Yavaş yavaş masada öylece yatan cesede doğru adım atacakken Murat'ın kahkahasını duyunca kaşlarımı çattım. Adam kafayı yedi resmen. "O değil, Ceren değil" deyince hızla yüzü açık cesedin yanına vardım. Baktığımda başka bir çocuk yatıyordu cansız şekilde. Bir tarafım Ceren değil diye çığlık çığlığa sevinirken diğer tarafım ise orada yatan ölü bir çocuk diye üzülüyordu. Çok şükür diyebildim ve ardından çıktım ordan.
Benden sonrada Murat çıktı. Ulaş'tan tüfeğimi alıp
"Parka gidiyoruz, aramaya ordan devam edecez" deyip yürümeye başladık. Murat'ın bakışlarını üstümde hissediyordum. Geriye dönüp bakınca bana gözlerini dikmiş bakıyordu. Önüme dönüp hastaneden çıktık. Parkın orada arabayı durdurup aşağı indik. Daha dün telefonumla çektiğim ikimizin fotoğrafını herkese gösterip " bu kızı gördünüz mü?" diye soruyordum.
-"Abla ben gördüm bu kızı" deyince hemen diz çöktüm ve aynı seviyeye geldik."Nerde gördün?"
-"Biz beraber parkta oynuyorduk. Birkaç arkadaş daha vardı. Sonra bir ara o etrafına bakındı ve "hala, hala" diyerek parktan çıktı ve aşağı doğru yürümeye başladı" deyince gösterdiği yöne doğru koşmaya başladım. Bizimkiler de benimle beraber aynı istikametteki tüm ara sokaklara, caddelere, dükkanlara falan bakıyordular. En son girdiğim caddede bir ağlama sesi duyunca orada durup "Ceren!" diye bağırmaya başladım. Caddenin sonunda bir kıpırdama olunca oraya yöneldim. Yolun sonuna gelince gördüğüm kişiyle beraber "çok şükür ya Rabbi" dedim. Ceren karşımda kimse duymasın diye eliyle ağzını kapatmaya çalışarak ağlıyordu. "Ceren, kızım" deyince korkuyla yumduğu gözlerini açıp bana baktı."Anne" deyip sarıldı bana. Ben de ona sıkıca sarıldım. "Anne çok korktum ben. Halamla- parka geldik-ben oynarken halam- kayboldu. Ben de ağlayarak onu aradım-" diye ağlayarak kesik kesik konuşunca saçlarından öpüp
"Tamam güzelim geçti hepsi, tamam. Ben yanındayım senin. Haydi gidelim" deyip kucağıma aldım. Telsizi açıp "kayıp kız bulundu. Tekrar ediyorum kayıp kız bulundu. Aracın yanına geliyoruz beraber" Kucağımdaki Ceren bana sımsıkı sarılmış vaziyette ekip arabasının yanına geldik.
İrem gözlerini kısıp "Görevin birkaç aylığına sürdüğünü bilmesem gerçekten bu kızın annesi derim, baksanıza"
Azra da ona destek verdi ve "Al benden de o kadar"
Ulaş"Şşt sessiz olun uyumuş kız" deyince Ceren'e baktım. Başını göğsüme dayamış mışıl mışıl uyuyordu. İkimiz beraber arabaya bindik."Akın, konağa sürer misin?" deyince başını salladı ve önüne döndü. Meraklı gözlerle bize bakan ekibi görünce "Ne görüyorsanız o. Başka bir açıklamam yok"
"Biz de öyle tahmin etmiştik zaten" Ceren aniden kucağımda uyanıp "anne?" diye korkarak etrafına bakınca saçlarından öpüp "burdayım annecim, merak etme, uyu sen güzelim" deyince başını tekrar göğsüme dayayıp uyumaya başladı.
"Çocuk bayağı korkmuş baksanıza, en ufak sallantıda anne diyerek fırlıyor"
"Geldik konağa" deyince arabadan Ceren ile beraber indik. Korumalara bakıp
"Kapıyı aç!" deyince hızla açtılar kapıyı. Avluda herkes perişan hâldeydi. Yusuf Ağa da dâhil herkes çok yorgun ve bitkin görünüyordu.
Ömer "Tuğra? Ceren?" deyip ayağa kalkınca diğerleri de bize bakıp ayağa fırladılar.
Ayşe Teyze koşarak "İyi mi Ceren?""İyi iyi sadece yorgunluktan uyudu biraz önce"
"Nerde buldunuz onu?"
"Önce Ceren'i yatırayım yerine sonra gerekli açıklamaları size yaparım" deyip odasına doğru yönelecekken Pınar önümü kesip
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...