25.Spinner's End

1.8K 145 33
                                    

"Ne? Bir saniye. Bu mektup Harry'e ne zaman geldi."

Büyük ihtimalle mektup sadece bana yazılmamıştı, aynı kişi Harry'e de yazmıştı.

"Bilmiyorum ama Harry mektubu sabah bulmuş."

***

"Nereye Miranda!"

Ron arkamda kalırken, profesör McGonagall'ın yanına gidiyordum.

Odasında olmasını umut ederek, Hogwarts koridorlarında koşuyordum.

Odasının önüne gelince kapıyı çaldım. İçeriden gelen sesle, içeri girdim. Masanın üstünde yığın olmuş  kağıtların arkasından, bir çift göz bana baktı.

"Bayan Matthews. Bir şey mi oldu?". diyerek masasından kalkıp gözlüklerini düzeltti.

"Evet, Harry'i götürmüşsünüz."

Önce gerilse de sonra bana doğru geldi. Arkama geçip kapıyı tamamen kapattı ve asasıyla kilitledi.

Biraz sonra karşıma geçmiş oturmam için bir yer gösteriyordu.

İlerleyip oturdum.

"Bu tür konuları kimsenin duymaması gerekir. Aksi takdirde karmaşa çıkar. Harry'e gelince... Nereden öğrendiğini tahmin edebiliyorum."diyip derin nefes aldı.

"Harry'i merak ediyorsan o oldukça iyi bir yerde. Hem de yanında onu koruyabilecek birileri de olucak."

Bu onu güvenli tutar mıydı ki? Ne kadar güvenli olurdu, ayrıca yanında onu koruyabilecek en fazla kim olabilirdiki?

"Ama profesör..."

"Bu konu tartışmaya kapalı ve ağzını sıkı tutmalısın. Kimse bir şey farketmicek."

Daha fazla bir şey söylemeyecekti anlaşılan. Yerimden kalkıp giderken tekrar profesöre döndüm.

"O mektubu kimin bıraktığını bulabildiniz mi?"

Cebinden mektubu çıkarıp,
"Hayır Miranda. Peki sen bu konuyla ilgili neden bu kadar meraklısın?"

Onlara bana gelen mektubu söyleyip söylememek arasında kalmıştım ki, buna kolay bir şekilde karar verebileceğimi düşündüm.

"Harry nerede? Ne kadar güvenli?"

Yavaşça yaklaşıp elini omzuma koydu.

"Spineer's End'de ve Severus' da yarın gidicek yanına. Orada hiç olmadığı kadar güvende olucak, merak etme."

Severus'la mı? İkisi birlikte mi? Güvenli mi? Eğer birbirlerini öldürmeye çalışmazlarsa, evet güvenli olabilir.

Bana gelen mektubu söylemekten vazgeçip, geri döndüm.

"Sadece endişe ettim profesör. " diyerek kapıyı açıp, dışarı çıktım.

Dersler başlıyordu.

*****

"Saçmalık. Neden söylemedin ki sanki.
Ya gerçekten başına bir şeyler gelirse?"

Mektubu kimseye söylememe kararı aldıysam da yanlışıkla ağzımdan kaçırmamla, Hermione her şeyi tahmin bile etmişti.

En sonunda ona açıkladıktan sonra tekrar ve tekrar yaptığımın salakça olduğunu söyleyip duruyordu.

" Hermione kaç defa söyleyeceğim bilmiyorum ama olan oldu. Bundan sonra gidip desem bile bu zamana kadar neden söylemediğim sorulacak."

"Evet, aslına bakarsan bunu bende merak ediyorum. Bu zamana kadar neden söylemedin Miranda?"

Hiç usanmadan başımda bana sorular sorması, takdir edilecek cinstendi.

"Çünkü yarın her ne olacaksa ben de orada olmak istiyorum."

"Peki ne olucak yarın ki bu kadar isteklisin?"

"Bilmiyorum ama tahminlerim var. Ya an- Bellatrix gelirse ya da daha kötüsü."

Hermione bana bakarken, onun göz hizasından çıkıp cama çıktım. Derin nefes aldım.

"Miranda ya yarın istemeyeceğimiz şeyler yaşarsak?"

Camda ona dönüp tekrar ettim.

"İstemiyeceğimiz? Biz mi?"

"Elbette. Seni tek başına mı bırakacağım? Yanılıyorsun."

Hermione sadece bir kaç ayda herkesden daha yakınım olmuştu.

Bazen eski hayatımı düşünüyorum. En azından düşüneceğim insan olmuyordu. Şimdi ise düşüneceğim kişiler vardı. Bu aynı zaman da güzel, aynı zaman da sorumluluk hissettiriyordu.

" Pekala, yarın birlikte burayı talan ediceğiz ve görmemiz gereken ne varsa, üstüne gidiceğiz."

Hermione bana bakarak başını sallayıp, gülmüştü.

Ben de ona gülümseyerek bakarken aklıma yine Severus gelmişti. Acaba ne yapıyordu?

Onu özlemiştim. Onu görmek için, saate baktığımda özel derse az vakit kaldığını görünce hazırlanmaya başladım.

Bir anda hazırlandığını gören Hermione'yse ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Bu o kadar belliydi ki yüz ifadesinden, kahkaha atmama engel olamadım.

"Profesör Severus'la olan dersim başlıyacak."

Hermione bana kurnaz bir bakış atarken söylendi.

"Demek o yüzden hazırlanman. Tabi canım. Bizim sevgilimiz yok ki durumunu anlayalım."

Söylenmesiyle kahkalar atarken, bir yandan da saçımı düzeltmeye çalışıyordum.

"Miranda, eğer çalışmaya gidiyorsan saçını toplayalım. Yardım edim ben de."

"Ne demek 'çalışmaya gidiyorsan'? Ne için gidiyor olabilirim?"

Oturduğu yerde bir sağ bir sol yaparak sesizce konuştu.

"Yani iki sevgili birbirine vakit bulamayınca, böyle zamanları değerlendirmeli."

Şaşırıp kalırken, masanın üstündeki elime geçen ilk eşyayı alıp ona fırlattım.

"Aaa!"

"Tam isabet!"


Puanım 70 olup din dersinden kalmam dolayısıyla belge alamamam der,susarım.

*613*

Severus SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin