17.Kalbimde İzi

2.2K 159 40
                                    


Harry böyle bir şeyi nasıl düşünebilmişti. Ben ona hiç bu gözde bakmamıştım. Bana öyle baktığını da farketmemiştim. Peki ya Ginny.
Ona ne diyecektim? O benim sırdaşım olurken şimdi ne düşünücekti. Neden hiç bir şey yolunda gitmezdi ki.

Hermione kolumdan tutup beni bir yere oturttu.

Ron da bize bakarak hızla Harry'nin peşinden gitti.

Bense orda öylece oturuyordum. Hayatımın bir yerde yüzüme güldüğünü bir yerde de canımı yakmasını izliyordum. Öyle sadece bir seyirci gibi. Hayatım film olmuşta bana sıradan bir izleyici koltuğu vermişler gibi....

***

Ne garip yaşamlarımız var. Tahmin edemiyeceğimiz, hayalini bile kuramayacağımız şeyler yaşıyoruz hayatta.

Öyle ki, mutluluğunu paylaşacak ne kadar insan bulursa o kadar katlanıyor sevinci.

Bir yandan da tahmin edemeceğimiz en kötü anılarımızı yaşıyoruz. Bir hayalkırıklığı, bir aşk acısı veya bir ölüm kokusu...

Şimdi bu anlardan birini yaşıyordum işte. Başıma gelebilecek kötü anlardan biri.

Harry'nin konuşmasından sonra hiç konuşmamıştım. Beni köşeye sıkıştıran şey başıma gelecekleri tahmin edebilecek olmamdı. Ginny eninde sonunda öğrenicekti bunu. Peki ben ne diyecektim?

Sesli bir nefesle birlikte gülmeye başladım. Aynı anda kaç duygu yaşanabilirdi. Hem mutluydum,
- Severusla bir umudum vardı - hem mutsuzdum.

"Miranda. "

Neville hemen önümde durmuştu. Başımı kaldırıp ona baktım.

"Efendim."

Elleriyle uğraşmaya başladı.
"Ben yanlışlıkla sizi d-dinledim. Yanlış anlama kulak misafiri oldum."

Bilmesinde sakınca yoktu. Bu konu asla burda sır içinde kalamazdı zaten. Öyle ya da böyle duyulacaktı.

Ben sessiz kalınca devam etti "Kendini kötü hissediyorsan, hissetme."

Ne kolaydı. Hissetme. Söylenince yapabilseydim emin ol daha önce denerdim Neville.

Sessizce gülüp "Bu kadar kolay olduğunu sanmıyorum." dedim.

O ise dediklerini açıklamaya başladı hemen "Hayır aslında kolay. Tek başına burda düşünerek üstesinden gelemezsin. Böyle saatlerce düşünmek sadece seni yorar."

Ne diyordu bu çocuk?

"Neville açık konuş."

"Diyorum ki seni üzen, böyle düşündüren hangi durumsa git yüzleş onu. Böyle oturup düşünerek sadece o anın gelip çatmasını beklemek oluyor. Tersine o anı sen yaratmalısın. Harry konusunda Ginyyle konuş. O başkasından durmadan sen anlat ona. Tüm gerçekleriyle. "

Ginnyle konuşim mi? Bu sadece kendi arkadaşlığımı bitermek olur. Saçmalamasına iyice sinirlenerek,

" Gidip ne dicem 'Ah, Ginny. Başkasından değilde benden duy istedim. Harry bana beni sevdiğini açıkladı. Ama aramızda bir şey yok yani. Iıı bide biz hala arkadaşız de mi?'. Böyle mi diyim?"

"Hayır. Ona durumu açıklayıp zaman vericeksin. Böyle çok normal gibi açıklayamazsın. Ginny' i benden daha iyi tanıyorsun. Seninle arkadaşsa seni seviyordur. Sen de ona bu şekilde düşünerek git. Eminim sana olan arkadaşlığına zarar getirmicektir. Ama bu yine de bir tavsiye. Yani sen bilirsin. "

O yavaşça giderken bense onun dediklerine kafa yormaya başladım. Haklıydı, haklı olmasına da, ya ben onu o kadar iyi tanımıyorsam. Bir insanı ne kadar yakın tanıyabilirsiniz ki, insan bazen kendini bile tanıyamazken.

