Bölüm-8

998 48 5
                                    

"Kürşat nerde Kasım?"

"Kürşat Bey şantiyeye gitti Murat Bey"

"Hadi ya, tamam iş başa düştü o zaman"
"Yardım edebileceğim birşey varsa?"

    "Yok ben halledecem mecbur" deyip ceketimi koltuktan çekip giydim ve otoparka inip arabayla çıktım şirketten. Nefret ettiğim eve yaklaşırken elinde çantasıyla Tuğra'nın beklediğini gördüm. Dakik kızmış helal olsun dedim içimden yada bekletip olay çıkarmamdan korkuyor, bilmiyorum. Önünde durup binmesini bekledim ama yok kız hala benim geldiğimi fark etmemişti. Nereye dalmış lan bu kız? diye bakınca yavrusuyla oynayan kedilere gülümseyerek dalmış olduğunu fark ettim. Kendimi gülümserken yakalayınca hemen toparlanıp kornaya abandım resmen. Kornaya basınca korkudan yerinden sıçrayınca sırıtmaya başladım. Kapıyı sinirle açıp sert şekilde kapatınca
"Yavaş, o kapı bize lazım"
"O öd'de bana lazımdı"
"Öd derken?"

    "Az önce ödümü patlattın ya, ondan bahsediyorum" diye sinirle konuştu  "2 saattir burda bekliyorum. Seni kendine getirmem lazımdı"

       "Sen de aa dur şu kızın ödünü patlatayım madem bekliyorum diye düşündün öyle mi?"

    "Evet aynen öyle düşündüm. Nerden bildin acaba?" dediğimde kırmızı ışık yandığı için durduk.

    "Bu ne sıcak böyle arkadaş. Eriyip koltuğa yapışacam resmen" diye söylenip arabanın camını açtı ve önüne dönüp "radyoyu açabilir miyim?" deyince ona bakmadan başımla onaylayınca "öküz, cevap versen nolur sanki?" diye sessiz olmaya çalışarak konuşunca tam ona birşey söyleyecekken ışıkta duran yanımızdaki araçtaki iki kişinin Tuğra'ya baktığını fark edince sinirle yanımdaki anahtarla Tuğra'nın koyu filmle kaplı olan camını kapattım.  "Niye kapattın? Hava çok sıcak ama. Pişiyorum burda"

    "Klimayı açarım ben, hem daha çabuk serinlersin. Klima camdan iyidir ne de olsa" deyince bana dönüp şaşkın şaşkın bakarak

    "S-sen beni mi düşündün? Galiba bugün ölecem ben. Yoksa ben kanser miyim? Ve birkaç aylık ömrüm kaldı. Sen de bunu öğrenip bana iyi davranıyorsun. Tabii ya o yüzden beni almaya sen geldin. Ya da klimayı açıp beni hasta etmeye niyetlisin sen, anladım ama çok beklersin ben böyle ölmem. Daha başka numaralar bulman gerekiyor artık-" baktım bu kızın susacağı yok yeşil ışığın yanmasını fırsat bilip gaza yüklenince öne doğru eğilen kız bir anda koltuğa yapıştı. "Yavaş yavaş. Ehliyeti kasaptan mı aldın Murat Ağa? Şey yani çok iyi kullanıyorsun o yüzden şey ettin ben" deyip önüne döndü. Kaçırdığım bir nokta vardı. Ben az önce bu kızı mı kıskanmıştım?

   Arabadan indiğimde kurşun delikleriyle dolu olan duvarların tamir edildiğini fark ettim. İçeri girince avluda oturan kadınları görmemle oraya yöneldim.

    "Tuğra, hoşgeldin kızım. Özlettin kendini" deyip hepsi tek tek sarıldı.

    "Valla biz çok özledik seni Tuğra'cım iki günde. Nasıl alıştırdıysan artık kendini"

    "Ama bizden çok özleyen birisi var galiba" deyip kapıya bakınca bende oraya baktım, gülümseyerek dizlerimin üstüne çöktüm ve kollarımı açtım. Ceren de beni gördüğü gibi koşarak gelip sarıldı bana. Saçlarından öpüp

    "Ohh çok özlemişim valla" deyip bir daha öptüm. Ceren'i de kucağıma alıp yerime oturdum. "Tamir edilmiş heryer?"

   "Evet, Murat sağolsun ustaların başında durunca çabucak halletmişler" iyi bari hiç değilse bir işe yaramış beyimiz

    "İyi bari otelde rahat edemezdiniz zaten" acaba söylemeli miyim? Ya aralarını kötü yaparsam? Ya da bana çıkışırlarsa bu konu yüzünden? Üstüme kalır mıydı acaba bu mevzu? Sen de bu şans varken kesin senin üstüne kalır Tuğra Hanım.

Planlı BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin