Hazırlanıp aşağı indiğimde sedir de oturan Murat kucağındaki Ceren ile gülerek oynuyordu.
"Ben hazırım, gidebiliriz"
"Aa anne yine anne-kız gibi giyinmişiz bak" deyince onun üstündeki mavi elbiseye sonra da kendi üstümdeki mavi elbiseye baktım. Sonra yavaşça başımı kaldırıp şeytani gözlerle Ceren'e baktım. Ve iki elimi de kaldırıp ona doğru yürümeye başladım."Çünkü seni gizlice izledim ve hemen gidip aynısından giydim" deyip gıdıklamaya başladım. O da kahkaha atarak gülmeye başladı.
Ömer gelip "Bu mutlu aile tablosunu bozmayı hiç istemem ama muhteşem! amcamlara iade-i ziyarete geç kalırsak babam bizi yakar yani gitmemiz gerekiyor"
"Sen gitsene kardeşim. Sen niye bekliyorsun bizi? Araban mı yok?"
"Var var abi ama ben bu güzellikten uzak kalamıyorum bir türlü" deyip Ceren'i Murat'ın kucağından kaptığı gibi koşmaya başladı Ömer. Kapıdan çıktığında sadece Ceren'in kahkahaları geliyordu sokaktan.
"Üçkağıtçı, kime çekti bilmiyorum. Haydi gidelim biz de"
"Haklı olduğu konu geç kalırsak Yusuf Ağa çok sinirlenir" dediğimde arabaya binmiştik bile. Ömer ve Ceren arkada oturmuşlardı. Ömer türlü maymunluklar yaparak Ceren'i gülme krizlerine sokuyordu resmen.
"Çok özlemişim benim meleğimin gülmesini. Oh bir tane daha öpeyim"
"Öpme benim kızımı. Bu kızı senin gibi erkeklerden korumam gerekiyor anlaşılan"
"Benim gibi derken abi?"
"Çapkın ve sürekli kızlarla takılan erkek tipini işaret ediyordum. Ve bir de kızımı öpmek isteyen tüm erkekleri kastetmiştim" dediğinde gülüp arkama baktım.
"Bu kızı benden başkası öpemez değil mi tontişim?" deyip karnını gıdıklamaya başlayınca Ceren de gülmeye başladı. Gülmesi durduktan sonra
"Ya anne şu amcama birşey söyle ben tontiş değilim" deyince yalancı bir sinirle işaret parmağımı Ömer'e doğru sallamaya başlayıp
"Amcası kızıma bir daha tontiş deme. Onun karnında biraz önce içtiği su var o yüzden öyle şiş" deyince Ömer gülmeye başladı.
"Tabii canım kesin öyledir. Siz daha bu yaştan başladınız "şişman değilim ödem o ödem" masallarına. Allah yardımcın olsun abi bu iki kızla" deyince merakla Murat'a baktım. O da yola bakarak hafif gülümsüyordu.
"Amin kardeşim amin. Ama ben halimden memnunum"
"Hangi halinden memnunsun?" diye sorduğumda Murat omuzlarını silkip"Ben diyeceğimi dedim aha tam ortaya hem de, gerisine de karışmam" deyince gülmeye başladım. Ne çok güldüm bugün? Allah kimsenin huzurumuzu bozmasına izin vermesin.
"Abi, ne toplantısı var? Babam ve abim konuşuyordular."
"Ne bileyim tüm ağalar yine bir araya gelecek işte. Galiba şu geçen günki polis baskını hakkında falan konışacaklar diye tahmin ediyorum"
"Aman yine tüm ülkeyi kurtaracak ne kararlar alınacak acaba?"
"Aldıkları kararların sonuçları bazen kötü olmuyor aksine iyi oluyor" deyip bana baktı.
"Daha hayırlı bir kararlarını görmedim ben. Yine onlar yüzünden zorla evlendirildik sanki unutmuş gibisin" deyince gülümseyen yüzü bir anda soldu ve direksiyondaki ellerini daha da sıkmaya başladı.
"Unutmama izin veriyorsun sanki?" diye kısık sesle konuşunca tam duyamadım.
"Efendim, birşey mi söyledin?"
"Yok birşey""Öyle deme yenge. Neyin hayırlı olduğunu neyin şer olduğunu bilemezsin, sonradan ortaya çıkar. O yüzden baştan büyük konuşupta hataya düşme bence" amcalarının evlerine vardığımızda orta büyüklükte bir konak karşıladı bizi. Kapıdaki korumaları hiç gözüm tutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...