"O adam kimdi? Öyle kolunu tutmalar falan"
"Ben biran dalacaktım amirim adama, çok pis kıl oldum"
" Şu gelin gittiğim aile vardı ya. Hah işte kocamdı o benim"
"Vay be, tebrikler galiba mis gibi bir belalınız oldu"
" Valla Allah var adam yakışıklıydı şimdi" dediğinde Başak'a ters ters baktım. "Hiç öyle bakmayın hakkını vermem gerekiyordu." Yolda yürürken
"Ee sen nasıl gelin girdin o aşirete? Nasıl oldu bu iş anlamadım. Sonuçta tanımıyorlar seni"
"Berdel ile girdim içlerine"
"Benim bildiğim ve burda görüp şahit olduğum kadarıyla berdelle gittiğinde bayağı bir zorluyorlar seni"
"Yani ben de biraz zorlandım tabii. Fiziksel ve ruhsal şiddet, sözde işkenceler falan işte"
"Basalım ve aileyi alalım içeri amirim"
"Yok ya ne yaptın Ulaş? O kadar da değil. Evet beyler bayanlar ben burdan ayrılıyorum. Biraz işlerim var" deyip hepsiyle vedalaştıktan sonra yanlarından ayrıldım.
İnsanların beni tanımaması için şapka takıp yüzümü gizlemiştim. Biraz dolaşıp, düşünmeye ihtiyacım vardı. Sokaklarda öylece amaçsızca dolaşırken başımı kaldırdığımda konağın ilerisinde durduğumu fark edince şaşkınlıkla etrafıma baktım. Konağın kapısı açılınca duvarın arkasına saklanıp izlemeye başladım. Ayşe Teyze, Pınar ve Arzu abla çıkıp konaktan uzaklaştılar.
İçimden bir ses "bu senin için bulunmaz bir fırsat Tuğra. Gidip görebilirsin" deyince ben de içimdeki sesi dinledim. Konağın arka tarafına gidip çalılıkların arasından geçip bahçeye girdim. Konağın pencerelerine ve bahçeye iyice baktım. Kimselerin olmadığından emin olunca seri ve dikkatli şekilde ilerleyip avluya kadar geldim.
Tam avluya çıkacakken adım seslerini duyunca tekrar saklandım. Başımı biraz çıkarıp baktığımda Berivan ve Zümrüt'ü gördüm.
Zümrüt "Abla niye böyle oldu?" deyip üzgün şekilde sedirlerden birine oturdu ve kırlenti kucağına aldı.Berivan da "Bilmiyorum Zümrüt inan bana ben de bilmiyorum"
"Ne güzel son günlerde konak hiç olmadığı kadar huzurluydu. Ama gel gör ki şimdi herkes yine eski hâline döndü. Ceren bile yine sessizleşmeye başladı. Allah'tan tam olarak eski haline dönmedi. Yine de konuşuyor falan"
"Konuşuyor da noluyor? Annem diyor başka bir şey demiyor" deyince içime bir öküz oturdu resmen.
Sultan Hanım ortaya çıkar ve "Oh keyifler yerinde bakıyorum. Kalkın iş yapın, yayılmış hanımlarımız sedire gel keyfim gel" deyince hepsi içeri girdiler. Ben de sessizce içeri girdim ve hemen yukarı çıktım. Ceren'in kapısının önünde durup derin bir nefes aldım ve yavaşça kapıyı açtım. Merdivenlerde adım sesleri duyunca hemen odaya girip kapıyı kapattım. Başımı kaldırınca bana bakan şaşkın bir Ceren beklemiyordum açıkçası.
Gözleri kocaman açıldı ve bana doğru "anne!" diye sevinçle bağırarak koştu. Ben de kollarımı açıp onu bekledim. Bana sarılınca bende ona sıkı sıkıya sarıldım. Başımı saçlarının içine gömüp kokladım onu. Kokusu bile ayrı güzeldi bu kızın. Biraz öyle sarıldıktan sonra geri çekildi. Ardından yüzümü incelemeye başladı. Sonra iki elini kaldırıp ne zaman aktıklarını bilmediğim gözyaşlarımı silip
"Anne ağlama" deyince ben de gözlerimi silip gülümseyerek
"Ben ağlamıyorum tamam."
"Ben zaten hiç inanmadım senin gittiğine. Herkes gittiğini beni terk ettiğini söylüyor ama ben hiç inanmadım. Babama da, amcamlara da, halama da ve herkese annem beni bırakmaz, geri gelecek dedim" deyince yanağından öpüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...