Bölüm-40

426 28 3
                                    

     Bana doğru koşan adama bakıp gülümsedim. Hâlâ intihar edeceğimi düşünüyor anlaşılan. Gerçi dışardan uçuruma adım atmak üzere olan birini görseydim ben de intihar ettiğini düşünürdüm.

   Yanıma gelen adam beni yoğun bir endişeyle tutup göğsüne bastırdığı zaman tüm vücudum titredi resmen. Kokusunu aldığım an gözlerim kendiliğinden kapandı. Yerimi, yuvamı bulmuş gibi öylece kaldım orada. Sanki tüm dünya üzerinde huzur hissettiğim tek yer burasıymış gibi hissedince yanlış yolda olduğumu anladım. Ve geri çekilip onu sol kolumla iteledim çünkü sağ şu anda geçici bi süreliğine kullanım dışıydı.

    "Rahat bırak beni. Huzur aradığım anda orada bitip kaçırıyorsun huzurumu" deyince gözlerini sinirle kapattı.

   "Tuğra bunu bize niye yapıyorsun? Bunu bana, kendine niye yapıyorsun? İzin ver artık, izin verki bitireyim tüm huzursuzluklarını" deyince işaret parmağımla göğsüne vurup

   "Benim tüm huzursuzluğum senin olduğun yerde başlıyor Murat Ağa. Tam herşeyi unuttum deyip doğru düzgün yaşamaya başlayacam hopp Murat Ağa'nın yaptığı bir şeyle karşılaşıyorum ve hayatım tekrar tepetaklak oluyor. Şimdi çekil önümden de eşyalarımı toplamak için o muhteşem konağa döneyim" deyip yürümeye başladım.

   "Kendi evine mi döneceksin? Terminatör-"

   "Bana ne sizin terminatörünüzden, nenenizden" deyip tekrar hızlanıp yürümeye devam ettim.

   "Koluna noldu?" deyince benden bağımsız şekilde sallanan sağ elime baktım.

"Birşey yok, işine bak sen"
"Araba burda"
"Binmiyorum arabaya falan. Geldiğim gibi dönerim ben"
"Deli etme adamı, bin şu arabaya" deyince hiç takmadan devam ettim. "Si***** inadını da arabasını da"
"Küfretme duyuyorum"
"Çok pardon Tuğra Hanım" ben önde o arkada yaklaşık bi 45 dakikanın sonunda konağa vardık. "Şakir biriyle git benim arabamı al getir kayalıklardan"
-"Tamam ağam" dediği sırada ben kapıdan içeri girdim. Ev ahalisi sofraya oturup akşam yemeği yiyordular. Onlara bakıp "afiyet olsun" deyip içeri girecekken
Ayşe Teyze "Tuğra iyi misin?" deyince

   "İyiyim, eşyalarımı toplayıp evime gidince çok daha iyi olacam"

   "Ben süre bitti gidebilirsin demedim" deyince kapının ağzında durdum ve terminatöre dönüp

    "Ben de izin istemedim zaten, hiç kimseden"

   "Edepsiz işte. Edep öğretecek ailesi olmayınca böyle oluyor demek ki" dediğinde

   Murat sert şekilde "Sultan Ana! Ağzına ve söylediklerine sahip çık."

   "Sultan Hanım senin edep öğretenin olmuşta nolmuş? Aynısın yine, değişen bir şey olmamış" dedim ve bir şey söylemesine fırsat vermeden odaya çıktım. Arkamdan pardır küldür odaya giren Murat'a bakıp "tamam konak babanın konağı ama azıcık saygı gösterip şu kapıyı çalsaydın ya"

   "Koluna noldu?" deyip beni hiç takmadı.

   "Birşey yok, bazen oluyor işte" deyip tek elle çantayı hazırlamaya başladım. Murat çantayı elimden aldı ve elbiselerimi gelişi güzel içine atmaya başladı. "Elbiselerin anasını ağlattın"

   "Birşey olmaz, ütülersin düzelir. Sen kırdığın bu kalbi nasıl tamir edeceksin onu düşün" deyip kıyafetlere devam edince ona şaşkın şaşkın bakmaya başladım.

"Ben mi kalp kırmışım?"
"Tabii. Benim kalbimi kırdın ya zalım kız" deyince dayanamayıp gülmeye başladık ikimizde

   "Pisliğin tekisin biliyorsun değil mi?"
"Sen beni böyle seviyorsun ama"
"Doğru böyle seviyorum" deyince ne itiraf ettiğimi anlayınca elimle ağzımı kapattım hemen

Planlı BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin