, kızım!" Ceylan'a doğru koşmaya başladı. Kızına yaklaşamadan canlı bomba biranda nolduğunu anlamadan panikle kaçışan insanları görünce endişelenerek hızla elindeki fünyeye bastı. Ve heryer çok büyük bir gürültünün ardından bir anda toz duman içinde kaldı çarşıda. Aynı anda tüm sesler kesildi; ne arabaların sesini, ne kalabalığın oluşturduğu gürültüyü duyamıyordu kadın artık.
Bombanın infilak etmesiyle düştüğü yerden zor da olsa kalktı ve biranda kaçışıp birbirlerine çarparak olay yerinden uzaklaşmaya çalışan insanlar yüzünden yavaşça ilerleyip kızına ulaşmaya çalıştı.
Fakat kızına ulaşmasına hemen yanı başında bulunan başka bi canlı bomba kendini patlatarak engel oldu ve nice insanı sevdiklerinden ayırdı tek hareketle yaptığı eylemin sonunu hiç düşünmeden.
———————
Günümüz
"Lafı geveleme Kürşat ne olmuş olabilir söyleyemeyeceğin kadar kötü?""Mevzu, Elif" dediğinde gözlerini benden kaçırması pek hayrı alamet değildi. Birşey mi olmuştu Elifime acaba?
"Elif mi? Çabuk anlat"
"E-Elif evden kaçmış abi" dediğinde cümleyi kafamda oturtmaya çalıştım ama olmadı. Ama devamında gelen cümle tam bitirmişti beni "Kemal ile kaçmış"
"Ne kaçması? Ne Kemal'i? Hangi Kemal?Kemal kim lan?"
"Kemal Seyhan" dedi sesi sonlara doğru Seyhan derken düşmüştü. Bu cümleyi duymamla kafama balyoz yemiş gibi oldum. Benim kardeşim, canımdan çok sevdiğim kız kardeşim oğlumun katiline nasıl kaçabilir? Böyle birşeyi nasıl yapar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...