-"Kendine geliyor galiba" sesini duyduğum sırada gözlerimi açmaya çalışıyordum. Ama sanki dünyanın tüm yükünü, bütün ağırlığını yüklemişlerdi üstüme öyle bir ağırlıktı bu. Kirpiklerimin aralarından sızan ışıkla tam açamadan tekrar kapatmak zorunda kaldım gözlerimi. Birkaç saniye sonra açmaya başladım yavaş yavaş.Kısık gözlerimle ışığa alışınca soğuk ve boş bir hastane odasını görmeyi umuyordum. Ama umduğumu bulamadım çünkü kalabalık bir grup vardı odada. Bunların burda ne işi var? Son anlarımı hatırlamaya çalışıyordum. O'nu bulunca bakışlarım, ister istemez herşeyi hatırlamaya başladım; konağa gelişim, silahı kalbime dayamam, silahın elimden alınmaya çalışılması ve benim tetiğe basmam.
Hangi kafayla intihara girişmiştim lan ben? O kadar zayıf bir insan mıydım ben? Eğer ölseydim Allah'ın huzuruna nasıl, hangi yüzle çıkacaktım ben? Bunların sorumlusu Murat mıydı? Belki etkisi vardı ama suçun çoğu bendeydi. İntihar edecek kadar kontrolümü kaybetmemeliydim. Mesleğim elimden gitmişse gitmiş. Elim ayağım tutuyor çok şükür her iş gelir benim elimden. Ben ne zamandan beri rızık peşinde koşar olmuştum? Rızkı veren Allah değil miydi?
"Galiba şokta şu anda veya narkozun etkisinden çıkamadı. Cevap vermediğine göre"
"Birşeyin etkisinde değilim Ömer" diye soğuk şekilde konuştum. Belki intihar etmemde bir kasıtları yoktu ama bana yaptıklarını, bana söylediklerini de unutacak değilim."Kızım iyi misin? Var mı bir ağrın sızın?" deyince Ayşe teyzeye baktım. Eskiden bana kızım deyince küçük bir çocuğa dünyaları vermiş gibi mutlu olurken şu anda hiçbir şey hissetmemem doğal mıydı?
"İyiyim"
"Tuğra bir ihtiyacın var mı?" deyince bu sefer Kenan abiye baktım.
"Var"
"Söyle bana hemen halledeyim""Yalnız kalmaya ihtiyacım var" dediğimde hepsi birbirine baktı. "Vicdan azabı duyup buraya kadar gelmenize gerek yoktu. Hatalı olduğumu biliyorum intihar konusunda. Bir daha da olmayacak. Şimdi gidebilirsiniz, vicdanlarınızı rahatlatmak için burda durmanıza gerek yok" derin bi sessizlikten sonra
Pınar "Biz vicdan azabı duyduğumuz için burda değiliz Tuğra" dedikten sonra
Ömer de "Biz ailemizden olanı yalnız bırakmayız" deyince ona baktım."Ben sizin ailenizden değilim. Ben hiç kimsenin ailesinden değilim. Bugüne kadar ailesiz yaşadım bundan sonra da hayli hayli yaşarım. Tabii engel olmazsanız" deyip Murat'a baktım. Hala dayandığı duvardan sessiz sedasız bana bakıyordu. Sanki aşkını ilan eden bendim. Gerçi ben de ilan etmiştim ama neyse konumuz bu değil şimdi.
"Ne yapmaya çalıştığını anlamıyor muyum sanıyorsun Tuğra?"
"İyi, anlıyorsan beni yalnız bırakıp, bir daha da yoluma çıkmazsın olur biter. Ben de kendi yoluma giderim artık Murat"
"Öyle birşey olmayacak onu unut sen. Aklınca bize soğuk davranıp bizi kendinden uzaklaştıracaksın öyle değil mi?" deyince kaşlarımı çatıp ona baktım. Pislik herif herşeyi de anla.
"Hayır, sizi uzaklaştırmaya çalışmıyorum. Çünkü biz hiçbir zaman birbirimize yakın olmadık. Sadece sizden önceki hayatıma dönmek istiyorum, izin verirseniz tabii"
"İzin vermezsem?""Yanlış anladın Murat Ağa. Ben izin verirseni mecazi anlamda kullandım yoksa ben kimseden izin almam"
"Şimdi hastasın kafan yerinde değil senin. İyileş sonra bakarız" hala bakarız diyor ya
"İyi tamam yalnız bırakın ki iyileşeyim"
Ayşe Teyze de anaç bi tavırla "Olmaz, sana ben bakacam konakta" Hayda bu nerden çıktı şimdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...