Slytherin masasında fısıldaşan kıza baktım. Göz göze geldik anın da konuşmayı kesip gözlerini çekti. Gözlerimi biraz daha dolaştırınca aynı masada olduğum ama aramızda 5 kişi olan kıza baktım. Bana bakarak dedikodu yapıyordu resmen. Konuşmayı kesip gözlerini kesmeden bana baktı. Bir süre odaklandım. Sonrasında Zihinfend arayıcılığla duyduğum cümleler çıldırmama yeterdi.
'Profesör Snape'in genç aşkı. Çok belli oluyordu zaten. Kesin daha önce tanışıyorlardı. Bu yüzden buraya dönem ortasında geldi. Bakanlıkla gelme mevzusu yalan. Hakkını yemeyelim besili yarasa da güzel kız bulmuş cidden. '
*****
Bütün fısıldaşmalar böyle miydi gerçekten? Öğretmeniyle ilişki yaşayan kız gibi gözükmüştüm.
Özellikle de Severus Snape le olması da cabasıydı. Bir kere benden çok yaşlıydı. Hem onun gibi kaba, küstah, bencil adamın tekiyle asla!İstemsizce kaşlarımı çatmıştım. Bu kızı aklıma yazdım. Hesabını alıcaktım.
Öğretmenler masasına bakınca Profesör Snape'le göz göze geldim. Her zaman ki gibi kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Bir saniye. Düşüncelerimi duymuş olma ihtimali yüzde kaçtı? Umarım düşündüğüm kadar usta değildir. Çünkü farketmemiştim bile.
Gözlerimi kaçırdım.
Slytherin masasına bakınca Draco Malfoy'un da geldiğini gördüm. Sorun yoktu.
***
Yemekten sonra cezamı hatırlamıştım. Tek sorun bana nerede olacağını bana söylememiş olmasıydı.
Olabilecek yerleri düşünürken aklıma çalışma odası geldi. Eğer orda yoksa uzun bir arayış beni bekliyor olabilirdi.Kapıya gelince tıklattım. Saniyeler sonra içerden bir ses geldi. "Gir. "
Komut belliydi. Kapıyı açıp sessizce içeri girdim. Aynı derste ki gibi üstündekiler aynı, yüz ifadesi aynı, hatta saçı bile aynıydı. Bir insan gün içinde hiç mi gülmezdi?
Masasına oturuyordu. Bana bakmadan konuştu. "Dolapta ki iksirleri alfabetik sıraya göre diz. Sonra da.."
Konuşurken bir anda araya girdim. "Sadece bir ceza olmicak mı? "diye bağırdım resmen. Sesim belki yüksek çıktı ama bu bana aniden dönmesine sebep değildi. Ayağa kalktı yanıma geldi. 3 adım önümdeydi.
"Cezanızı ben belirliyorum ve kaç tane olacağına siz mi karar vereceksiniz? "
Ne dicektim? Bir şey daha desem yine ceza verir ya da puan keserdi. Pislik.
"Peki Profesör. "diyince gitmesini bekledim. Ama o hala önümde duruyordu. Kara gözlerine bakınca ürkmüştüm. Sinirli değildi. Ama hala buradaydı. Biraz sonra tam bir şey diyecekken bana doğru bir adım attı. Aynı anda korkunca bende geriledim.
Sonra iki adım daha attı. Ben de aynı şekilde geri adım atıyor bana yetişmesine izin vermiyordum. Ama az sonra hesap etmediğim bir şey oldu. Sırtım dolaba çarptı. Dolap sarsılınca , dolabın üstünde bulunan iksir de sallandı. Yukarı bakınca iksirini kafama doğru geldiğini görmemle kafamı hemen eğdim.
O anda profesör Snape,bana dorğu bir adım daha atıp dolabın üstünden aşağı doğru gelen iksiri elinde tuttu ve geri itti. Şuan yüzüm onun boynuna geliyordu. Sonra yukarı bakmak için yüzümü yukarı çevirdiğim de profesörün de kafasını eğmiş bana baktığını gördüm. Yüzlerimiz çok yakındı.
Göz göze gelince çekilmek istedim ama yerim yoktu. Kolları ve vücudu buna izin vermiyordu. Öylece durdum ve ona baktım. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Vücudum titredi bir anda.
Dudaklarımız yakındı birbirine.Sonra hiç olmaması gereken bir şey oldu. Profesör Snape'in ince dudakları bana yaklaştı ve öptü. İstemsizce gözümü kapattım. Düşünme yetimi kaybetmiş gibi hissediyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ellerimi hareket ettirme isteği doğunca yukarı kaldıracaktım ki elim onun eline değdi. Vazgeçtim.
