Gözlerimi yavaş yavaş açabilmiştim. Çünkü bir ağırlık vardı gözlerimin üstünde yada ben öyle düşünüyordum bilmiyorum. Gözlerimi açmamla yoğun şekilde beyaz ışığın girmesi bir oldu. Gözlerimi kısıp bir süre ışığa alışmasını bekledim. Ardından yavaşça bulunduğum yeri kontrol edip incelemeye başladım. Bembeyaz duvarlar, tavandaki yangın söndürme sistemi, klima ve o muhteşem! hastane kokusuyla nerde olduğumu anlamıştım. İyi de benim burda ne işim vardı.
-" Günaydın" sesiyle sol tarafıma döndüm ve konakta gördüğüm kızlardan biriyle karşılaştım. Yerimde kıpırdamaya çalıştım ama anında sol omzuma koyduğu elle engel oldu. " Sakin ol şampiyon. Serumun daha bitmedi, hareket etmemelisin" kıza bak sanki ben bunları bilmiyorum. Halbuki kaç tane serum yediğimi bilse küçük dilini yutardı. Küçük dil hangisiydi ya? Şu arkada olandı galiba. Acaba ne işe yarıyordu. Ben böyle mühim bir konuyu düşünürken önümde sallanan elle kendime geldim. "Heyy, daldın gittin hayırdır?"
"Benim ne işim var hastanede? Noldu bana? Hem sen kimsin?" diye sorduğumda kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı.
-"Beni tanımıyor musun?" neye şaşırmıştı bu kadar?
"Hayır, tek bildiğim seni konağın avlusunda birkaç defa gördüm"
-"Sen de haklısın ne diyeyim. Haftalardır sana etmedikleri mi kaldı? Mutfaktan burnunu bile çıkaramadın"
"Bana zulmedildiğini biliyordun madem niye karşı çıkmadın?" diye aniden sorunca beklemediği bu soruyla biraz öyle kaldı
-"Y-yapabileceğim bir şey yok, çünkü elimden hiçbir şey gelmezdi benim sen de biliyorsun "
"Belki bir şey yapamazdın ama itiraz edebilirdin. Cesaret, yapabileceğin birşeyi yapman gerektiği vakit yapabilmendir."
Tam birşey söyleyecekken başımı dolabın olduğu yere çevirdim. Giydiğim kıyafetler aklıma geldi. Sonra üstüme baktım. Ee bu kıyafetler dün üstümde olan elbiseler değildi. "Benim üstümde bunlar yoktu dün."
-"Bilmiyorum, dün annemin kucağında uyuyakaldın ağlayarak" dediğinde şaşırdım "ardından abim seni odanıza götürdü" dediğinde gözlerim hayvan gibi açıldı şaşkınlıktan " Odadan çıktığınızda üzerinde bu elbis- aaa yoksa abim mi değiştirdi?" diye muzip bir ifadeyle söylemesi bile etkilememişti beni. Allah'ım utancımdan aşağı atlamak istiyorum. Kaçıncı kattayız lan biz? Odaya giren doktor ve yanındaki kişiyle gözlerimi kıstım. Bunun burda ne işi vardı?
"Hanımefendi müsaadenizle hastanın son kontrollerini yapacaz, bize müsaade eder misiniz?" dediğinde Pınar başını sallayarak odadan çıktı. Gerçek doktor birkaç kontrol yapıp odadan ayrıldı. Sözde doktora bakıp
"Ne işin var senin burda? Bizi yakalatmak mı istiyorsun sen?" diye sorduğumda diğer taraftan da kapıya bakıyordum giren var mı diye.
-"Merak etme bir doktordan kimse şüphelenmez. Ee nasıl gidiyor evlilik?""Beklediğimiz gibi işte, berbat"
-"Onu yüzündeki morluklardan anlayabiliyorum. Şu anda kapıdaki o şerefsizin ağzını burnunu kırmamak için kendimi zor tutuyorum"
"Sakin ol. Böyle olacağını, hatta daha beterinin olacağını zaten düşünmüştük. İhtimal dahilinde olan şeyler."
-"Peki ne zaman başlıyorsun?"
"Şimdi değil, henüz değil yani. Önce bana güvenmeleri gerekiyor. Ondan sonra başlayacam. Şu anda denenme aşamasındayım"
-"Anladım, acele etme ki yanlış yapma. Evet hasta hanım geçmiş olsun. Tekrar görüşecez"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...