Bölüm-30

816 43 5
                                    

Birkaç öksürükten sonra düzelince "Ne alaka? Murat'ın elbiselerinin burda ne işi var?" diye sorduğumda Pınar "Abim burda kalaca-"

  "Gerek yok Pınar. Tuğra beni gömlekle uyutuyor zaten. Şirkete geçerken evde değişirim üstümü"

   "Abin de bugün evine dönüyor zaten Pınar" deyip Murat'a baktım.
"Benim adıma konuşma Tuğra"

  "Mevzu benim evimse konuşabilirim ev sahibi sıfatıyla"

   "Sen iyileşene kadar burdayım. Ve konu tartışmaya kapalı" deyince sinirle ona baktım.

  "Ulan-" deyip elimdeki bıçağı ona doğru kaldırdığım anda başıyla yanımda oturan Ceren'i işaret edince duraksadım. "Sen bu hastalığı kullanıp benim evime yerleşmeyi mi planlıyorsun Murat Ağa?"

   "Hayır yerleşmeye niyetim yok. Senin de olmasın. Seni ikna edince benimle konağa taşınacaksın zaten" deyip sakin sakin kahvaltısını yapmaya devam etti.

  "Ha ha güleyim de boşa gitmesin. Neymiş beni ikna edecekmiş. Sen bi kere başında kaybettin bu oyunu. Ben ikna olmayacam. Hem neye ikna olacakmışım ben?"

   "Benimle evlenmeye tabii ki. Neye olacak başka"

  Pınar anlamamış bir halde "Siz zaten evli değil misiniz?" diye sorunca Murat ile aynı anda cevap verdik. "Hayır-Evet"

   " Tuğra Hanım hemen gidip o işbirlikçi teyzesiyle aa pardon amiriyle belge de sahtecilik yapıp Tuğra'yı hiç evlenmemiş gibi göstermişler"

   "Sahtecilik değil, herşeyi olması gereken haline yani önceki haline döndü. Hani henüz tanışmadığımız ve herkesin mutlu olduğu zamanlara."

   "Öyle iki evrağı değiştirmen hayatıma girip tüm dünyamı değiştirmiş olduğun gerçeğini değiştirmiyor Tuğra Hanım" deyince öyle bir kal geldi bana. O da ne itiraf ettiğini anlayıp ayağa kalktı. "Haydi Ömer gidelim geç kaldık zaten" deyip gidecekken geri dönüp Ceren'i öptü ve bana bakıp "sen de kendini yormuyorsun tamam mı?" deyince otomatik şekilde başımla onaylayınca "güzel. Pınar, sana emanet"

   "Tamam abi. Sen merak etme" deyince çıktılar evden. Ben hala öyle duruyordum. Yaptığı itiraf karşısında öylece kalmıştım. Bana tüm dünyamı değiştirdin dedi. "Sırıtma sırıtma kahvaltımızı yapalım haydi" deyince kendime geldim.

   "Bence bi kişi daha çağırabiliriz" dedim.
"Kimi çağıracaz?"

   "Elif'i tabii ki" deyip sert bi tepki beklemeye başladım.

  "Sen bilirsin" deyince şaşırdım valla.
"İtiraz etmeyecek misin?"

  "Yok ya senin evin. İstediğini çağırabilirsin" deyince onun da istediğini ama itiraf edemediğini anladım. Üzerine gitmemek için

   "Bak öyle senin evin falan deyip sinirlendirme beni. Ben o lafları abin için söyledim"

   "Ha yok ya o mana da şey etmedim zaten. Bu arada abimle biraz önceki haliniz çok tatlıydı"

   "Pınar az önce abinle kavga ettik hatta birbirimizi bıçaklayacaktık az kalsın farkındasın değil mi? Ne tatlılığından bahsediyorsun?"

   "Artık gerçek çiftler gibi kavganızı da yapıyorsunuz işte ne güzel"

   "Tövbe de. Ne gerçek çifti? Ben en iyisi Elif'i arayayım. Yoksa seni pıçaklamak zorunda kalacam" deyince ağzına salatalık atıp gülmeye başladı. Telefonu alıp Elif'i aradım. "Alo Elif"

   "Evet benim Tuğra Hanım" deyince bana hala sinirli olduğunu anladım.

"Küs müyüz?"

   "Yok canım ne küslüğü? Tuğra Hanım bu aralar saçma sapan şeylerle çok meşgul olduğu için küsemiyoruz bile"

Planlı BerdelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin