Sınırı ne olur ne olmaz diye gözüm bağlı halde geçtikten sonra bi arabaya bindik yanımdaki iki kişiyle birlikte. Birkaç saatlik bir yolculuğun sonunda büyük bi kamp alanına varmıştık. Herhalde bi beş bin terörist vardı burda. İşe bak öldürmek istediğim adamlar burdaydı. Ulan şimdi bi makinalı olsaydı ve ben bunlara bi dalsaydım varya. Neyse Tuğra kendine gel, görevdesin.
-"Şu odada kıyafetlerini değiştirebilirsin. Seni de komuta kademesinden bilecek burdaki gerillalar. Ona göre davranacaklar" deyince başımla onaylayıp prefabrikten içeri girdim. Ohh biz dağda bayırda kar, yağmur demeden dolanalım, adamlar klimalı ortamlarda keyif yapsınlar. Soyunma odasını iyice kontrol ettim. Şerefsiz bunlar, gizli kamera falan koymuştur şimdi. Üstümü değiştirip aynanın karşısına geçip kendime baktım. İşe bak arkadaş nefret ettiğim adamların içinde onlarla aynı çöpleri giyiyordum. Hazır olunca dışarı çıktım. Yanımdaki kadınla birlikte başka bi binaya girdik. Bayraktan anladığım kadarıyla yönetim binasıydı bu da. "Şurası senin odan. Orada kalabilirsin. Burda gerçek kimliğini sadece bir kaç kişi biliyor. Ona göre davran sende. Şurası da sorumlu odası, Heval Agit başımızdaki kişi. Ona saygıda kusur etme. Sadece ona karşı sorumlu olacaksın bu kampta" deyince başımı sallayıp onun ardından girdim içeri. İçeri de suratından bile midenizin bulanabileceği atmış yaşlarında bir adam ve hemen yanı başında da daha 16 yaşlarında genç bi kız vardı. İler
de de bunlara sert bi ifadeyle bakan otuzlarında bir kadın vardı ve bayağı ters bakıyordu bunlara. Bizim girmemizle hepsi bize döndüler."O mu?"
-"Evet O" deyince Agit yanındaki kıza bakıp başıyla dışarı işareti verince kız bana ters ters bakıp çıktı. Allah Allah sanki ben dedim çık diye."Senden önce namın geldi buraya komutan-" deyip ismimi söylememi bekledi.
"Berivan" deyince
"Ama şunu unutma heval Berivan; nerden geldiğini çok iyi biliyorum. Bu kravatlılara da söyledim ama beni dinlemediler. Bizden çok dönek çıktı ama siz TC askerlerinden hiç dönek çıkmaz diye ama inandıramadık. Gözüm hep üstünde olacak çünkü burda namının bi önemi yok""Nam gelip geçicidir. Aslolan mücadeledir. Hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmedim, geçmem de. Yanlışın olan noktayı düzelteyim; ben dönek değilim zaten. Ülkemi de satmadım bunu bil"
-"Ee burda ne işin var o zaman? Tatile gelmediğin belli"
"Ben meslekten atılan biriyim o yüzden istediğimi yaparım. Sen ne için burdasın?"
-"Ben halkımızın özgürlüğü için savaşmaya geldim. T.C' den alacağımız topraklarda-" deyince kendimi tutamayıp gülünce
"Pardon pardon sen devam et" deyince sinirle gözlerini kapatıp açtı."Aldığımız topraklarda özgür Kürdistan'ı-" deyince tekrar gülünce üzerime doğru gelip "sen ne yaptığını sanıyorsun?" deyince ona bakıp "Allah aşkına siz hala bu masallara inanıyor musunuz? Sizin gibi aptalları mayın eşeği niyetine kullananların bu uydurma vaatlerine kanıyorsunuz ya. Siz kimsiniz de bizden toprak alacaksınız? Siz bizi bu Irak'lı Suriyeli Araplarla karıştırdınız galiba. Biz toprağını bırakıp kaçan bi millet miyiz?"
-"Ee ozaman burda ne işin var senin?"
"Biraz nakite sıkıştım da bu aralar. Yeni bi dükkan açacam, 3.nesil kahveci açacam. Bu aralar para kırıyor bu sektör diye söyleniyor" deyip beni getiren kadına dönüp "ben burda herkese tek tek laf mı anlatacam? Bana sadece bi kişi senden hesap sorabilir demiştiniz"
"Heval Elena, yeter bu kadar. Sende Heval Berivan, burda o dediklerini bir daha dillendirme yoksa acımam, alırım canını bilesin. Şimdi gidip dinlen. Yarın işbaşı yaparsın" deyince Elena denen kadına bakıp sırıtarak çıktım. Hala toprak diyorlar ya. Hem heval Elena ne anasını satıyım? Doğru düzgün isim bulun işte. Amerikalı mı İngiliz mi artık kim bilir. Sırf ülkeleri karıştırmak için böyle köpekleri kullanıyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...