Sadece dudaklarımız değdi. İkimiz de hareket etmiyorduk. Sonra geri çekildi. Hala çok yakındı. Ben onu izlerken o bana bakmıyordu. Aşağı bakıyordu. Yaptığından pişman olduğu belliydi. Ya ben? Az önce nefret dolu olan Profesör Severus Snape beni öptü. Ne demem gerektiğini ya da yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim kalbimi hızlandıran o siyah gözlerin çok güzel olduklarıydı.
Ben onu izlerken yavaşça geri gitti. Ve arkasını döndü. Ben de orda hızlanan nefesimi düzeltmeye çalışıyordum. Ne olmuştu burada. Bir şeyler düşünmemeye çalıştım.
"Cezanız haftaya olucak. Şimdi gidin. "
Her ne kadar düzgün tutmaya çalışssada ses tonunu biraz pürüzlü ve nefes nefese kalmış gibi çıkmıştı.
"Profesör.. " demiştim ki "Bu gün buraya gelmediniz bayan Matthews. Eğer büyüye maruz kalmak istemiyorsanız şimdi gidin!"
Büyüden kastı obliviate (unutturma büyüsü) olduğunu düşünüyordum. Sessizce ama hızlı adımlarla kapıdan çıktım. Kapıyı kapayıp sırtımı bir duvara yasladım. Ben ne yaşamıştım az önce. Yemek masasında ki düşüncem hala geçerliydi. Benden çok büyüktü ve o benim profesörümdü.
Onunla karşı karşıya gelmek istemiyordum. En azından bir süreliğine.
Yavaş adımlarla Hermione'yi bulmaya gittim. Ondan şu Dumbledore'un lanetini engellicek iksir hakkında yardım istiyecektim.
Kütüphaneye doğru giderken hala şoktaydım. Beni öpmüştü. Severus Snape! Beni öpmüştü! Ve ben de onu itememiştim. Aman tanrım. Ne olmuştu böyle.
Kütüphaneye girince etrafında kitaplarla duran Hermione'yi görünce ona doğru hızlı adımlarla yürüdüm.
"Hermione! "
Hermione bana bakıp önündeki kitapları kapattı. "Efendim Miranda? "
"Yardımına ihtiyacım var. "
"Ne gibi? "
****
Hermione'yi konuyu anlatınca istediğim şeyi hemen anlamış ve harekete geçmiştik . Ona bir iksir yapmam gerektiğini ama bu iksiri daha önce yapılmayan bir iksir olduğunu söyledim. Yani iksir bulmalıydık. Dumbledore'un lanetinden bahsetmemiştim. Sadece buna ihtiyacım olduğunu anlatıp bu konuda kitap aramaya başlamıştık. O da bu konuda çok sorgulamamıştı.
"Bahsettiğin iksiri yaratmak için buradaki kitapların yeterli olacağını sanmıyorum. Çünkü bahsettiğin iksire yakın olan iksirler bile başarılı değiller. "
Saatlerdir bakıyorduk ama bu kütüphaneden bize yararlı bir şey yoktu.
"Ne iksiri? "
Arkamızdan gelen sesle hızlıca arkamı döndüm. Harry bize bakıyordu. Yanında Ron'la Ginny vardı.
Hermione bana bakınca konuşmaya başladım. " Sen anlat bende elimdeki kitapa bir kez daha göz gezdirim. Belki gözden kaçırmışımdır. "
Harry'e anlatınca, Harry bana dönmüştü. "Yardımcı olmayı isterdim ama- bir saniye. "
Sonra biraz düşündü. Hatırlamaya çalışır gibiydi.
"Miranda sanırım bahsettiğin şeye yakın bir iksir biliyorum. Benimle gel."
Ginny bana bakarken, Ron Hermione'nin yanına geçip ders hakkında bir şey söylüyordu.
Harry önden ilerleyince peşinden gittim. Kolidorları geçip Gryfindor ortak salonuna geldik. İçerde kimse yoktu.
Harry bana dönüp burda beklememi birazdan geleceğini söyledi.
Ben de bir yere oturup onu bekledim. Yaklaşık 10 dakika sonra geldi. Elinde bir kitap vardı. Ders kitabı değildi.
"Bu kitapda ne? "
Harry bana doğru gelip kitabı uzattı. "Niçin bu büyüyü bulmak istediğini az çok tahmin ediyorum . Kitabın bir yerinde bahsettiğin iksire yaklaşmanı sağlicak şeyler vardı. Ama bu kitabı kimseye gösterme. "
Kitabı elime alınca ilk sayfasını açtım. Kitabı incelerken kime ait olduğuna baktım.
'Melez Prens'
*950 kelime *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape
FanfictionSeverus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu tahmin edebilmişti. Onca gerçeğin arasında bildiği tek şey vardı ki. 'Aşk, ne yaş tanır ne de zam...