Ama yine de başkasından dinlediğinde benim düşüncelerimden haberdar olmayacaktı. Harrye umut vermişim gibi düşünebilirdi. Ben de düşünürdüm.

İşte bu yüzden onunla konuşacaktım. Hızla ayağa kalkıp asamı aldıktan sonra onu bulabileceğim yerlere bakmamaya başladım.

Birkaç yere bakmışsam da Ginny'den hala iz yoktu.

Biraz sonra kızlar tuvaletinin önünden geçerken bir ağlama sesi duydum. Geri dönüp kızlar tuvaletine girdim. Ses, son kabinden geliyordu. Emin olamadığım şekilde Ginny olabileceğini düşündüm. Bu yüzden önce kendimi toparladım. Biliyordu.

Sonra yavaşça seslendim. "Ginny. Benim Miranda."

Hıçkırık ve ağlama sesi boş duvarlarda kaybolurken, yanıt vermedi.

"Seninle konuşmak istiyorum."

Yine ses vermeyeceğini düşünüyordum ki "Git başımdan." diye bağırmasıyla öğrendiğinden emin oldum.

"Ginny lütfen-"

Ben konuşmama devam ederken birden kapı açıldı. Kızarmış yüzüyle bana doğru Ginny'i görmemle geriye doğru gittim.

"Ne istiyorsun benden? Ne, ne? İlişkinizi mi anlatacaksın yoksa. Bana Profesörle ilgili duygularını söylerken nasıl senin arkandan iş çevirdim mi diyeceksin? Söylesene!"

Onun ses tonunu ilk defa bu kadar yüksek duymuş olan şaşkınlığımdan sonra omuzlarından tutup konuşmaya çalıştım.

"Saçmalamayı kes. Öyle bir şey yaptığım yok."

Şaşkınlıktan sinire dönüşen duygularımla sesim çok yüksek çıkmış olmalı ki birden durup ağlayarak sordu.

"Ne öyleyse? Bana yalan söylemedin mi!"

"Hayır söylemedim. Yemin ederim. Hatta bugün Severusla konuştum. Bir umudum olduğunu anlamışken neden böyle bir saçamlık yapim ki? Sen biliyorsun ben Severusu seviyorum. Harry benim sadece arkadaşım. Sen ise benim en yakınlarımdansın. Böyle bir şey yapmamın imkanı yok. Düşünmen bile saçmalık."

" Doğru değil mi yani? "

" Evet, harry bir şeyler söyledi ama eminim kafası karışık onunda. Ne düşündüğünü bilmiyor. Sana yemin ederim benim hiç bir alakam yok bu duygularla. "

O sessizce bunları kabullenmeye çalışırken, kararsızlığından emindim.
Bir süre düşündü. Gözleri kızarmıştı.

" Bu sabahtan itibaren Profesör Severusla birliktesin yani? "

Aslında tam olarak öyle olmasada, onun benden emin olması için kabul ettim.

" Evet, yani."

"Kanıtla."

Ne. Bunu yapamazdım ki. Adamla birlikte değildim henüz.

"Ama şey-"

"Miranda. Her ne kadar güvensem de sana bunu kendi gözlerimle görmek istiyorum."

Ne yapacaktım ben. Profesörle birlikte değildim ki onunla beraber Ginny'e açıklıyayım. Ki öyle olsa da Severus böyle bir şeyi kabul etmezdi. Öyle ya kabul ettiği her şey, etmediklerinden daha az.

Yine de onun içinin ferahlaması için mecburdum. Ne yapacağımı bilmeden Ginny'e beni takip etmesini söyledim. Ve birlikte Severus'un bulmaya gittik.

*787*

Severus SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin