"Çekil önümden ve siz de hemen benimle içeri geliyorsunuz" deyip o kızı sert şekilde önümden itip içeri girdim. Beni bir anda evlerinin salonunda gören
Elif "A-abi?" diye şaşkınlıkla adımı sayıkladı. Ona cevap vermeden tüm sinirimle ortalıkta volta atıyordum sadece. İçeri girenRıza Seyhan sakin bir şekilde "Haydi bayanlar bize müsaade edin" deyince
"Hayır, herkes kalacak ve hesap verecek. Özellikle sen Elif Seyhan" diye tiksinerek söyledim son kelimeyi. Herkes korkuyla yerlerine sinip konuşmamı beklemeye başlamışdı .
Kemal araya girip "Ne için geldiğini tahmin etmek zor değil"
"Kes sesini sen. Elif sen nasıl bir karaktersiz çıktın da baba ocağına birini ajan olarak sokmalarına ortak oluyorsun? Bu kadar mı kaybettin kendini? Sırf bu adamla evlenmek için mi kalkıştın böyle birşeye? Ben seni bugüne kadar hiç tanımamışım Elif Hanım"
"Murat Ağa laflarına dikkat et. Karımla konuşuyorsun, soyadı Seyhan olan biriyle böyle konuşamazsın" dediğinde ona dönmemle
"Abi ben ailemiz için yaptım yemin ederim"
"Benden bu yalanlara inanmamı bekleme Elif. Dua et karnındaki o bebeğe. Canınızı, ikiniz de canınızı ona borçlusunuz" deyip bir hışımla terk ettim orayı. Arabaya binip sürerken direksiyonu yumrukluyordum resmen. Nasıl olurda bana ihanet edebilir O? Nasıl benim gururumla, ailemin şerefiyle oynayabilir? Hiç mi düşünmedi insanların arkamızdan neler konuşacaklarını? Ama yok o sadece görevini yerine getirmek için kullandı bizi. Görev, görev. Tuğra sana öyle bir darbe vuracam ki bu Mardin topraklarına adım attığın güne lanet edeceksin. Çalan telefonu açıp
"Var mı bir haber Kürşat?"
"Abi yenge- yani Tuğra emlakçıya girdi sonrada beraber çıkıp emniyete yakın küçük bir eve bakmaya gittiler. Evden çıktıklarında ise emlakçı Tuğra'ya evin anahtarlarını verdi."
"Tamam Kürşat, o evin etrafında 7/24 birileri duracak ve evi gözetleyecek"
"Abi ne yapmayı planlıyorsun? Korkarak soruyorum tabii"
"Önemli bir şey değil. Sadece ona bu topraklarda aldığı her nefesi haram edecem o kadar"
"Abi sonradan pişman ola-" demesine müsaade etmeden telefonu kapattım. Şu anda sadece öfkeme ihtiyacım vardı. Çünkü lanet olsun ondan nefret bile edemiyordum. Mantığım devre dışıydı artık. Ve şu anda kendi kontrolümü kaybetmiştim.
Yeni evime birkaç birşey almak için evden çıktım.
Evim küçük ama güzeldi yani. Rahattı temizliği falan küçük olduğu için. Zaten fazlasına ihtiyacım yoktu, gelenim yoktu gidenim yoktu ne de olsa. Kapıda durup temiz havayı içime çektim gözlerimi kapatarak. Sokağı, geleni gideni izlemeye başladım. Sokağın başında bekleyen birini gördüm. Ardından evimin ilerisinde arada bana kaçamak bakışlar atan birini daha fark ettim. Allah Allah beni mi gözetliyordu bunlar? Neyse anlarız yakında deyip markete doğru yürümeye başladım. Biraz ilerleyip markete girdim. Temizlik, gıda malzemesi falan alıp ödemesini yaptım.
"İstersenin bekleyin servisimiz gelir birazdan""Yok, teşekkür ederim. Evim yakın zaten" deyip poşetlerimi alıp dükkandan çıktım. Dükkandan çıktığımda sokağın başında gördüğüm adamı tekrar beklerken gördüm. Beni görünce hemen sırtını döndü bana. Gerizekâlı kimi takip ettiğini bilmiyor. O arkasını dönmüşken yanından geçip evime doğru yürümeye başladım. Evin kapısına varınca poşetleri indirip geri döndüm. İkisini de işaret parmağımla tek tek işaret edip "Sen ve sen ikiniz de yanıma gelin" deyince şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. "Hayde da daha temizlik yapacam, sizi mi bekleyecem bütün gün?" İkisi de şaşkın bakışlarla yanıma gelince "Bakın sizi kim gönderdi az buçuk tahmin edebiliyorum. Anlıyorum siz de emir kulusunuz ama böyle olmaz. Allah aşkına orta yerde durup ev mi gözlenir? Senin adın ne?"
-"Yavuz"
"Senin?"
-"Turgut"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Planlı Berdel
General FictionBu bir berdel hikayesi ama aslında tam da berdel hikayesi değil. Şöyle ki en basit açıklaması berdeli araç olarak kullanıp amacına ulaşmak olarak tanımlayabiliriz bu hikayemizi. Klasik berdel hikayelerinden sıkılanlar için veya yeni konular arayanla...