Daha kapıyı açmadan akan gözyaşlarım, yorganın altıma girmem gerektiğini söylüyordu.
"Miranda nereye? Miranda."
"Miranda ne oldu?"
Harrylerin bağırmalarına kulak asmayıp yatakhaneye gittim. Doğruca kitapları fırlatıp yatağın içine girdim.
Dersimiz yoktu artık zaten. Yemek de istemiyordum. Mümkünse saatlerce ağlamak istiyordum.
****
"Miranda iyi misin?"
Dürtülen yastıkla gözlerimi yavaşça araladım.Hermione ve Ginny'i görünce geri kapattım. Konuşmak istemiyordum.Zaten boğazım ağlamaktan ağrıyordu. Acı bir tat vardı ağzımda.
Kafamı diğer tarafa çevirerek içimi çektim.
"Miranda gece her şeyi anlatıcam dedin, anlat ki sana yardımcı olalım."
Benden ses gelmeyince onlar da sustu.
Sonra Ginny "Ron, Luna, Harry ve Neville Gryfindoor ortak salonunda seni bekliyorlar.Seni o halde görünce hepsi endişelendi "
Yine sustum. İstemiyordum. Bu yataktan çıkmak istemiyordum. Görev istemiyordum. Acı çekmek istemiyordum. Aşık olmak...
Hermione bir anda beni kolumdan çekip ayağa kaldırınca korktum bir anda.
"Kendine gel. Böyle ağlamanın kimseye faydası yok. Bırak sana yardımcı olalım. Anlat bize."
Başta yüksek çıkan sesi sonlara doğru kısılmıştı. Başımı sessizce sağlandıktan sonra biri sağ biri sol tarafıma geçti.
Bende anlatmaya başladım. Ama sadece profesörle ilgili olanları. Bazı yerlerde yüzüm kızarsa da onlara birşey demesine izin vermeden bir çırpıda söyledim.
"Merlin İnanamıyorum. Dedikodu olarak söylenmişti ama kulak asmamıştım."
"Evet ama Hogwartsta tanıştık. Önceden tanışmıyorduk. Yani bir kısmı uydurma."
Ginny bana dönerek "İyi ama sonu kötü olmuş. Neden böyle yaptığını sana söylemedi mi?"
"Hayır Ginny. Ne olduysa hepsini anlattım size işte."
Hermione "Oraya gelme. Biz sormasak ne zaman anlatacaktın. Merlin!"
Yavaşça tebessüm ettikten sonra o akşam belki biraz (!) karnımız aç olarak ama dertlerden kurtulmuş şekilde bir ağlamış bir gülmüş, en sonunda geç saatlerde mutlu bir şekilde yatmıştık.
****
"Peki bunları Harry ve Ron'a anlatıcam mısın?"
Hermione in dediğiyle yavaşça büyük salona gidiyorduk.
"Evet ama şimdi değil. Belki yarın. Dünden sonra bugün biraz yorgunum. Hem fiziken hem ruhen."
"Dün o kadar konuştuk. Kafanı daha fazla karıştırma. Hele ki Severus Snape için."
Ginny için söylemesi kolay aynı şey Harry için olsa eminim ortalığı yıkardı. Ama ben susmalıyım çünkü o benim profesörüm. Birilerinin bunu bilmesi başımı belaya sokabilrdi. Ah, ne hallerdeydim bem böyle.
Büyük Salona geçtiğimizde öğrenciler daha yeni geliyorlardı.
Hermionelerle konuşmaya dalmışken etrafın dolduğunu hissedince masadaki yerlerimi almıştık. Ben moralim bozuk şekilde hiç bir şey duymazken Dumbledore'un sesi yankılandı büyük salonda.
Yemekler yenmeye başlanmıştı. Ama iştahım yoktu. Acaba neden?
Aklıma gelmesiyle kafamı profesörlerin olduğu yere çevirdim.
Severus snape yanındaki profesörl3 konuşuyordu. Daha doğrusu Severus Snape dinliyordu. Buraya bakıcak korkusuyla başımı önüme çevirdim.Hermionenin sert bakışları eşliğinde yemeğimi bitirmek zorunda kaldım.
***
Harika. İlk dersimiz iksirdi. Eğer mümkünse burdan kaçmak için her türlü şeye vardım. Buna malfoydan özür dilemek de dahildi. Kafamda onca şey varken İksir hiç çekilmiyordu. İksir ezberdi. O yüzden en nefret ettiğim ders olabilir. Ama yine de iksir hazırlamakta çok iyiydim. Tabi malzemeleri söylendiği sürece.
O sırada gelen profesör konuya başlamıştı bile.
Ön tarafa geçip bu dersimizde ki iksiri anlatmaya başladı. Ama benim kafam onda değildi bile. Sonrasında herkes kazan başına geçti. Herkes bunu tek başına yapıyordu.
Aklım yine profesör Severus Snape'e gitti. Sonrasında herkes kazan başına geçti. Herkes bunu tek başına yapıyordu. derken aynı zamanda dediklerini .Yanımdaki Hermione ye dönüp ;
"Profesör hangi iksiri istedi?"
Hermione tereddütle bana baktı sonrasında sesizce ofladı.
"Amortentia."
*****
Hayatımda ki her şey hakkını aşktan yana kullanıyor olmalıydı. Anlamadığım şeyse aşkın sonu bir türlü gelmiyordu.
Ben iksiri bitirmeye yakınken, Hermione bitirmişti. Profesör Slughorn, tek tek kontrol ediyordu.
Son işlemi de bitirince, iksirin hazır olduğundan emin oldum.
Amortentia iksirine bakarken içimden kokusuna bakmak geldi. Kararsız kalıyordum. Neyi ya da kimi sevdiğimden emin miydim?
Daha da önemlisi ya cidden seviyorsam bununla nasıl baş edicektim.
Duygularım iç içe girmişti. Daha dün aşkımdan eminken şimdi bilimsel bir iksirin karşısında şüpheye düşüyordum. Her ne olursa olsun iksire yaklaşırken yanıma Profesör Slughorn geldi. Hemen geri çekildim.
"Bayan Matthews. İksirde oldukça başarılısınız. Bu konuda önceki derslerde verdiğiniz performansla birlikte artık eminim. Umarım diğer dersleriniz de bu kadar iyidir."
"Elbette Profesör. En azından deniyorum."
"Diğer profesörlerden senin hakkında derste iyi olduğunu ama davranışlarında düzelmesi gereken yerler olduğunu duymuştum."
Yavaşça gülümsedim. "İkisi birden çok iyi olmuyor malesef profesör."
Biraz bekledikten sonra gülüp "Haklısın." dedi.
"İksir de kokladığın kokuları bizimle paylaşır mısın?"
Başımla onaylayıp iksirden aldığım kokulara oddaklanırken Hermione'nin beni izlediğini gördüm.
O da emin olmak istiyordu belli ki.
Profesöre döndüm. "İlk koku yasemin çiçeği kokusu ikincisi kahve kokusu üçüncüsü..."O sırada Neville kazanı devirdi. Herkes susup Neville'a bakarken profesör dersin bittiğini söyledi.
Ben ise aldıladığım kokuyla, gülümsemiştim.
*707 kelime *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape
FanfictionSeverus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu tahmin edebilmişti. Onca gerçeğin arasında bildiği tek şey vardı ki. 'Aşk, ne yaş tanır ne de zam...